Uluslararası diplomasi sahnesi, uzun süredir çözülemeyen bölgesel çatışmalar ve soğuk savaş rüzgarlarıyla mücadele ederken, New York’tan gelen son dakika gelişmesi, tüm dünya başkentlerinde büyük bir şaşkınlık ve heyecan yarattı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın, yıllardır süren siyasi gerilimin ardından Suriye’deki mevkidaşıyla gerçekleştirdiği zirve, Ortadoğu’daki dengeleri kökten değiştirebilecek potansiyele sahip kritik bir gelişme olarak kayıtlara geçti. Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkiler, yaklaşık on yılı aşkın bir süredir en düşük seviyelerde seyrederken, bu yüksek düzeyli temasın ABD’de, dünyanın en büyük diplomatik toplantısı sırasında gerçekleşmesi, olayın önemini katbekat artırdı. Zira bu karşılaşma, sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi ilgilendiren büyük bir diplomatik açılıma işaret etmekteydi.
Bu çarpıcı gelişmenin detayları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere bulunduğu New York’ta yaşandı. Başkan Erdoğan, yoğun diplomatik temasları çerçevesinde, tam da bu uluslararası zirve esnasında, özel bir kabul gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından teyit edilen bilgiye göre, Erdoğan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’yı kabul etti. Bu tarihi görüşme, Türkiye’nin New York’taki diplomatik üssü olan Türkevi’nde gerçekleşti. Türkevi’nin, uluslararası diplomasinin kalbinde, bu denli kritik ve yıllardır beklenen bir buluşmaya ev sahipliği yapması, görüşmenin sembolik önemini zirveye taşıdı.
Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin geçmişi, Suriye İç Savaşı’nın başlangıcından bu yana keskin bir düşüş yaşamış, üst düzey siyasi temaslar neredeyse tamamen durmuştu. Türkiye, bölgesel güvenlik endişeleri ve sığınmacı krizi gibi kritik konularla mücadele ederken, Ankara ile Şam arasındaki kanalların kapalı kalması, çözüm arayışlarını zorlaştırıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile BM Genel Kurulu gibi üst düzey bir platformda, dahası diplomatik bir kalede (Türkevi) bir araya gelmesi, bu buzların erimeye başladığının en güçlü kanıtıydı. Bu tür bir kabul, yalnızca iki liderin resmiyetini tanımakla kalmaz, aynı zamanda gelecekteki kapsamlı normalleşme süreçlerinin de önünü açma potansiyeli taşır.
Bu tarihi buluşmanın zamanlaması da stratejik açıdan oldukça dikkat çekicidir. BM 80. Genel Kurulu, dünya liderlerinin bir araya gelerek en acil küresel sorunları ele aldığı bir dönemdir. Bu ortamda, iki liderin bölgesel istikrar, terörle mücadele ve sığınmacıların güvenli geri dönüşü gibi hayati konuları görüşmek üzere Türkevi’nde kapalı kapılar ardında bir araya gelmesi, Ortadoğu’nun geleceği açısından kritik kararların alındığına dair güçlü sinyaller vermektedir. Geçmişte yaşanan derin ayrılıklar ve bölgesel mücadeleler göz önüne alındığında, bu zirve, Ankara’nın bölgesel politikalarında yeni ve pragmatik bir dönemin başladığını göstermesi açısından hayati öneme sahiptir.
Peki, bu görüşme gelecekte neleri beraberinde getirecek? Siyasi yorumcular, bu kabulün ardından iki ülkenin, özellikle sınır güvenliği ve terör örgütlerine karşı ortak hareket etme konularında somut adımlar atabileceği öngörüsünde bulunuyor. Yıllardır süren gerginlikten sonra atılan bu adım, bölgesel istikrarın yeniden sağlanması yolunda dev bir eşik olarak görülmekte. Uzmanlar, bu görüşmenin, Suriye’deki siyasi çözüme uluslararası alanda destek bulunması ve bölgedeki aktörlerin katılımıyla kalıcı bir barışın tesisi için zemin hazırlayabileceğini belirtiyorlar. Erdoğan ve Şara’nın Türkevi'ndeki bu kabulü, Ortadoğu’nun yakın geleceğindeki diplomatik haritasını yeniden çizecek kadar güçlü bir hamle olarak tarihe geçmiştir. Tüm gözler şimdi, bu kritik görüşmenin ardından atılacak sonraki adımlara ve açıklanacak resmi detaylara çevrilmiş durumda.