Yumurtalar, Türk mutfağının vazgeçilmez bir parçası. Kahvaltı sofralarından tatlılara, böreklerden omletlere kadar her yerde başrolde. Ancak son günlerde market raflarında gözle görülür bir değişim yaşanıyor. Fiyat etiketleri adeta bir yarış içinde, tüketicilerin cebini yakıyor. Peki, bu yükselişin ardında neler yatıyor? Neden bir anda yumurtalar altın değerine ulaştı? İşte bu soruların cevabını bulmak için derin bir yolculuğa çıkıyoruz.
Son bir ayda yumurta fiyatları, Türkiye’nin dört bir yanında adeta uçuşa geçti. Özellikle Afyon ve Kayseri gibi yumurta üretiminin kalbi olan şehirlerde toptan fiyatlar, sadece birkaç hafta içinde 50 kuruşa varan artışlar gösterdi. Okulların açılmasıyla birlikte artan talep, bu fiyat patlamasının yalnızca bir parçası. Sektörün iç yüzünü, üreticilerin çaresizliğini ve tüketicilerin şaşkınlığını mercek altına alalım.
Beş yıl önce, 2020 yılında, 30’lu bir yumurta kolisinin ortalama fiyatı 20-25 TL civarındaydı. O dönemde yumurta, dar gelirli ailelerin protein ihtiyacını karşılayan en ekonomik gıdalardan biriydi. Ancak 2021’e gelindiğinde, pandemi sonrası artan yem maliyetleri ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, yumurta fiyatlarını sarsmaya başladı. 2021 Temmuz’unda orta boy yumurtanın tanesi 60 kuruşken, 2022’de bu rakam 1.86 TL’ye fırladı. Yüzde 210’u bulan bu artış, tüketicileri şoke etti. 2023’te ise fiyatlar biraz durulur gibi olsa da, 2024’te yeniden hızlanan zamlar, 30’lu yumurta kolisini 115-150 TL bandına taşıdı. Organik ve serbest dolaşan tavuk yumurtaları ise 200-300 TL’ye kadar yükseldi.
2025 yılına geldiğimizde, durum daha da dramatik bir hal aldı. Afyon’da duble yumurtanın toptan fiyatı 3.90 TL’den 4.00 TL’ye, Kayseri’de ise 3.75 TL’den 3.85 TL’ye çıktı. Yarka yumurtalar 4.10 TL’den 4.45 TL’ye, yeni ana yumurtalar ise 40 kuruşluk artışlarla 4.50 TL’ye ulaştı. Bu rakamlar, market raflarına yansıdığında tüketicilerin karşısına çok daha yüksek fiyatlarla çıkıyor. Örneğin, bir 30’lu yumurta kolisi artık 150 TL’nin altına neredeyse hiç düşmüyor. Peki, bu yükselişin ardındaki gerçek nedenler neler?
Sektör temsilcileri, fiyat artışlarının en büyük sebebinin arz-talep dengesizliği olduğunu vurguluyor. Okulların açılmasıyla birlikte yumurtaya olan talep patladı. Çocukların beslenme çantalarında, okul kantinlerinde ve evlerde yumurta tüketimi hızla arttı. Ancak bu sadece buzdağının görünen kısmı. Üreticiler, yem maliyetlerinin son iki yılda yüzde 150’den fazla artmasıyla büyük bir baskı altında. Tavuk yeminin ana hammaddeleri olan mısır ve soya, büyük ölçüde ithal ediliyor ve döviz kurlarındaki yükseliş, maliyetleri doğrudan etkiliyor. Üstelik, yumurtlama ömrünü tamamlamış tavukların kesime gönderilmesi, piyasada arz eksikliğine yol açtı. Bu durum, fiyatların daha da tırmanmasına neden oldu.
Dış piyasadan gelen talepler de iç piyasayı altüst etti. Özellikle ABD ve Avrupa’da kuş gribi krizleri, yumurta üretimini sekteye uğrattı. Bu durum, Türkiye’yi uluslararası piyasada önemli bir yumurta tedarikçisi haline getirdi. Almanya ve ABD’den gelen milyonlarca yumurta siparişi, Türk üreticilerin kapısını çaldı. Ancak bu ihracat furyası, iç piyasada yumurta stoklarını azalttı ve fiyatları daha da yukarı çekti. Hükümet, ihracata ek yükümlülükler getirerek bu durumu dengelemeye çalışsa da, market raflarında fiyatlar hala yüksek seyrediyor.
Tüketiciler ise bu duruma tepkili. Sosyal medyada, artan yumurta fiyatlarına yönelik yorumlar adeta çığ gibi büyüyor. Birçok kişi, temel bir gıda maddesi olan yumurtanın bu denli pahalı hale gelmesinin, beslenme alışkanlıklarını değiştirebileceğinden endişeli. Özellikle dar gelirli aileler, protein ihtiyaçlarını karşılamak için alternatif yollar aramaya başladı. Kimi tüketiciler, yumurtaları buzdolabında 3-5 hafta, dondurucuda ise 6 ay saklayarak zam öncesi stok yapmaya yöneldi. Bu stoklama furyası, marketlerde yumurta reyonlarının boş kalmasına neden oluyor.
Peki, bu durum nereye gidiyor? Sektör temsilcileri, önümüzdeki aylarda fiyatların daha da artabileceği uyarısında bulunuyor. Özellikle kış aylarında talebin daha da yükselmesi ve yem maliyetlerinin düşme ihtimalinin düşük olması, yumurta fiyatlarını yeni rekorlara taşıyabilir. Üreticiler, maliyetlerin karşılanabilmesi için devletin destek sağlaması gerektiğini savunuyor. Aksi takdirde, bazı küçük ölçekli üreticilerin iflasın eşiğine gelebileceği konuşuluyor.
Yumurta, sadece bir gıda maddesi değil, aynı zamanda bir kültürün, bir sofranın olmazsa olmazı. Ancak artan fiyatlar, bu basit ama değerli ürünü lüks bir tüketim malına dönüştürme riski taşıyor. Tüketiciler, marketlerde fiyat etiketlerini gördükçe şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Peki, bu fiyatlar ne zaman durulacak? Ya da durulacak mı? Gelecek aylarda yumurta fiyatlarının seyri, hem üreticiler hem de tüketiciler için büyük bir sınav olacak. Şimdilik tek bir gerçek var: Yumurtalar, altın çağını yaşıyor ve bu çağ, cebimizi yakmaya devam edecek.