Dünya ekonomisi, son dönemde hızla yükselen ve tüm ezberleri bozan bir dedolarizasyon sürecinin merkezinde yer alıyor. Uzun yıllardır süren sınırsız dolar basımı politikasının sonuna gelindiği bu dönemde, altın, gümüş ve özellikle Bitcoin gibi alternatif varlıklar doların küresel rezerv para birimi olma konumunu tehdit etmeye başladı. Türkiye'nin önde gelen YouTube kanallarından EKTV'ye konuk olan ünlü ekonomist Erkan Öz, bu kritik dönüşümü en ince ayrıntısına kadar değerlendirdi ve yatırımcının kafasındaki tüm sorulara yanıt verdi.
Erkan Öz, Amerika’nın Trump öncesi dönemde uyguladığı "sınırsız dolar" basma ve bunu dünyaya yayma politikasının artık her iki cepheden de baskı altına alındığını belirtiyor. Bir yanda Rusya ve Çin gibi ülkelerin ambargolar sonrası alternatif arayışları, diğer yanda ise Trump yönetiminin bizzat bu sınırsız basılan dolara karşı önlemler alma çabası, mevcut finansal düzenin temelden sarsıldığının en önemli kanıtları olarak öne çıkıyor.
Öz, bu dönüşümün sonuçlarını net bir şekilde ifade ediyor: "Bu durumda sadece Rusya ve Çin değil, Trump yönetimi de sınırsız basılan dolara karşı bir operasyona girmiş durumda." Bu operasyonun doğal sonucu olarak da doların merkez bankası rezervlerindeki payı düşerken, altın, gümüş ve Bitcoin gibi varlıklara yeni bir alan açılıyor.
Bitcoin, Kurumsal Yatırımlar ve Altcoinlerin Zorlu Yolculuğu
Bitcoin, dedolarizasyon sürecinden en iyi yararlanan varlıkların başında geliyor. Ancak bu yükseliş, tüm kripto piyasasına aynı oranda yansımış değil. Erkan Öz, Bitcoin'in 15.000 dolardan 126.000 dolara tırmanmasına rağmen, altcoin'lerde beklenen hareketin görülmemesinin temel nedenlerini açıkladı.
Piyasada "11 Ekim saldırısı" olarak nitelendirilen olaylar zinciri, altcoin'lerin ralli yapamamasının ana sebebi. Öz, Amerikan devleti ve Trump yönetiminin, kripto paralara yönelik desteğini seçici hale getirdiğini ifade ediyor. Amerika, Bitcoin'i bir "stratejik rezerv varlığı" haline getirirken, altcoin'lerin tamamına destek vermeyeceğini açıkça belirtti. Öz, bu durumu şöyle özetliyor: "Trump yönetimi diyor ki altcoin'lerin biz hepsini desteklemeyeceğiz. Sadece Amerika merkezli olanları, yani şirket olarak kurulmuşlarsa, büyük olanları, derin işlem hacmi olanları, gerçekten reel ekonomide bir işe yarayanları destekleyeceğiz. Böyle sizin NFT gibi, işte meme coin gibi çıkardığınız her şeyi desteklemeyeceğiz."
Bu durum, klasik borsalardaki yedi büyük teknoloji şirketinin endeksleri yukarı taşımasına, ancak alttaki küçük şirketlerin ve bankaların ezilmesine benzetiliyor. Amerikan nüfusunun yüzde 82'sinin ekonomik durgunluk yaşadığı bir ortamda, kripto piyasalarında da sadece Bitcoin gibi büyüklerin para kazandırdığı, altcoin'lerin ise kana bulandığı bir tablo ortaya çıkıyor.
Son günlerde konuşulan Black Rock'ın yüklü Bitcoin alımı ve ardından gelen 99.000 dolara düşüş ise bir "kurumsal tuzak" değil, sağlıklı bir dönüşüm olarak değerlendiriliyor. Öz’e göre bu, ilk yatırımcıların (ta 2010'lardan beri tutanlar) kâr alarak pozisyonlarını kurumsal yatırımcılara (Black Rock'ın müşterilerine) devretmesidir. "İlk yatırımcılardan Bitcoin yeni yatırımcılara doğulur dağılıyor demektir. Ve bu aslında önümüzde sağlıklı bir süreci de getirecektir."
Siyasi Krizler, Fed'in Rolü ve Gelecek Tehlikeler
Piyasalardaki asıl problemin temeli siyasi belirsizlik ve Trump'ın attığı adımlara dayanıyor. Erkan Öz, asıl problemin zaten kırılgan olan dünya ekonomisine Trump'ın Çin'e yönelik yüzde 100 gümrük vergisi tehdidiyle vurduğu ikinci darbe olduğunu vurguluyor. Bu durum, bankacılık sektöründe güveni sıfırladı, bankaların birbirine borç vermesini durdurdu ve likidite akışını kesti.
Bu belirsizlik, aynı zamanda ABD iç siyasetindeki Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki hükümet kapanması kriziyle de birleşince tam bir kaosa yol açtı. Milyonlarca memurun maaş alamaması ve hükümet harcamalarının durması, piyasaları daha da daraltıyor.
Ekonomist Öz, Amerikan halkının Trump'ın bu "saçmalıklarından" bıktığını, son New York Belediye Başkanlığı ve Virginia seçimlerindeki Demokrat zaferlerinin bu rahatsızlığın bir yansıması olduğunu dile getiriyor: "Amerikan nüfusunun yüzde 62'si borsada yatırımcı insanlar. Trump'ın bu saçmalıklarından bıktı."
