MHP'nin oy oranındaki dramatik düşüş, Türkiye'nin siyasi manzarasını altüst eden bir uyarı sinyali olarak yankılanıyor; bu durum, sadece bir partinin gerilemesi değil, Cumhur İttifakı'nın temel taşlarını sarsan bir deprem etkisi yaratıyor. Son Sonar Araştırma anketi, MHP'yi %4,4'lük bir oy oranında göstererek, partinin son 25 yıldaki en düşük seviyesine indiğini ortaya koydu – bu, 1990'ların başındaki çalkantılı günlerden beri görülmemiş bir dip. Erdoğan cephesinde derin bir memnuniyetsizlik hâkim; saray kulislerinde, bu verilerin "ciddi risk" olarak damgalandığı ve ittifakın geleceğine dair senaryoların masaya yatırıldığı konuşuluyor. AKP içindeki eleştiriler sertleşirken, "MHP artık oy kazandırmıyor, tam tersine kaybettiriyor" sesleri yükseliyor. Ekonomik krizin faturasının AKP'ye kesildiği, güvenlik ve yargıdaki tartışmaların ise MHP'den kaynaklandığı iddiaları, dengeleri bozmuş durumda. Bu makale, MHP oy oranındaki bu çöküşün arka planını, ittifak üzerindeki etkilerini ve olası stratejik dönüşümleri derinlemesine inceliyor; eğer son haftalarda siyasi haberler sizi tedirgin ediyorsa, okumaya devam edin – çünkü bu düşüş, erken seçim senaryolarını ve Erdoğan'ın hamlelerini yeniden şekillendirebilir, Türkiye'nin geleceğini doğrudan etkileyecek bir dönüm noktası olabilir.

MHP'nin oy erozyonu, yıllara yayılan bir sürecin ürünü; 2018 seçimlerinde %11,1'lik bir payla meclise güçlü giren parti, 2023'te %10,06'ya geriledi ve şimdi %4,4'lük bir uçuruma yuvarlandı. Bu düşüş, ittifakın kuruluşundan beri ilk kez AKP'yi "bağımlı" kılan bir faktöre dönüşüyor: MHP'nin milliyetçi tabanı, açılım tartışmaları, yargı ve bürokrasi politikalarındaki baskılarla uzaklaşıyor. AKP kurmayları, kapalı toplantılarda "Ekonomideki maliyet bize yazılıyor, güvenlik ve yargıdaki tartışmalar ise MHP’den uzaklaştırıyor. Dengeler bozuldu" diye yakınıyor. Bu eleştiriler, sadece iç hesaplaşma değil; tabandaki huzursuzluğun yansıması. Örneğin, bir AKP yöneticisi yakın çevresine, "Bu oranlarla seçime gidilmez. MHP’den daha fazla oy kaybediyoruz" diyerek durumu özetliyor. Erdoğan'ın huzursuzluğu ise kronikleşmiş: Sarayda, MHP'nin oy kaybının "geri dönüşü zor bir kırılma" yarattığı görüşü hâkim. Parti içinden gelen raporlar, Cumhur İttifakı'nın toplam oyunun %40'ın altına inmesi halinde seçimlerin "riskli" olacağını vurguluyor. Bu bağlamda, MHP oy oranı düşüşü, sadece bir anket verisi değil; ittifakın yönetim ve söylem düzeyinde tıkandığını gösteren bir ayna. Siyasi gözlemciler, bu verilerin Erdoğan'ı "yeni yol arayışına" ittiğini söylüyor – ve bu yol, ittifakın yeniden yapılandırılmasına uzanıyor.

