Türkiye'nin siyasi atmosferi, son dönemde yaşanan kritik gelişmelerle daha da karmaşık bir hal alıyor. Özlem Gürses, canlı yayınında “Tek Kişilik Sistem Tipiş Tipiş Gidecek” diyerek, mevcut otoriter çerçevede meşruiyete girildiğine dikkat çekiyor. Gürses, Türkiye'nin yakın güncel siyasi gelişmelerle birlikte, özellikle Ekrem İmamoğlu'nun karşılaştığı ve bu ülkelerin ülkelerinin mevcutları üzerinde kapsamlı bir şekilde ele bulunduğunu belirtti. Ekrem İmamoğlu, yıllardır gerçekleştirdiği başarılı seçim kampanyaları ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı göreviyle siyasi arenada öne çıktı. Ancak bu başarı, beraberinde yoğun yargılamalar, davalar ve hatta çeşitleri da arttı. Gürses, bu davaların yalnızca bireysel bir hukuk süreci olmayıp, aynı zamanda Türkiye'de demokrasinin sınandığı önemli bir süreç olduğunu vurguluyor. Silivri Cezaevi'nde ve diğer kritik noktalarda tutuklu bulunan siyasi figürlerin durumu, Türkiye'nin gerilimini ve kutuplaşmasını artıran bir başka faktör olarak öne çıkıyor. Gürses, yargı ve medyada yaygınlaşan baskılara dikkat çekerken, Türkiye'nin diğer otoriterleşme dönemleriyle karşılaştırılamayacak kadar sert bir süreç olduğunu belirtiyor. Mevcut yönetimin gücünü güçlendirmek adına oluşturulan baskıcı ortam, demokrasiye olan inancı zedeliyor. Buna karşın Gürses, muhalefetin ve toplumsal dayanışmanın önemini vurguluyor. Pes etmemenin, direnmenin ve birlikte hareket etmenin, bu karanlık sürecin sürekli gelişmesinde kritik olduğunu dile getirmesini sağlıyor. Türkiye'nin siyasi rejiminde, Ekrem İmamoğlu ve benzeri şekillerin yaşadıkları kadar, "tek kişilik sistem" diye sınırlı otoriter yönetim tarzının geleceği de tartışma konusu olmaya devam ediyor. Gürses'in açıklamaları, mevcut siyasi düzenin kısa süreli değişeceğine dair umutları canlı tutarken, muhalefet cephesinde hem ahlaki açıdan önemli bir motivasyon kaynağı olarak değerlendiriliyor. Medya ve yargı üzerindeki sıkı kontrolün demokrasiye zarar verenleri savunan Gürses, bu baskıların uzun süreli toplumsal huzursuzlukların artırılacağına dikkat çekiyor. Türkiye'nin siyasi geleceğinin, mevcut baskıcı politikalarla nasıl şekilleneceği ise büyük bir soru işareti olarak ortada duruyor. Özlem Gürses'in bu politik ve toplumsal tahlili, Türkiye'nin siyasi atmosferinde kritik bir dönemde olduğunu gösteriyor. İmamoğlu'nun durumu ve tek kişilik sistem tartışmaları, ülke genelinde demokratik mücadele ve siyasi dönüşüm açısından önemli bir mihenk taşı olarak değerlendiriliyor. Türkiye'nin yakın gelecekleri için, bu gelişmelerin ayrıntıları izlenmeye devam edecek. Özlem Gürses'in değerlendirmeleri, hem siyasetçilere hem de önemli mesajlar veren ve ilerleyen süreçte yaşanacaklar için önemli bir rehber niteliğinde.