Orta Doğu, bir kez daha dünya siyasetinin merkezinde. ABD Başkanı Donald Trump’ın Hamas’a yaptığı çarpıcı çağrı, uluslararası arenada yankı uyandırdı. TruthSocial hesabından yaptığı paylaşımda, Hamas’ın elindeki esirleri serbest bırakması gerektiğini vurgulayan Trump, bu adımın çatışmaları sona erdirebileceğini ve bölgedeki dinamikleri hızla değiştirebileceğini belirtti. Ancak bu çağrı, sadece bir barış girişimi mi, yoksa daha büyük bir jeopolitik hamlenin ilk adımı mı? Türkiye’den Avrupa’ya, herkes bu gelişmeyi konuşuyor.

Trump’ın ikinci başkanlık dönemi, dış politikada cesur ve tartışmalı adımlarla başladı. Özellikle Orta Doğu’daki çatışmalar, onun yönetiminin en kritik sınavlarından biri. Hamas’ın 7 Ekim 2023’ten bu yana elinde tuttuğu esirler, İsrail-Filistin geriliminin en hassas noktalarından biri. Trump, paylaşımında, “Hamas’a elindeki 20 esirin tamamını - 2, 5 veya 7 değil - derhal serbest bırakmasını söyleyin, o zaman işler hızla değişecek, bu iş sona erecek,” diyerek net bir mesaj verdi. Bu sözler, hem umut hem de şüpheyle karşılandı. Acaba Trump, gerçekten barışı mı hedefliyor, yoksa bu bir gözdağı mı?

Hamas, 2023’ten beri Gazze Şeridi’nde İsrail’e karşı yürüttüğü çatışmalarda, esir meselesini bir pazarlık kozu olarak kullanıyor. Esirlerin serbest bırakılması, geçmişte ateşkes görüşmelerinin kilit noktalarından biri olmuştu. Ancak Hamas, İsrail’in Gazze’deki ablukayı kaldırması ve sivil altyapıya yönelik saldırılarını durdurması gibi taleplerde ısrarcı. Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, daha önce yaptığı bir açıklamada, “İsrail’in yıkıcı politikaları, bölgede kaosa yol açıyor. ABD’nin sessizliği haksız ve sorumsuz,” diyerek uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırmıştı. Trump’ın bu çıkışı, bu sessizliği bozma girişimi olarak görülebilir mi?

Türkiye’de de bu çağrı geniş yankı buldu. Sosyal medyada, bir kullanıcı, “Trump’ın Hamas’a çağrısı samimi mi, yoksa İsrail’e destek için mi?” diyerek tartışmayı ateşledi. Bir başkası ise, “Esirler serbest bırakılsa bile, Gazze’deki abluka kalkmadan barış olmaz!” yorumuyla Filistin cephesine destek verdi. CHP lideri Özgür Özel, Halk TV’de katıldığı bir programda, “Trump’ın açıklamalarını kınıyorum. Barış, tek taraflı çağrılarla değil, adil bir yakburgoçlu çözümle gelir,” diyerek Trump’ın yaklaşımına eleştirel bir yanıt verdi. Özel’in bu sözleri, Türkiye’deki muhalefetin konuya temkinli yaklaştığını gösteriyor.

Uluslararası basında, Trump’ın çağrısı farklı şekillerde yorumlandı. Financial Times, bu hamleyi “Trump’ın Orta Doğu’daki riskli dengeleme oyunu” olarak nitelendirirken, Al Jazeera, Hamas’ın bu çağrıya yanıt vermesinin zor olduğunu, çünkü İsrail’in askeri operasyonlarının devam ettiğini yazdı. Hamas’tan gelen resmi açıklamada, “Uluslararası toplum, İsrail’e sınır kapılarını açması ve yardımların girişine izin vermesi için baskı yapmalı,” ifadeleri kullanıldı. Bu açıklama, Hamas’ın esir meselesini Gazze’deki insani krizle bağdaştırdığını gösteriyor. Gazze’de sivil altyapının yüzde 88’inin tahrip edildiği ve 2 milyona yakın kişinin yerinden edildiği belirtiliyor. Bu koşullar, Trump’ın çağrısının uygulanabilirliğini sorgulatıyor.

