Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Federal Reserve'in (Fed) 0,25 puanlık indiriminin hemen ardından, politika faizini 38 puana düşürerek 1,5 puanlık bir indirime gitti. Bu hamle, piyasalarda hem umut hem de tedirginlik dalgası yarattı. Yıl içinde toplam 9,5 puanlık indirimle birlikte, TCMB'nin para politikası gevşeme sinyali verse de, koridor genişlikleri değişmedi: Üst koridor 300 baz puan, alt koridor ise 150 baz puan olarak kaldı. Bu asimetrik yapı, bankanın temkinli bir yaklaşım sergilediğini gösteriyor. Piyasa katılımcıları, özellikle enflasyon verilerinin beklentilerin altında gelmesiyle, bu indirimin enflasyonla mücadelede dovish bir duruşu yansıttığını düşünüyor. Kasım ayı enflasyonunda gıda fiyatlarındaki düşüş etkili oldu ve bu,

TCMB'nin gelecek toplantılarda indirimlere devam edebileceğinin sinyalini verdi. Ancak, büyüme verileri de dikkat çekici: Üçüncü çeyrekte yatırımlardan kaynaklanan güçlü büyüme, muhtemelen deprem sonrası teşviklerin etkisiyle gerçekleşti. İç talep, dezenflasyon sürecini desteklerken, enflasyon beklentileri iyileşse de hâlâ risk unsuru olarak masada duruyor.

Stratejist Fatih Keresteci, bu gelişmeleri değerlendirirken, TCMB'nin toplantı bazında faiz indirimlerine devam edeceğini öngörüyor. "Faiz indirimlerine toplantı bazında devam edeceğiz," diyor Keresteci, sürpriz bir keskinlik olmadığını vurgulayarak. 2024 yılı, para politikasının gevşek-sıkı-gevşek evrelerini yaşadı ve 2026'da benzer bir 19 Mart olayının, seçimler nedeniyle tekrarlanmasının düşük ihtimal olduğunu belirtiyor. CDS primlerinin 224 seviyesine gerilemesi, dış politika ve diplomasi hamlelerinin meyvesini verdiğini gösteriyor. Tebono ve Eurobond getirilerinde yavaş ama istikrarlı bir düşüş gözlemlenirken, yabancı yatırımcılar tahvillere akın ediyor. Ancak, borsa tarafında durum farklı: Yabancıların net pozisyonu 2024'ten beri 1,5 milyar dolarlık satışla geriledi.

Keresteci, borsanın "hijyen" eksikliğinden şikayetçi: "Borsada hijyen yok! Yönetim kurullarında sorun var... Piyasa yapıcılar ve manipülatörler devrede." Son dönemde sihirbaz ve futbolcu gibi figürlerin manipülasyon iddialarıyla gözaltına alınması, piyasanın güvenilirlik sorununu gözler önüne seriyor. Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) fonlar üzerindeki düzenlemeleri yetersiz kalıyor ve bu, volatiliteyi artırıyor. Yüksek mevduat faizleri yüzde 40'larda seyrederken, hisse senetlerindeki belirsizlik yatırımcıları tedirgin ediyor. Keresteci, borsaya temkinli yaklaşmayı öneriyor: "Hisse senetleri öngörülebilirlik kazanana kadar dikkatli olunmalı."

Türkiye'nin Geleceği Tehlikede: Enflasyonu Bitirecek Gizemli Formül Ortaya Çıktı!
Türkiye'nin Geleceği Tehlikede: Enflasyonu Bitirecek Gizemli Formül Ortaya Çıktı!
İçeriği Görüntüle