Sonar Araştırma Başkanı Hakan Bayrakçı'nın vurguladığı gibi, "%4,4'lük oran, MHP'nin son 25 yıldaki en düşük seviyesi" – bu, metodolojik olarak titiz bir çalışmanın sonucu ve kararsızlar dağıtıldıktan sonraki net veri. Anket, Türkiye genelinde rastgele örneklemle gerçekleştirilmiş; ancak detaylı metodoloji paylaşılmasa da, Bayrakçı'nın geçmişteki doğruluk oranı (%80'lere varan) güven veriyor. Bu düşüş, 2023 seçimlerindeki %10,06'lık performanstan tam %5,66'lık bir kayıp demek – oysa o dönemde MHP, "algı oyunlarını boşa çıkardık" diye övünmüştü. Şimdi ise tablo tersine dönmüş: Milliyetçi taban, ittifakın Kürt açılımı iddialarına tepki gösteriyor, Zafer Partisi gibi yeni aktörlere kayıyor. AKP içindeki bir başka eleştiri ise, MHP'nin anayasa ve bürokrasi baskılarının tabanı sıktığı yönünde; örneğin, son haftalardaki "açılım süreci" tartışmaları, milliyetçi oyları %2-3 puan eritmiş olabilir. Bu veriler, sadece sayısal değil; duygusal bir yük de taşıyor. Erdoğan'ın "kara kara düşünmesi", ittifakın 2018'deki zafer günlerinden kalan "güven bandını" koparıyor – ve bu, erken seçim baskılarını artırıyor.

Cumhur İttifakı'ndaki bu sarsıntı, Erdoğan'ı stratejik bir ikileme sokuyor; MHP'nin düşen oy oranı, AKP'nin milliyetçi oyları tek başına taşıyamayacağı anlamına geliyor. Kulislerde, üç ana senaryo konuşuluyor: Birincisi, ittifakı genişletmek – yeni sağcı aktörleri (örneğin, Zafer Partisi veya BBP benzeri grupları) dahil ederek MHP'nin yükünü dağıtmak. İkincisi, "gevşek ittifak" modeli: Seçim bölgelerinde alternatif işbirlikleri kurmak, MHP'yi merkeze koymadan oyları bölmek. Üçüncüsü ise, yeni merkez-sağ partnerler aramak – bu, MHP'nin etkisini azaltırken, AKP'nin ekonomik vaatlerini öne çıkarır. AKP kurmayları, Erdoğan'a "İttifak, yönetim ve söylem düzeyinde tıkandı" diye rapor sunuyor; eğer toplam oy %40'ın altına inerse, seçimler "kumar" olur. Bu senaryolar, 2023'teki ittifak zaferini hatırlatıyor: O zaman MHP %10'u aşarak "nitelikli grup" olmuştu, şimdi ise barajı zorluyor. Uzmanlar, bu düşüşün "sistemsel" olduğunu söylüyor; MHP'nin Devlet Bahçeli liderliğindeki sert söylemi, genç milliyetçileri uzaklaştırıyor. Erdoğan'ın hamlesi kritik: Ya MHP'yi "kurtarma" paketiyle destekler ya da ayrışmayı göze alır – her iki yol da, 2028 seçimlerini erkene çekebilir.

MHP oy oranı düşüşünün kökenleri, ittifakın iç dinamiklerine uzanıyor; 2023 seçimlerinde %10,06'yla 50 milletvekili çıkaran parti, o dönem "baraj altında" iddialarını yalanlamıştı. Ancak son iki yılda, ekonomik kriz ve açılım tartışmaları erozyonu hızlandırdı. Sonar'ın verisi, diğer anketlerle de örtüşüyor: 2023 Mart'ında AR-G %6,6, Aksoy %7,2 göstermişti – şimdi %4,4, %2-3'lük bir kayıp daha. Bu, milliyetçi tabanın %20'sini kaybetmek demek; Zafer Partisi'nin yükselişi (%4-5 bandı), MHP'den kopanları çekiyor. AKP tarafında, "MHP baskısı" eleştirileri artıyor: Yargıdaki atamalar, anayasa değişiklikleri ve bürokrasideki milliyetçi kadrolaşma, AKP tabanını "sıkıştırıyor". Bir AKP figürü, "MHP’den oy kaybediyoruz, çünkü onların söylemi bizim ekonomik vaatlerimizi gölgeliyor" diyor. Bu dinamik, ittifakı "zoraki evlilik"e dönüştürüyor; Erdoğan, 2018'deki gibi "milliyetçi dalga"yı yakalayamıyor. Eğer bu trend devam ederse, Cumhur İttifakı'nın toplam oyu %35-38'e iner – bu da muhalefete altın tepside iktidar sunar. Siyasi analistler, Erdoğan'ın "yeni yol" arayışını "hayatta kalma stratejisi" olarak görüyor; belki DEM Parti'yle dolaylı diyalog veya İYİ Parti kalıntılarıyla flört.

