Ekonomi-Piyasalar

Reel sektör %37, halk %53 enflasyon bekliyor: 2026’da %16 hedefi hayal mi?

Vatandaş ve reel sektörün enflasyon beklentileri arasındaki makas kapanmıyor; 2026 için konulan %16 hedefine şüpheyle bakılıyor — aradaki gerilim neyi gösteriyor?

Türkiye ekonomisinde beklentiler geriye çekilmeye başlasa da enflasyon tahminlerinde keskin ayrışma hâlâ gündemin merkezinde yer alıyor. Ağustos 2025 itibarıyla reel sektör temsilcileri önümüzdeki 12 ayda yıllık enflasyonun %37,7 civarında olacağını öngörürken, hane halkı beklentisi %52,99 seviyesinde. Bu veriler, enflasyonla mücadelede kamu politikaları açısından güven tahribatı sinyalleri veriyor.

Reel sektör temsilcileri beklentileriyle hâlâ “ikna olmamış” görünüyor. Prof. Dr. Hakan Kara sosyal medya paylaşımında beklentilerde gerileme olduğunu ancak sektörün hâlâ yeterince umutlanmadığını vurguluyor. Ona göre bu tablo, enflasyona dair karamsar havanın dağılması yönünde bir güven unsuru üretmiyor. Ekonomist İris Cibre ise halkın beklentisinin %53 olmasına dikkat çekiyor ve “enflasyon aynı hızda ya da daha hızlı artar” düşüncesinde olanların oranının %72,7’ye çıktığını belirtiyor. Cibre, ayrıca 2026 için kamu tarafından belirlenen %16 enflasyon ve %20 faiz hedeflerinin “hayal” düzeyinde olduğunu söylüyor.

Merkez Bankası’nın Sektörel Enflasyon Beklentileri Raporu’ndan alınan veriler bu ayrışmayı somut gösteriyor: piyasa katılımcılarının beklentisi %22,25, reel sektörün beklentisi %36,80, hane halkının beklentisi ise %52,99 seviyesinde.

Resmi politikalar da bu görünümü desteklemiyor. Orta Vadeli Program’da (OVP) 2025 için daha önce %17,5 olarak belirlenen enflasyon tahmini yükseltilerek %28,5’e çıkarılmış durumda. Aynı programda 2026 enflasyon hedefi de %9,7’den %16’ya revize edildi. Bu revizyon, beklentilerin gerisinde kaldı.

Gerçek veriler de halkın ve sektörün hissettiği baskıyı doğruluyor. TÜİK verilerine göre, Ağustos 2025’te TÜFE aylık %2,04 artarken yıllık enflasyon %32,95 seviyesinde gerçekleşti; çekirdek enflasyon da %33 civarında. (Resmî kaynak)

2000’lerin başından itibaren Türkiye ekonomisinde enflasyonla mücadele defalarca öncelikli gündem oldu. Ancak geçmişte uygulanan yüksek faiz, para politikası sıkılaştırması, kamu maliyesi disiplini gibi araçlarla kısa süreli düşüşler sağlansa da kalıcı istikrar bir türlü yakalanamıyor. Bugünkü kırılgan beklenti yapısı da, halk ve reel sektörün “resmî hedeflere” değil de kendi maddi deneyimlerine dayanan hesaplara yöneldiğini gösteriyor.

Bu tablo üzerinde düşündüğümüzde, kamuoyu ve reel sektörün beklentileri arasındaki derin makas geç kalınmış güvenin işareti niteliğinde. 2026 için konulan %16 enflasyon hedefi, eğer güçlü mali ve para politikalarıyla birlikte desteklenmezse beklentilerle örtüşmeyecek gibi görünüyor. Kamu ve politika yapıcılar için en acil mesele, “beklenti kanalı”nı yeniden inşa etmek olmalı.

Sonuç olarak, enflasyon beklentileri hâlâ yüksek, hedefler iddialı ve aradaki uçurum büyük. Türkiye ekonomisinin önündeki en önemli sınav: bu hedefleri sadece söylemsel düzeyde bırakmamak, beklentileri somut adımlarla yeniden hizaya sokmak olacak.

< type="adsense" data-ad-client="ca-pub-3348434846257114"> #auto-ads