Siyasetin en kalabalık sahnelerinde, kurultaylar sadece bayraklar ve tezahüratlarla dolu değil; bazen de gizli hançerlerin keskin ucuyla. Ankara'nın kongre salonları, binlerce delegenin coşkusuyla dolup taşarken, dışarıda fırtınalar kopar. Bir yanda umut dolu mesajlar, diğer yanda ithamlar ve suçlamalar... Bu günlerde, muhalefetin kalbi CHP'de atarken, MHP'nin gölgesi uzanıyor. Bir kurultay, sadece bir toplanma mı, yoksa yeni bir savaşın ilanı mı? Kulislerde fısıltılar, ekranlarda tartışmalar... Herkes, o ilk açıklamanın yankısını bekliyor. Ama asıl heyecan, sahnedeki figürlerin maskelerini düşürdüğü anda başlıyor: Bir mesaj, bir çıkış, bir ittifakın çatırdaması. Peki, bu gerilim, muhalefeti mi güçlendirecek, yoksa dağılmanın eşiğine mi getirecek? Milyonlarca göz, Ankara'ya dikilmiş; nefesler tutulmuş, çünkü bu hikaye, sadece bir kongre değil – bir dönemin son nefesi.
Asıl patlama, CHP'nin son kurultayında, delegelerin alkışları arasında gerçekleşti. Özgür Özel, kürsüye çıktığında salon adeta bir volkan gibiydi: Türk bayrakları dalgalanıyor, "Hak, hukuk, adalet" sloganları gökleri inletiyordu. Kurultay mesajı, sadece iç hesaplaşma değildi; bir manifesto gibiydi. Özel, sesini yükselterek başladı: "Biz, milletin iradesini gasp edenlere karşı dimdik ayaktayız. 19 Mart darbesi, İmamoğlu'nun kelepçeleri, belediye başkanlarının zindanları... Bunlar, birer utanç abidesi!" Delegeler ayağa kalktı, yumruklar havaya kalktı. Mesajın kalbi, erken seçim çağrısındaydı: "Erdoğan'ın saltanatı bitecek; İmamoğlu, cumhurbaşkanımız olacak!" Bu sözler, salondan taşarak sokaklara, sosyal medyaya sıçradı. Kurultay, sadece CHP'yi değil, tüm muhalefeti kenetleyecek bir platformdu: "İttifaklar bozulmaz, güçlenir. Ama liyakat ve adalet olmadan, hiçbir ittifak ayakta kalamaz." Özel'in gözleri, delegelerin ötesine dikilmişti; sanki karşı mahallede oturan rakiplere bir mesaj gibi. Bu kurultay, CHP'nin yenilenme anıydı: Yeni yönetim kurulları, gençlik kollarının coşkusu, kadınların öncülüğü... Ama dışarıda, bu coşkuya gölge düşüren bir ses yükseldi – MHP'den gelen o zehirli ok.
MHP'nin çıkışı, adeta bir şok dalgasıydı. Devlet Bahçeli'nin partisi, sessizliğini bozdu ve CHP'yi hedef aldı: "Yeni paralel yapı" iddiası! MHP Sözcüsü, bir basın toplantısında haykırdı: "CHP içinde, FETÖ kalıntılarının izleri hâlâ taze. Kurultay mesajları, bir kılıf; asıl amaç, devleti ele geçirmek." Bu itham, salonlardaki alkışları susturacak kadar keskin bir bıçak gibiydi. Neden mi? Hatırlayın, 15 Temmuz'un küllerinden doğan o korku: FETÖ'nün devlete sızması, emniyetten yargıya uzanan o karanlık ağ. MHP, bu iddiayı CHP'nin kurultayına bağladı: "Özgür Özel'in sözleri, masum değil. İttifak içinde gizli bir paralel devlet kurma çabası var. Biz, Cumhur İttifakı'nı koruruz; ama muhalefetin içindeki bu virüsü ifşa ederiz!" Bu çıkış, sadece bir uyarı mıydı, yoksa ittifakı çatlatma hamlesi mi? Sosyal medya, anında alev aldı: #YeniParalelYapı etiketiyle binlerce paylaşım, CHP'lilerden "İftira!" naraları, MHP'lilerden "Gerçekler acıdır" yanıtları. Bu, siyasetin en vahşi oyunu: Bir suçlama, ittifakı sarsar; bir savunma, yaraları derinleştirir.
