İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün kapıları, dün gece bir anda kapandı belki ama içindekilerin kaderi değişti. Sessiz bir operasyonla, seçkin polis memuru, amir, şube müdürü ve idari personel görevlerinden alındı. Kimine “evde kal” emri verildi, kimine ise “raporlu sayıl” denildi. Ama asıl rutin dökümü olan, bu kararın altında yatan neden… Çünkü bu, bir kişisel değişiklik değildi. Bu, sistemin sızıntısından kaynaklanan, çok daha büyük bir depremin ilk yaşandığıydı.

İçeriden gelen bilgiye göre, karar, akşam saatlerinde üst düzey bir toplantı yapıldı. Toplantıya katılan isimler, İstanbul'un güvenlik mimarisinin en ilişkilerikilerdi. Ancak toplantıdan çıkan karar, sadece birimlerde değil, sokaklarda da şok etkisi yarattı. Çünkü görevlerden alınanlar arasında, terörle mücadele şubelerinden, trafik ekiplerine, narkotik birimlerinden hatta halkla satış departmanına kadar onun ilk sıralarda yer alan isimleri vardı. Rütbe fark etmedi. Kıdem fark etmedi. Tek ortak payda: hepsi birden, bir gecede “güvensiz” ilan edildi.

İlk açıklamalarda, “yönetimsel ihtiyaç” ya da “kişisel amaçlarla” kullanılan yöntemler kullanıldı. Ama hastanın sızan sesleri, çok daha karanlık bir tabloyu anlatıyor. Çünkü bu kararın tetikleyicisi, bir belgeydi. Evet, tek bir belge. Bir dosya. Bir rapor. İçeriği henüz tam olarak açıklanmasa da, belgenin içinde, İstanbul Emniyeti'nin bazı birimlerinde “yönlendirilmiş faaliyetler”, “dış kaynaklı talimatlar” ve “kurum içi istihbarat sızıntıları” gibi ifadeler geçiyordu. Yani kısacası, bütçe ve hassas bir güvenlik seçiminin içinde olduğu, yönetim dışından gelen emirlere kulak verenler iddia ediliyordu.

Görevden alınan personelden bir kısmının, kararın kendilerine telefonla iletildiğini, hatta bazılarının görev yerlerinden “hemen ayrılmanız gerektiğini” söyleyerek eskort edildiğini anlattı. Kimi, “böyle bir muamele gördüm” derken, kimi de “hiçbir şey açıklandı, sadece evde bekle dediler” diye gözyaşlarını tutamadı. Çok dikkat edilmesi gereken detay şu: Görevden alınanların hiçbir resmi karar adı verilmedi. Hiçbirine yazılı bir gerekçe sunulmadı. Sadece sözlü emirler… Ve bu emirler, kariyerlerini, hayatlarını, onurlarını bir gecede mahvetti.

İçeriden sızan bir notta, “Bu karar, sadece disiplin değil, bir temizlik operasyonudur. Hedef, kurumun içindeki 'gölge yapıları' ortadan kaldırılır.” yazıyordu. Peki bu “gölge yapıları” kimdi? Kimin emriyle hareket ediyorlardı? Hangi dış güçlerin talimatlarını ölçüyorlardı? İşte asıl soru şifreleri burada başlıyor. Çünkü bu belgede sadece 500 kişinin görevine son vermekle kalmadı. Aynı zamanda Türkiye'nin en büyük emniyet teşkilatının içinde bir “ikinci yapı”nın ilk somut ipucu oldu.

15 Eylül Davası ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sessiz Tuzağı – Parti Geleceği Bıçak Sırtında!
15 Eylül Davası ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sessiz Tuzağı – Parti Geleceği Bıçak Sırtında!
İçeriği Görüntüle

Bazı kaynaklar, bu olaylar, son dönemde artan siber saldırılar, organize suç oranlarının beklenen şekilde dağılımı ve bazı hassas operasyonların sızdırılması ile doğrudan bağlantılı olduğu iddia ediliyor. Hatta bir iddiaya göre, bu belgeye göre, bir istihbarat servisinin uzun süredir yürüttüğü gizli bir operasyonun ürünüydü. Ve o operasyonun sonucunda, İstanbul Emniyeti'nin içinde “dış güçlerle verici kuran” bir ağ tespit edildi.

Şimdi herkes merak ediyor: Bu 500 ismin arasında, halka özgü yüzler var mı? Yıllardır televizyonlarda, basın açıklamalarında gördüğümüz o kurumsal, bu listede mi? Yoksa bu sadece “alt kademe” bir temizlik mi? Ve en önemlisi: Bu belge tam olarak ne diyor? Kim sözleşme imzaladı mı? Kim kaldı? Kimin emriyle bu kadar büyük bir karar verildi?

Cevaplar henüz saklıdır. Ama bir şey kesin: Bu karar, İstanbul Emniyeti'nin tarihinde bir dönüm noktası olacak. Çünkü bir seçim içinde, güvenliğin güvenliği sorgulanıyorsa… O zaman artık sorgulanması gereken, sadece kişiler değil, tüm sistem bütünlüğüdür. Ve o belge, henüz tamamı açıklanmıyor olsa da, mevcut olan her şey değişmeye başladı…