Suriye'deki mevcut durumu anlamak için göz önüne alınması gereken en önemli unsurlardan biri, ülkenin farklı bölgelerindeki güç dengeleri ve bu bölgeleri fiilen kontrol eden aktörlerin rolleridir. Bu ülke, uzun yıllardır yaşanan iç savaş ve dış müdahaleler nedeniyle karmaşık bir mozaik haline gelmiş durumda. Son dönemde basında sıkça gündeme gelen "üçe bölünmüş Suriye haritası" gibi görseller, gerçeği tam olarak yansıtmaktan oldukça uzak. Hüsnü Mahalli’nin açıklamaları, bu konuda kafa karışıklığını gidermek adına önemli ipuçları sunuyor.

Öncelikle Kürt bölgesi olarak adlandırılan alan aslında Türkiye ile sınır boyunca yaklaşık 110 km genişliğinde bir bantta Türkiye’nin kontrolünde bulunuyor. Haritalarda sarı bölge olarak gösterilen bu alanın önemli bir kısmı Türk ordusunun ve Ankara destekli Suriye Milli Ordusu'nun egemenliği altında. Suriye'nin toplamının yaklaşık %9'u Türk kontrolündedir. Bu alanın kontrolü tamamen Şam hükümetinden bağımsızdır, burada ne Şam, ne Nusra gibi grupların yetkisi söz konusudur. Burada dikkat çeken nokta, Kürtlerin yerel nüfusun önemli bir kısmını oluşturması ve bölgenin NATO ülkeleri tarafından dolaylı olarak desteklenmesidir.

İstanbulun 461 Yıllık Tarihi Kemeri ve Su Havzası Rant Uğruna Yapılaşmaya Açılıyor...
İstanbulun 461 Yıllık Tarihi Kemeri ve Su Havzası Rant Uğruna Yapılaşmaya Açılıyor...
İçeriği Görüntüle

Haritalarda yeşil renk ile gösterilen Sünni Arap bölgesi ise aslında bazen yanlış anlamalara sahne oluyor. Bu alanın kuzeyinde İdlib bulunmakta ve Türk ordusunun buradaki varlığı özellikle bölgede dengeleri değiştirmiştir. Ancak burada terör örgütleri ve farklı Sünni gruplar arasında karmaşık bir yapı hakimdir. Mahalli, Sünni Arap ifadelerinin bu karmaşık yapıyı tam yansıtmadığını; çünkü Kürtlerin de büyük oranda Sünni olduğunu belirtiyor.

Dürzilerin yaşadığı bölge ise İsrail’in etkisi altında. Bu bölge Şam yönetimine rağmen sık sık İsrail’in askeri operasyonlarına maruz kalıyor. Yaşanan bombardıman ve operasyonlar bölgenin istikrarsızlığını artırıyor. İsrail'in bölgedeki faaliyetleri her gün devam eden saldırı ve operasyonlarla birlikte siyasi gerilimi derinleştiriyor.

Nusayri bölgesi olarak adlandırılan yer ise Suriye devletinin kontrolünde olmakla birlikte, Nusayrilerin Suriye nüfusundaki oranı yaklaşık %10’dur. Bu kesim, ülke genelinde yayılmış olmakla birlikte, özellikle Lazkiye ve çevresinde daha yoğundur. Suriye medyasında 'Nusayri' yerine 'Alevi' terimleri tercih edilmekte ve bu açıklık bazı karışıklıkları önlemektedir.

Video boyunca Hüsnü Mahalli'nin belirttiği en çarpıcı noktalardan biri de Suriye’de yapılan sözde seçimlerin gerçeği yansıtmadığıdır. Kürt bölgesinde, Dürzilerin yaşadığı bölgede ve Suriye'nin önemli kesimlerinde seçim yapılmamakta veya seçimlerin meşruiyeti ciddi şekilde tartışılmaktadır. Seçimlerin anayasa hazırlama süreci ve bu süreçte sadece terör örgütlerinin liderleri ile temsil edilen küçük bir seçici grubun kararları etkilediği, siyasi meşruiyetin tamamen sorgulandığı ifade edilmiştir. Bu durum, Suriye’nin geleceğine dair yapılan siyasi değerlendirmelerde büyük soru işaretleri yaratmaktadır.

Mahalli, seçim veya meşruiyet gibi kavramların Suriye’de pratikte nasıl işlediğini anlatarak, rejimin özellikle atanmış kurumlar aracılığı ile kendi otoritesini pekiştirdiğini, meclisin büyük bölümünün ve anayasa mahkemesi ile yüksek seçim kurulu gibi kritik kurumların doğrudan rejim tarafından kontrol edildiğini söylüyor. Ayrıca varlık fonu gibi ekonomik yapılar da doğrudan rejimin tekelindedir. Bu gerçekler, uluslararası alanda Suriye rejiminin demokratik bir yapı olarak algılanmasının ne kadar yanıltıcı olduğunu gözler önüne seriyor.

Özellikle Hüsnü Mahalli’nin anlatımı, Suriye haritasının sadece coğrafi bir bölünme değil, aynı zamanda siyasi, askeri ve etnik dengelerle iç içe geçmiş oldukça karmaşık bir güç paylaşımı olduğuna işaret ediyor. Bu haritanın doğru anlaşılması, Suriye ve çevresi için yapılacak diplomatik ve insani politikaların şekillenmesinde kritik öneme sahip.

Suriye’deki bölgelerin durumu, hem bölge halkının güvenliği hem de uluslararası barış süreci açısından kritik yaptığı kadar, aktörlerin kontrol ettiği alanların niteliği ve bu alanlardaki siyasi yapılar anlaşılmadan yapılacak yorumların eksik kalacağı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Hüsnü Mahalli’nin son sözlerinde dile getirdiği gibi, Suriye artık eski Suriye değil; ülke büyük oranda parçalanmış ve bu parçaların her biri farklı bir uluslararası müdahale ve kontrol altında bulunuyor. Bu da Suriye meselesinin çözümünü zorlaştıran en temel sebeplerden biri olarak öne çıkıyor.

Bu anlatımla beraber Suriye'yi etkileyen güç dengelerinin net bir harita şeklinde değil, sürekli değişen ve dış güçlerin müdahalesi ile şekillenen bir yapının içinde değerlendirilmesi gerektiği gözler önüne seriliyor. İzleyenler, yapılan açıklamaların derinliğini fark ederek, bölgeyle ilgili düşüncelerinde önemli değişiklikler yapabilirler. Bu bilgiler, dünya gündeminde sıkça yer alan Suriye krizi hakkında yeni ve özgün bir bakış açısı kazandırıyor.