ABD Tüketici Güveni 4 Ayın Dibinde
ABD Tüketici Güveni 4 Ayın Dibinde
İçeriği Görüntüle

Trump’ın dış politika geçmişi, bu çağrının arka planını anlamak için önemli ipuçları sunuyor. İlk başkanlık döneminde, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan ve İran nükleer anlaşmasından çekilen Trump, İsrail’e verdiği güçlü destekle biliniyor. Ancak ikinci döneminde, daha dengeli bir yaklaşım sergileyebileceği söylentileri de var. Örneğin, geçtiğimiz haziran ayında, İsrail’e “O bombaları atmayın” çağrısı yaparak İran’la gerilimi azaltmaya çalışmıştı. Bu çelişkili adımlar, Trump’ın Orta Doğu politikasında ne kadar samimi olduğu sorusunu gündeme getiriyor.

Sosyal medyada, Trump’ın çağrısına yönelik tepkiler ikiye bölünmüş durumda. Bir grup, bu hamlenin barış için bir fırsat olduğunu savunurken, diğerleri bunun İsrail’in lehine bir baskı unsuru olduğunu düşünüyor. Bir kullanıcı, “Trump, Hamas’ı köşeye sıkıştırmaya çalışıyor, ama Gazze’deki soykırım devam ederken bu çağrı inandırıcı değil,” derken, bir başkası, “Esirler serbest kalırsa, ateşkes şansı doğar. Trump haklı olabilir!” yorumunu yaptı. Bu kutuplaşma, Orta Doğu’daki çatışmaların ne kadar karmaşık olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Gazze’deki insani durum, tartışmaları daha da alevlendiriyor. Çocuklar arasında açlık kaynaklı ölümlerin artması ve hijyen koşullarının çökmesi, uluslararası toplumun tepkisini çekiyor. Hamas, İsrail’in ablukayı kaldırması gerektiğini vurgularken, İsrail tarafı ise güvenliğin öncelikli olduğunu savunuyor. Trump’ın çağrısı, bu iki taraf arasındaki derin uçurumu kapatabilecek mi, yoksa sadece bir siyasi manevra olarak mı kalacak? Bu sorunun cevabı, bölgedeki güç dengelerine ve Trump’ın sonraki adımlarına bağlı.

Türkiye’deki siyasi isimler de bu konuya sessiz kalmadı. DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, “Uluslararası toplum, Gazze’deki katliamlara karşı etkin bir tutum almalı,” diyerek Trump’ın çağrısını dolaylı olarak eleştirdi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise, “Orta Doğu’da barış, ancak eşitlik ve adaletle mümkün. Tek taraflı çağrılar çözüm getirmez,” diyerek dengeli bir yaklaşım çağrısı yaptı. Bu açıklamalar, Türkiye’nin bölgedeki hassas konumunu ve barış arayışını yansıtıyor.

Trump’ın çağrısı, aynı zamanda ekonomik etkiler de doğurdu. İsrail ve İran arasındaki ateşkes görüşmeleri, küresel piyasalarda olumlu bir hava yaratmışken, Hamas’a yapılan bu çağrı, petrol fiyatlarında yeni bir dalgalanma riski taşıyor. Brent petrol fiyatları, son günlerde 80 doların altına gerilemiş olsa da, bu tür açıklamalar piyasalarda belirsizlik yaratıyor. Bir ekonomi analisti, sosyal medyada, “Trump’ın çağrısı, Orta Doğu’daki gerilimi artırabilir. Petrol fiyatları yeniden yükselebilir,” uyarısında bulundu. Bu durum, Türkiye gibi enerji ithalatına bağımlı ülkeleri doğrudan etkiliyor.

Peki, Trump’ın bu çağrısının asıl amacı ne? Hamas’ın esirleri serbest bırakması, gerçekten çatışmaları sona erdirebilir mi, yoksa bu sadece bir siyasi şov mu? Asıl gerçek, Trump’ın bu hamlesinin, İsrail-Filistin meselesinde yeni bir dönemin başlangıcı olabileceğine işaret ediyor. Ancak bu çağrı, Hamas tarafından bir “ABD baskısı” olarak algılanırsa, gerilim daha da tırmanabilir. Trump’ın, “İşler hızla değişecek,” sözleri, umut verici bir vaatten çok, bölgedeki karmaşık dengeleri yeniden şekillendirme çabasını yansıtıyor. Hamas’ın yanıtına ve İsrail’in tutumuna bağlı olarak, bu çağrı ya tarihi bir barış fırsatına dönüşecek ya da Orta Doğu’daki krizin yeni bir sayfasını açacak. Gözler, şimdi Hamas’ın vereceği yanıtta ve Trump’ın bir sonraki hamlesinde.