Bu gerilimin arkasında, Türkiye'nin siyasi mozağinin karmaşık desenleri yatıyor. CHP'nin kurultayı, sadece bir iç seçim değildi; 19 Mart operasyonlarının yarattığı boşluğu doldurma çabasıydı. İmamoğlu'nun zindandaki gölgesi, belediye başkanlarının direnişi... Özel'in mesajı, bu yaraları sararken, MHP'nin çıkışı o yaralara tuz basıyordu. Neden şimdi? MHP, Cumhur İttifakı'nı pekiştirmek için mi, yoksa muhalefeti bölmek için mi? Kulislerde dolaşan fısıltılar ürpertici: "Bahçeli, erken seçim rüzgarlarını kesmek istiyor. CHP'yi FETÖ gölgesiyle lekelemek, en etkili silah." Hatırlayın, 2017 referandumunun mühürsüz oylarını, 15 Temmuz'un travmasını... FETÖ ithamı, hâlâ en güçlü koz. CHP cephesi, sessiz kalmadı: Bir yetkili, "Bu, korkunun resmi. Bizim tek paralel yapımız, milletin vicdanı!" diye yanıt verdi. Ama gerilim, teşkilatlara sıçradı: Yerel kongrelerde tartışmalar, ittifak masalarında soğuk rüzgarlar... Bu, bir uyarı mı, yoksa savaş ilanı mı?
Siyasi arenanın bu dansı, köklerini derinlere uzatıyor. CHP, kurultaylarında hep bir vizyon çizer: 2023 seçim yenilgisinden sonra, Özel'in liderliğinde toparlanma. Ama MHP'nin "paralel yapı" çıkışı, 2016'nın hayaletlerini diriltiyor: Emniyetteki atamalar, yargıdaki tasfiyeler... FETÖ'nün kalıntıları, hâlâ bir korku unsuru. MHP, bu kartı oynayarak, Cumhur İttifakı'nı koruyor; ama bedeli ağır: Muhalefet içindeki güven erozyonu. Kurultay mesajı, umut doluydu – "Adalet yürüyüşü devam edecek!" – ama bu itham, o umudu gölgeliyor. Delegelerin coşkusu, şimdi bir soruyla karardı: İttifak, bu fırtınayı atlatır mı? Yoksa, "yeni paralel" suçlaması, muhalefeti parçalara mı ayırır?
Geleceğe dair tahminler, kalp atışlarını hızlandırıyor. CHP'nin bir sonraki adımı ne? Özel, bir karşı manifesto mu yayınlayacak, yoksa ittifak masasına mı oturacak? MHP'nin çıkışı, erken seçimi mi tetikleyecek, yoksa Cumhur İttifakı'nı mı güçlendirecek? Teşkilat gerilimleri, sokaklara sıçrarsa... Bu, bir domino etkisi yaratabilir: Yerel seçimlerde ittifak çatlağı, ulusal arenada bölünme. Ama belki de bu fırtına, muhalefeti daha da kenetler: "İftiralarla sindirilemeyiz!" Belki Bahçeli, bir adım geri atar; belki Özel, FETÖ'yle bağını kanıtlar. Siyasi tiyatro, en heyecanlı perdesinde: Kurultay coşkusu, itham kasırgasıyla çarpışıyor.
Ama durun, heyecan burada bitmiyor; bu gerilim, bir uyanışın habercisi. CHP'nin mesajı, MHP'nin oku... Hepsi, Türkiye'nin siyasi nabzını hızlandırıyor. İttifaklar mı güçlenecek, yoksa yeni paraleller mi doğacak? Cevaplar, önümüzdeki kongrelerde, basın toplantılarında gizli – ve biz, sahnede nefesimizi tutmuş bekliyoruz. Bu fırtına, adaleti mi getirecek, yoksa kaosu mu? Siyasetin en vahşi dansı, tam gaz devam ediyor!




