Altın Dolar Gümüşte Fırtına: Borsa Sallanıyor!
Altın Dolar Gümüşte Fırtına: Borsa Sallanıyor!
İçeriği Görüntüle

Ankara'nın sonbahar havası, TBMM'nin taş duvarlarını sararken, siyasi kulislerde her zamanki gibi fısıltılar dolaşıyordu. Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) kalbi, Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın açıklamasıyla bir anda nabzını hızlandırdı. Stüdyo ışıklarının altında, CNN Türk'ün TBMM Özel Yayını'nda mikrofonlara uzanan Yıldız, yüzünde kararlı bir ifade, sesinde ise yılların birikmiş tecrübesiyle konuşuyordu. Bu, sıradan bir sohbet değildi; adeta bir dönüm noktasının habercisi gibiydi, hava gerilim ve merakla doluydu. Kimse tam olarak ne bekliyordu bilmiyordu, ama o sözler, Türkiye'nin siyasi pusulasını sarsacaktı.

Yıldız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Selahattin Demirtaş'a ilişkin kararlarını masaya yatırarak başladı. Tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın tahliye beklentisine dair soruya, net bir yanıt verdi: "Anayasa'nın 90. maddesi orada dururken, elbette bazı şeyler yapmak gerekir." Bu cümle, stüdyoyu dondurdu; sunucunun şaşkın bakışları arasında, Yıldız devam etti: "AİHM kararları Anayasa'yı bağlar. Yani, İstinaf Dairesi'nin dosyayı hemen inceleyerek Sayın Demirtaş ve arkadaşlarını, ilk elden, hukukun gereği olarak tahliye etmesi gerekir." Sözler, sadece bir hukuki yorum değil; MHP'nin uzun yıllardır sürdürdüğü sert muhalefet çizgisinde nadir görülen bir yumuşama sinyaliydi. Yıldız, elini masaya koyarak vurguladı: "Elbette bazı şeyler yapmak gerekir diye düşünüyorum."

Bu açıklama, Demirtaş'ın 2016'dan beri süren tutukluluğunun gölgesinde yankılandı. Hatırlarsak, AİHM'nin 2018 ve 2020 kararları, Demirtaş'ın tutukluluğunun siyasi motivasyonlu olduğunu belirterek tahliye emri vermiş, ancak Türkiye bu kararları uygulamamıştı. Anayasa'nın 90. maddesi, uluslararası anlaşmaların iç hukuku bağladığını net bir şekilde ortaya koyuyordu; Yıldız'ın bu maddeye atıf yapması, adeta bir köprü kuruyordu. MHP'li vekil, "Genel af olur mu?" sorusuna da değinerek, "Bazı şeyler yapmak zorunda kalabiliriz" diye yanıt verdi, ses tonunda bir tereddüt değil, stratejik bir kabul vardı. Bu, sadece bireysel bir görüş değil; partinin üst kademesinden gelen bir işaret fişeği gibiydi, muhalefet bloğunu bile ayağa kaldıracaktı.

Yıldız'ın sözleri, MHP'nin geleneksel duruşunu sorgulatıyordu. Parti, yıllardır HDP'yi ve Demirtaş'ı "terörle iltisaklı" olarak damgalamış, kapatılma davalarını desteklemişti. 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın kilit ortağı olarak, MHP Devlet Bahçeli'nin liderliğinde sert bir çizgi izlemişti. Ama son aylarda, ekonomik krizler ve erken seçim fısıltılarıyla hava değişmişti; AİHM'nin baskısı artarken, Avrupa Birliği ile ilişkiler gerilmişti. Yıldız, bu bağlamda, "Hukukun gereği olarak tahliye" vurgusuyla, partiyi hukuki bir zemine çekiyordu. Stüdyoda, sunucu "Bu, af anlamına mı geliyor?" diye sorduğunda, Yıldız gülümsedi: "Af değil, zorunluluk. Anayasa emrediyor." Bu diyalog, izleyicileri ekran başına kilitledi; sosyal medyada anında fırtına koptu.

Demirtaş'ın durumu, Türkiye'nin siyasi mahkeme sisteminin simgesiydi. Kobani Davası'nda müebbet hapis cezası alan eski lider, Edirne F Tipi Cezaevi'nde kalıyordu; avukatları, 8 Ekim'deki duruşmayı işaret ederek tahliye baskısını artırıyordu. MHP'nin bu çıkışı, Cumhur İttifakı içinde bir çatlak mı yaratacaktı? Bahçeli'nin sessizliği, dikkat çekiciydi; belki bir strateji, belki onay. Yıldız, programın sonlarında, "Türkiye'nin itibarını korumak için bazı adımlar atılmalı" diye ekledi, gözleri kameraya dikili halde. Bu sözler, sadece Demirtaş'la sınırlı kalmayacak; diğer siyasi tutuklular, gazeteciler, aktivistler için de bir domino etkisi doğurabilirdi.

Bu açıklama, muhalefeti de hareketlendirdi. CHP ve İYİ Parti'den "Sonunda hukuka döndüler" yorumları yağdı; HDP ise "Geç kalmış bir vicdan muhasebesi" diye nitelendirdi. Sosyal medyada #BazıŞeylerYapılmalı etiketi trend olurken, kullanıcılar "MHP değişiyor mu?" diye tartıştı. Yıldız'ın CNN Türk'teki yayını, Sozcu TV gibi platformlarda da yankılandı; klip, milyonlarca izlenmeye ulaştı. Bu, sadece bir röportaj değil; 2025 sonbaharının siyasi iklimini değiştiren bir an gibiydi. Genel af tartışmaları yeniden alevlendi; erken seçim öncesi, bu yumuşama ittifakları yeniden şekillendirebilirdi.

Geleceğe dair işaretler, karmaşık ama umutlu. Eğer İstinaf Dairesi harekete geçerse, Demirtaş'ın tahliyesi 8 Ekim'de gerçek olabilir; bu, AİHM'nin baskısını hafifletir, AB ile diyaloğu açar. Ama MHP içinde muhalif sesler yükselirse, Bahçeli devreye girer ve çizgi sertleşir. Yıldız'ın "Zorunda kalabiliriz" ifadesi, partinin pragmatizmini gösteriyordu; ekonomik toparlanma için Avrupa'ya ihtiyaç duyulurken, hukuki adımlar kaçınılmazdı. Peki ya Demirtaş? Tahliye olursa, HDP'nin yeniden toparlanması hızlanır; Kobani Davası'nın temyizi, yeni bir sayfa açar. Bu açıklama, karanlık bir tünelin ucundaki ışık mı, yoksa geçici bir parıltı mı?

Yıldız, stüdyodan ayrılırken, koridorlarda gazetecilere "Hukuk konuşur, siyaset dinler" diye fısıldadı. Bu söz, programın özeti gibiydi; MHP'nin hukukçu yüzü, milliyetçi damarı yumuşatıyordu. Türkiye, bu tür jestlerle nefes alır; yoksa kutuplaşma derinleşir. AİHM kararları rafta tozlanmayacaktı; Anayasa'nın 90. maddesi, sessizce bekliyordu. Siyasi arena, nefesini tutmuş; 8 Ekim'e doğru sayıyor. Bu açıklama, bir son mu yoksa yeni bir başlangıç mı? Cevap, mahkeme salonlarında gizli – ve Türkiye, o cevapla değişecek. Heyecan dorukta; fırtına kopmaya hazır!