Emlak Piyasasındaki Sessizliğin Ardındaki Büyük Tehlike
Son dönemde Türkiye konut piyasasında dikkat çekici bir durgunluk yaşanıyor. Aylardır süren astronomik emlak fiyatlarındaki tırmanışın yerini yatay ve stabil bir seyir almış durumda. Ancak sektör uzmanları, bu sessizliğin aldatıcı olduğunu ve ev almak isteyenler için kritik bir eşikte bulunulduğunu ifade ediyor. Eğer bu sakin dönem doğru değerlendirilmezse, gelecekte konut kredisi çekerek dahi ev sahibi olmanın bir hayale dönüşebileceği yönünde çok ciddi uyarılar yapılıyor. Bu durum, hem yatırımcıyı hem de ilk kez ev alacak vatandaşları yakından ilgilendiriyor.
Uzmanlardan Gelen Şok Uyarı: 2026 Dönüm Noktası Olacak
İzmir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Mesut Güleroğlu, mevcut durumu değerlendirirken konut piyasasındaki fiyatların belirli bir düzeyde sabit kaldığını ancak bu durumun kalıcı olmadığını belirtiyor. Güleroğlu, konut yatırımı yapmayı erteleyenleri gelecekte büyük bir pişmanlık yaşayacakları konusunda uyarıyor: "Konutta bir fiyat sıçraması olmadan bugünkü fiyatlardan alım yapmayanlar, ileride pişman olabilir." Uzmanın dikkat çektiği en kritik tarih ise 2026'nın hemen başlangıcı. Güleroğlu, "Özellikle 2026'nın Mart ayından sonra konut almak hayal olabilir" diyerek ev sahibi olmak isteyenlere son kez sesleniyor.
Paralar Konuta Yönelince Fiyatlar Uçuşa Geçecek
Peki, emlak fiyatları neden şu anda sabit kaldı ve gelecekte neden bu kadar keskin bir artış bekleniyor? Uzmanlar, bunun temel nedenini, paranın şu anki durak yeri olarak gösteriyor. Güleroğlu bu durumu şöyle açıklıyor: "Şu anda insanlar paralarını faizde ya da altında tutuyor. Bu kazançlar yeniden konuta yöneldiğinde fiyatlar da yukarı çıkacaktır."
Yüksek mevduat faizleri ve altın gibi güvenli limanlardaki getiriler, bir süredir konut piyasasından fon çekilmesine neden oldu. Ancak piyasanın doğası gereği, bu birikimlerin er ya da geç tekrar gayrimenkule döneceği öngörülüyor. Mesut Güleroğlu, geçmiş piyasa hareketlerine atıfta bulunarak, "Her dönemde piyasa bu şekilde ilerlemiştir" diyor. Bu durum, mevcut durgunluk bittiğinde çok sert bir fiyat sıçramasının yaşanacağının en net göstergesi olarak kabul ediliyor. Bu nedenle, durgunluk döneminin konut alımı için en uygun fırsat penceresi olduğu vurgulanıyor.
Kira ve Kredi Faizlerinde Son Durum
Konut sektöründeki hareketliliği etkileyen bir diğer önemli faktör olan ekonomik göstergelerde de iyileşme sinyalleri geliyor. Hükümetin attığı adımlar sayesinde enflasyon oranlarında düşüş eğilimi gözlemlenirken, buna paralel olarak konut kredisi faiz oranları da yavaş yavaş aşağı yönlü bir seyre giriyor. Uzmanlar, enflasyonun önümüzdeki günlerde daha da düşeceğini tahmin ediyor.
Öte yandan, kira artışı oranları da gündemdeki yerini koruyor. Ekim ayı için açıklanan yüzde 38,36'lık kira artış oranı, sektör temsilcileri tarafından olumlu karşılandı. Güleroğlu, bu oranın mal sahiplerini tam olarak sevindirmese de kiracılar açısından iyi bir rakam olduğunu belirtiyor: "Dolayısıyla ekim ayı kira artışı iyi bir oran. Bu durum mal sahiplerini sevindirmese de kiracıları sevindiren bir rakam oldu."
Yatırım Rotası Değişti: Çeşme’den Buca’ya Yoğun İlgi
Konut alıcılarının ve emlak yatırımcılarının tercihleri de son yıllarda çarpıcı bir değişim gösterdi. Özellikle pandemi süreci ve son deprem felaketlerinin ardından, tek katlı veya iki katlı konutlara olan rağbet ciddi oranda arttı. İzmir özelinde bakıldığında, konut satışlarında en büyük ilginin Çeşme ve Urla gibi popüler sahil bölgelerinde olduğu görülüyor. Ayrıca son dönemde Aliağa ve Bergama bölgelerindeki satışlarda da hareketlilik yaşanmaya başlandı.
Ancak yatırım ve uygun fiyat arayanlar için rota daha çok Buca ve Çiğli ilçelerine yönelmiş durumda. Güleroğlu, bu bölgelerdeki tercihin altında yatan mantığı da açıklıyor. Buca ve Çiğli'nin öğrenci yoğunluğuna sahip olması, yatırımcılar için büyük bir avantaj sağlıyor. Öğrenci kiracılar genellikle en fazla dört sene bölgede ikamet ediyor. Bu durum, ev sahiplerinin kiracı ile yaşayabileceği uzun soluklu anlaşmazlıkların önüne geçilmesinde önemli bir etken olarak görülüyor.
Bu stratejik değişim, emlak piyasasında da tipolojiyi değiştirdi. Artık yatırım yapmak isteyen insanlar, özellikle öğrenci bölgelerinde, 3+1 dairelerin satışından ziyade daha çok 1+1 dairelere yöneliyor. Bu eğilim, küçük dairelerin hem daha uygun fiyatlı olması hem de yatırım getirisinin yüksek olması beklentisinden kaynaklanıyor. Sonuç olarak, ev almak için bekleyenlerin, bu kritik stabilite dönemini iyi değerlendirmesi ve gelecekteki fiyat sıçraması riskine karşı hazırlıklı olması gerekiyor. Uzman uyarısı net: Harekete geçmeyenler, ileride büyük pişmanlık yaşayacak.