Kredi piyasasında ise sıkılaşma devam ediyor. Makro ihtiyatı tedbirleri kapsamında, mevduatların yüzde 60'ının TL cinsinden tutulması zorunluluğu ve kredi büyüme tavanının yüzde 1 ile sınırlanması, likiditeyi kısıtlıyor. Kredi faizleri yüzde 50 civarında seyrediyor ve bu, kredilerin kıt ve pahalı kalmasına yol açıyor. Keresteci, 2026'nın ilk yarısında bu sıkılığın gevşemeyeceğini öngörüyor. Dolarizasyon riski kısa vadede düşük, çünkü para politikasının sıkılığı sürüyor. Enflasyonun "virüs" benzetmesiyle ele alan Keresteci, "Bu zorlu bir virüs... 2021-2023 arası virüs yükünü yüksek tuttuk, içeride kalmış," diyerek kalıcı yüksek faizlerin sebebini açıklıyor. 2024'te TL getirileri yüzde 43-44 seviyesindeyken, 2025'te bu oran yüzde 28-29'a geriledi. Mevduat sahipleri, net getirileri yüzde 25-26'nun altına düşünce iki kere düşünecek: "Mevduattan ne zaman çıkmalı? Net getiri 25-26'nun altına düşünce depositor iki kere düşünecek." 2026 enflasyon tahmini yüzde 24-26 bandında ve TL yatırımları hâlâ cazip görünüyor. Şirketler, yüzde 45 faizle TL borçlanıp döviz tutarak optimizasyon yapıyor, bu da hedging stratejilerinin yaygınlaştığını gösteriyor.

Enflasyon tartışmasında en çarpıcı nokta, TÜİK verilerine duyulan güven. Keresteci, tartışmalı bir şekilde, "TÜİK'e inanıyorum!" diyor ve bunu süpermarket zincirlerinin raporladığı enflasyon oranlarıyla doğruluyor. CPI sepetinde kira ve gıda ağırlıklarının azalması, rakamları daha gerçekçi kılıyor. Vatandaşlar hâlâ mevduat ve kur dalgalanmalarından enflasyon baskısını hissediyor, ancak resmi veriler düşüşü işaret ediyor. Bu güven, para politikasının etkinliğini artırabilir, zira beklentilerdeki iyileşme dezenflasyonu hızlandırıyor. Keresteci, geçmişteki şüphelerin yerini yavaş yavaş veriye dayalı iyimserliğe bırakacağını düşünüyor.

Altın ve kıymetli metaller cephesinde ise ilginç bir tıkanıklık var. Ons altın, 4.250 dolar seviyesinde opsiyonel bariyerlere takıldı ve yükselişi duraksadı: "Altın neden neye takıldı kaldı?" diye soran Keresteci, birinci çeyrek 2026'da yeni rekorların geleceğini öngörüyor. Gümüş ve diğer metallerde de yükseliş trendi sürecek, küresel belirsizlikler amid altın talebini destekleyecek. Bu, yatırımcılar için çeşitlendirme fırsatı sunuyor, özellikle TL'deki getirilerle birleşince.

Küresel piyasalara bakıldığında, Fed'in 0,25 puanlık indirimi Trump'ın daha derin kesintiler talebiyle gölgelendi. Fed, aylık 40 milyar dolarlık tahvil alımıyla likidite enjekte edecek ve bu, 2026'da ABD hisse senetlerinde çift haneli kazanç vaat ediyor. Keresteci, iyimser ama temkinli: "2026'ya ihtiyatlı ama hafif iyimser bir ruh haliyle başlıyoruz." Dünya borsaları bu momentumdan pay alacak, ancak Türkiye gibi gelişen piyasalar için yerel hijyen sorunları engel teşkil edebilir. Keresteci'nin kapanış sözü umut dolu: "Umut son ölür. Lütfen umudu öldürmeyin."

Bu gelişmeler, yatırımcıları stratejik hamlelere zorluyor. TCMB'nin tedbirleri enflasyonu kontrol altına alırken, borsa ve kredi piyasalarındaki belirsizlikler dikkat gerektiriyor. 2026, küresel fırsatlarla dolu görünse de, yerel dinamikler belirleyici olacak. Piyasalar nefesini tutmuş, bir sonraki toplantıyı bekliyor – indirimler devam mı, yoksa sıkılaşma mı? Uzmanlar, TL odaklı portföyleri önerirken, altın gibi güvenli limanlara da göz kırpıyor. Türkiye ekonomisi, diplomasi zaferleri ve büyüme ivmesiyle toparlanma sinyalleri verse de, manipülasyonlar ve enflasyon kalıntıları hâlâ gölge düşürüyor. Yatırımcılar, bu karmaşık tabloda veri odaklı kalmalı ve riskleri dengeli yönetmeli. Gelecek aylarda, Fed-TCMB senkronizasyonu piyasaları daha da hareketlendirecek, zira küresel likidite akışı gelişen ekonomilere yönelecek. Keresteci'nin vurguladığı gibi, virüs temizliği tamamlanmadan tam toparlanma zor, ama umut her zaman var.