Türkiye'nin Geleceği Tehlikede: Enflasyonu Bitirecek Gizemli Formül Ortaya Çıktı!
Türkiye'nin Geleceği Tehlikede: Enflasyonu Bitirecek Gizemli Formül Ortaya Çıktı!
İçeriği Görüntüle

Türkiye'de enflasyon rakamları açıklandı ve birçok kişi için büyük bir sürpriz oldu. Resmi verilere göre enflasyon belirli bir seviyede seyrediyor ancak halkın günlük hayatta karşılaştığı gerçek enflasyon bundan çok farklı. Özellikle gıda fiyatlarında düşüş olduğu iddia edilse de, 143 kalemden 128'inin düştüğü ve sadece birkaçının sabit kaldığı belirtiliyor. Ancak bu rakamların nasıl hesaplandığı belirsizliğini koruyor ve halkın yaşadığı enflasyonun çok daha yüksek olduğu ortada.

Halkın gerçek enflasyonu esas olarak kira, gıda, ulaşım ve enerji giderlerinden oluşuyor. Isınma, soğutma gibi temel ihtiyaçlardaki artışlar göz ardı edilemez boyutlara ulaşmış durumda. Hane halkı anketlerine göre, yanıt verenlerin yüzde 75'inden fazlası enflasyonun artacağını düşünüyor ve bu oran geçen aya göre ciddi bir yükseliş göstermiş. Bu durum, sadece tüketicileri değil, üreticileri ve sanayicileri de kapsıyor. Fiyat belirleme gücü olanlar maliyetleri ürünlerine yansıtırken, gücü olmayanlar taleplerini kısıyor ve bu da genel ekonomik dengeleri bozuyor.

Konut piyasasında enflasyon oranı neredeyse yüzde 35 seviyelerine yaklaşmış. Bu rakamı nasıl yok sayabiliriz? Benzer şekilde gıda ve yakıt fiyatlarındaki artışlar da halkın aklına ciddi soru işaretleri getiriyor. Yakıt fiyatlarının geçen ay yüzde 4,5 arttığı bir ortamda, açıklanan enflasyon rakamlarının düşük gelmesi doğal olarak şüphe uyandırıyor.

Ekonomik zorlukların bir başka göstergesi de şirket iflasları. Geçici moratoryum alan firma sayısı yüzde 169 artarak 2535'e ulaşmış. Sabit süreli sözleşme alan şirketler yüzde 120 artışla 1506'ya çıkarken, red oranları yüzde 101, iflas kararları ise yine yüzde 101 artarak 217 şirkete yükselmiş. Bu veriler, ekonominin dipte vurduğunun açık indicatorsı.

Ankara'da açlık sınırı 29.827 TL, yoksulluk sınırı ise 98.158 TL olarak hesaplanmış. Tek kişinin aylık yaşama maliyeti 38.751 TL'ye çıkarken, asgari ücretle çalışan biri her ay ciddi miktarda borçlanmak zorunda kalıyor. İstanbul'da ise dört kişilik bir ailenin yaşama maliyeti geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42,20 artarak 104.927 TL'ye ulaşmış. Bu rakamlar, resmi enflasyon verileriyle hiçbir şekilde örtüşmüyor.

Büyüme rakamları açıklanırken "yüzde 3 büyüdük" deniliyor ancak bu büyüme hane halkı harcamalarına yansımamış. Tarım sektörü ise yüzde 12,7 daralmış. Tarım bu haldeyken enflasyonun düşmesi sadece bir temenni olmaktan öteye gitmiyor.

Mehmet Şimşek'in geçmiş açıklamalarına bakıldığında ciddi çelişkiler göze çarpıyor. Daha önce "2025 başında yüzde 30 ile başlayıp yıl sonunda yüzde 22'ye ineceğiz" demiş, başka bir açıklamada ise 2025 sonunda enflasyonu yüzde 15'e indireceğiz vaadinde bulunmuş. Ancak mevcut verilerle arasında yüzde 50'ye varan farklar var. Bu uyumsuzluk, resmi rakamların samimiyetini sorgulatıyor.

Açıklanan enflasyon rakamlarına göre emekli maaşlarında yaklaşık yüzde 12 artış bekleniyor ve en düşük emekli maaşı 20.620 TL civarına çıkacak. Ancak bu artış Şubat'ta uygulanacak ve o zamana kadar açlık sınırı çok daha yüksek seviyelere ulaşmış olacak. Asgari ücret artışının ise yüzde 20-27 bandında kalması muhtemel, bu da yoksulluk sınırının altında kalmaya devam etmek anlamına geliyor.

Her şeyde fiyat artışı ilan edildiği bir dönemde, maaşlar eriyor ve şirketler maliyetleri tüketicilere yansıtıyor. Satın alma gücü hızla düşüyor. 2026 yılı, halk için çok daha zor bir yıl olarak görünüyor. Maaşlar yoksulluk sınırının altında kalırken, emekliler ciddi sıkıntılar çekiyor.

Mehmet Şimşek, aylık enflasyonun son 2,5 yılın en düşük seviyesinde olduğunu söylerken, "Aylık enflasyondaki ılımlı trendin Aralık'ta devam etmesini bekliyoruz" diyor. Gıda fiyatlarının normale döndüğünü, finansal istikrarın güçlendiğini ve sıkı para politikasının etkili olduğunu iddia ediyor. Ancak halkın yaşadığı gerçeklik bundan çok farklı.

Kamu harcamalarında tasarruf yapılması gerektiği vurgulanırken, yanlış tercihler ve israfın ekonomiyi bu hale getirdiği belirtiliyor. Bu ekonomi düzeltilemez değil ancak mevcut tablo trajik boyutlarda. Merkez Bankası'nın faiz kararı da enflasyon verileri sonrası 200 baz puanlık artış beklentisini güçlendirmiş durumda.

Genel tabloya bakıldığında, pozitif bir gelişme görmek oldukça zor. Halkın yaşadığı enflasyon, resmi rakamların çok ötesinde ve dipte vuracak bir kriz sinyali veriyor. Bu veriler ışığında, önümüzdeki dönem herkes için daha dikkatli olmayı gerektiriyor.