Gerçek Gündem Haberleri

Can Ataklı’dan Türkiye’de Muhalif Medya Çöküşü

Muhalif medya sessizliği, Kaan savaş uçağının gerçekleri ve Çiner operasyonları üzerine Can Ataklı’nın çarpıcı ve güçlü analiziyle Türkiye'nin siyasi karanlık yüzü.

Türkiye'nin siyasi gündeminde derin izler bırakan gelişmeler Can Ataklı’nın cesur ve özgün yorumuyla izleyicilere aktarıldı. Can Ataklı, muhalif medyanın susturulması ve çöküşüyle başlayan analizine, ülkedeki özgür basın alanının hızla küçüldüğüne dikkat çekerek devam etti. Flash Haber’in satışı ve Halk TV gibi önemli muhalif kanalların kapatılması, muhalif seslerin kısılmasıyla sonuçlanırken, bunu eleştiren tek sesin kendisi olduğunu belirtti. Üstelik muhalif medya da iktidardan farkının kalmadığını, fonlanma ve kontrol altında olduğunu söyleyerek muhalif görünümün altındaki gerçeklere vurgu yaptı.

Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde Can Ataklı, Kaan savaş uçağı projesine ilişkin dikkat çekici çarpıcı bilgiler verdi. Kaan uçağının aslında sadece 5 prototip olarak var olduğunu, seri üretiminin ABD tarafından engellendiğini, kullanılan motorların F-16 motorları olduğunu belirtti. Ayrıca, Endonezya’ya satıldığı iddia edilen 48 uçaktan gerçek anlamda böyle bir satışın olmadığını ve Endonezya’nın aslında Kore’den motor temin ettiği, Kaan’ın sadece kaporta kısmını kullanacağını aktardı. Bu gerçeklerin uzun süredir gizlendiğini ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu durumu açıklamak zorunda kaldığını söyledi. Fidan’ın görevden alınabileceği ve böyle bir açıklamayı sarayın haberi dışında yapmadığına dair değerlendirmelerde bulundu.

Operasyon dalgasının başka bir boyutu olarak ise Can Ataklı, Turgay Çiner hakkında yakalama kararının çıktığını, holding ve bağlantılı şirketlerine kayyım atandığını duyurdu. Can Holding ve diğer Çiner şirketlerinin suç örgütü faaliyeti kapsamında soruşturmaya tabi tutulduğunu, yurt dışına kaçtığı söylenen Turgay Çiner’in geri dönmesinin zor olduğunu ifade etti. Bu operasyonun arka planında Türkiye’nin kara para aklama cenneti ilan edilmesi ve finans piyasalarındaki sıkıntıların olduğu iddia edildi.

Can Ataklı aynı zamanda medyada yaşananları da sert eleştirdi. Muhalif gazetecilerin soru soramadığını, yönetim tarafından kontrol edildiğini, İletişim Başkanlığı’nın soru sıralaması yaparak özgür medyanın işlevsizleştirildiğini dile getirdi. Ayrıca Erdoğan’ın basınla ilişkilerinde samimiyetsiz ve kontrol altında bir iletişim politikası yürüttüğünü anlattı. Gazetecilerin önemli soruları sormak yerine, hazırlanmış sorulara cevap vermekle yetindiklerini, bunun da halkın gerçekleri öğrenmesini engellediğini belirtti.

Can Ataklı’nın değerlendirmeleri, Türkiye’de medya özgürlüğünün dramatik şekilde azaldığını, büyük siyasi ve ekonomik operasyonların üstünün örtülmeye çalışıldığını ve savunma projeleri gibi kritik konuların bile şeffaflık dışı manipülasyonlarla gölgelendiğini ortaya koyuyor. Bu ortamda halkın doğru bilgiye erişiminin kısıtlandığı ve siyasi kamuoyunun şekillendirildiği vurgulanıyor.

Özetle, Can Ataklı’nın analizleri Türkiye’nin karşı karşıya olduğu siyasi, medya ve ekonomik krizlerin derinliklerini açıklıyor. Muhalif seslerin yitirilmesi, Kaan projesindeki aldatmaca ve büyük holding operasyonları, Türkiye’nin demokratik ve ekonomik istikrar alanındaki en büyük engeller olarak görünüyor. Bu gelişmelerin yakından takip edilmesi, Türkiye’nin yakın siyasi geleceği için hayati önem taşıyor.

< type="adsense" data-ad-client="ca-pub-3348434846257114"> #auto-ads