Öte yandan Fed Başkanı'nın da siyasete odaklanarak faiz indirimi beklentilerini ertelemesi, krizi derinleştiriyor. Öz, Trump’ın bu nedenle Fed Başkanını Mayıs ayından önce görevden alma planı yaptığını belirtiyor ve ekliyor: "Bu da piyasalar için belki başta sarsıcı olabilir ama olumlu olacaktır. Çünkü Mayıs’a kadar faiz indirimlerinin devamı için beklemeyeceğiz. Mayıs’tan önce biz bu adamdan kurtulacağız gibi bir durum meydana getirebilir."
Altın ve Gümüş: Tarihi Sigorta ve Büyük Duraksamalar
Bitcoin ve kripto paralar tartışılırken, altın ve gümüşün küresel finans sistemindeki yeri de yeniden masaya yatırılıyor. Altın, tarih boyunca her zaman sigorta olmuştur. Erkan Öz, anneanne ve babaannelerden gelen bu tavsiyenin geçerli olduğunu, hatta Hazine Bakanı Janet Yellen’ın dahi altın rezervlerinden endişe duymadığını, aksine fayda gördüklerini söylediğini aktarıyor. Amerika’nın 8.000 küsur ton ile dünyanın en büyük altın rezervine sahip olması bu durumu destekliyor.
Ancak Öz, altına yatırım yaparken dikkat edilmesi gereken bir detayın altını çiziyor: "Altının da zaman zaman [...] duraklamalar yaptığı dönemler olmuş." 1980 ile 2000 yılları arasındaki yirmi yıllık dönemde altının 800 dolardan 200 dolara kadar düştüğünü hatırlatarak, sürekli bir yükseliş beklentisinin yanlış olduğunu belirtiyor. Bu varlıkların "nöbetleşe" yükseldiğini, bazen altının durup kriptoların, bazen de kriptoların durup altın ve gümüşün yükseldiğini ifade ediyor.
Çin'in Yükselişi: Mega Ejderha Efsanesi ve Kültürel Fark
Dedolarizasyon sürecinde Çin ve Rusya'nın rolü de kritik bir öneme sahip. Ancak Erkan Öz, Çin'in Amerika'nın yerine geçerek küresel bir hegemon olabileceği düşüncesine karşı çıkıyor. Öz’e göre Çin, ekonomik güç ve üretim büyüklüğü anlamında Amerika'yı çoktan geçmiş olsa bile, dünya hakimiyeti sadece ekonomik güçle sağlanabilecek bir şey değil.
Öz, bu konuda kültürel ve sosyolojik yapıya dikkat çekiyor: "Sizin dünyaya bir yaşam hikayesi de pazarlamanız gerekiyor. Şimdi Çin'i nasıl model alalım? Bir tane adam kendine ömür boyu başkan seçtirdi. [...] En ufak bir yani adam Doğu Türkistan'da adeta fiili ve kültürel soykırım yapıyor. Hiç kimsenin sesi çıkamıyor falan. Yani böyle bir şeyi dünyaya pazarlamak ve bununla egemen olmak mümkün değil." Çin'in ancak eski Amerika'nın serbest ticaret ve fikir hürriyeti gibi değerlerini benimseyerek bu rolü üstlenebileceğini, ancak nüfus dinamikleri nedeniyle bu fırsatı da bulamayacağını belirtiyor. Çin'in asıl önemi, Amerikan dolarını geriletme ve altın ile gümüşe daha fazla alan açma noktasında yatıyor.
Akıllı Yatırımcının Savunma Stratejisi
Tüm bu belirsizlik ortamında, Erkan Öz akıllı yatırımcının izlemesi gereken defansif stratejiyi şu şekilde belirliyor:
-
Tek Bir Varlığa Tapmamak: Altın, gümüş, Bitcoin, hisse senedi gibi tek bir yatırım aracına bağlı kalmamak.
-
Portföy Çeşitliliği: Portföyü en az beşe bölerek, bir kısmını nakit olarak tutmak. Parasal basım dönemi sona erdiği için kenarda ciddi nakit bulundurmak, en kötü senaryoda dipleri değerlendirme fırsatı sunacaktır.
-
Platform Çeşitliliği: Kripto platformlarında ve bankalarda tek bir saklama noktası kullanmamak. Hack'lenmelere ve ekonomik krizlere karşı birden fazla platform ve bankada varlıkları tutmak elzemdir.
-
Moral ve Sağlık:
"Hiçbir zaman öldük bittik moralmen çöktük şeyine girmemek..."En önemlisi moralin ve sağlığın korunmasıdır. Başarılı yatırımcılar bile en az bir-iki defa sıfırlanmış, ancak aldığı derslerle ilerlemiştir.
Erkan Öz, yatırımcıları "en iyisi için ümit besleyip en kötüsü için tedbir almaya" çağırarak, şu anda likidite akışı sağlamak için hükümet kapanması ve gümrük tarifeleri sorununun acilen çözülmesi gerektiğini belirtiyor. Bu sorunlar çözülürse, Bitcoin'in 107.000 doları aşabileceği, altın ve gümüşün ise sırasıyla 4.000 dolar ve 50 dolar sınırlarını geçebileceği olumlu bir senaryo beklentisi devam ediyor.