Bu krizin muhalefet üzerindeki yansımaları da cabası; CHP ve İYİ Parti, MHP'nin çöküşünden milliyetçi oyları kapma peşinde. 2023 anketlerinde MHP %7-8 bandındayken, şimdi Zafer Partisi %4,6'ya fırladı – bu, muhalefetin "milliyetçi ittifak" hayallerini canlandırıyor. Ancak Erdoğan cephesi, "gevşek model"le buna karşı koyabilir: Bölgesel ittifaklar kurarak, MHP'yi "yardımcı aktör"e indirgemek. Kulislerde, "Eğer MHP %5'i zorlarsa, ittifak biter" söylentileri dolaşıyor; bu, Erdoğan'ı erken seçime zorlayabilir. Uzmanlar, bu düşüşün "kronik" olduğunu vurguluyor: MHP, 1990'lardaki %5-6 seviyelerinden yukarı çıkamıyor, ittifak ise AKP'yi "esir alıyor". Erdoğan'ın memnuniyetsizliği, saraydaki toplantılarda "yeniden yapılanma" çağrılarına dönüşmüş; belki 2026'da yeni bir "sağ blok" doğar. Bu senaryo, Türkiye'yi kutuplaşmadan çıkarıp, çok aktörlü bir arenaya taşır – ama bedeli ağır olur.

Suriye'de Büyük Askeri Operasyon Başlıyor: Türkiye'nin SDF'ye Son Uyarıları ve Bölgesel Güç Dengesi Değişiyor
Suriye'de Büyük Askeri Operasyon Başlıyor: Türkiye'nin SDF'ye Son Uyarıları ve Bölgesel Güç Dengesi Değişiyor
İçeriği Görüntüle

MHP oy oranı düşüşü, sadece sayılarla sınırlı değil; toplumsal bir yansıma taşıyor. Milliyetçi taban, ekonomik sıkıntılardan bıkmış, "güvenlik söylemi"ni yetersiz buluyor. 2023'te %10'la "üçüncü parti" olan MHP, şimdi dördüncü sıraya gerilemiş – bu, Bahçeli'nin liderliğini sorgulatıyor. AKP içinden bir ses, "Açılım süreci tabanda tepkiyi yükseltti, MHP bizi sıkıştırıyor" diyor. Erdoğan'ın "kara kara düşünmesi", stratejik bir yalnızlığa işaret: İttifak olmadan %30'larda kalan AKP, MHP'siz %25'e iner. Çözüm önerileri çeşitleniyor: Yeni sağcı partilerle ittifak, veya MHP'yi "dışarıda tutan" bölgesel anlaşmalar. Bu, 2018'deki "zafer ittifakı"nı tarihe gömer; yerine, "hayatta kalma koalisyonu" gelir. Siyasi gözlemciler, "Bu oranlarla %40 altı riskli" diyor – erken seçim kapıda mı? Evet, görünüyor ki MHP'nin düşüşü, Erdoğan'ı radikal hamlelere itiyor.

MHP'nin bu çöküşü, Erdoğan'ı "yeni yol" arayışına iterken, Türkiye siyasetini belirsizliğe sürüklüyor; ittifakın geleceği, erken seçim mi yoksa yeniden yapılanma mı? Bu veriler, sadece bir anket değil; bir dönemin sonu habercisi.