Suriye’nin başkenti Şam, son yılların en kritik dönemeçlerinden birini yaşarken, uluslararası güçlerin rekabeti de yeni bir boyut kazanıyor. Rusya’nın askeri varlığını kademeli olarak azaltması ve ABD’nin gizli stratejik hamleleri, bölgede yeni bir denge arayışını tetikliyor. Fehim Taştekin’in son analizleri ve uluslararası basındaki son gelişmeler, Şam’daki bu sessiz savaşın detaylarını ve olası sonuçlarını gözler önüne seriyor.
Rusya’nın Geri Adımı ve ABD’nin Yeni Stratejisi
Rusya, Suriye’deki askeri varlığını 2025 yılı itibarıyla Hmeymim Hava Üssü ve Tartus Deniz Üssü ile sınırlandırdı. Bu geri çekilme, Rusya’nın bölgedeki etkisini azaltırken, ABD’nin Suriye’deki askeri ve siyasi hamlelerini hızlandırdığı bir döneme denk geldi. ABD, Suriye’deki geçici yönetimle doğrudan temas kurarak, ortak askeri ve siyasi iş birliği konusunda görüşmeler yürütüyor. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve CENTCOM Komutanı Amiral Brad Cooper’ın Şam ziyareti, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni bir aşamaya geçtiğinin işareti olarak değerlendiriliyor. Bu görüşmelerde, IŞİD’e karşı mücadele ve Suriye’nin istikrarına yönelik ortak adımlar ele alındı. ABD, Suriye’deki askeri varlığını azaltma planlarını da gündeme getirirken, bölgedeki son üssünü koruyarak stratejik varlığını sürdürmeyi hedefliyor.
Şam’daki Yeni Yönetim ve Azınlıkların Geleceği
Şam’da kurulan geçici yönetim, ülkedeki azınlıkların durumu ve Türkiye-İsrail rekabeti konusunda da kritik bir rol oynuyor. Fehim Taştekin, İsrail’in Dürziler ve diğer azınlıklara yönelik politikalarının, kendi güvenlik çıkarları doğrultusunda şekillendiğini vurguluyor. İsrail, HTŞ’nin (Heyet Tahrir el-Şam) devlet kurumlarını inşa etmesi konusunda yeşil ışık yakarken, Dürzilerin ve Kürtlerin taleplerini ikinci plana atıyor. Bu durum, Suriye’nin geleceğinde azınlıkların konumunu belirsizleştirirken, İsrail’in bölgedeki etkisini artırıyor.
Türkiye’nin Rolü ve Bölgesel Denklem
Türkiye, Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ederken, İdlib ve kuzey bölgelerindeki askeri varlığını sürdürüyor. Ancak Rusya’nın geri çekilmesi ve ABD’nin yeni stratejisi, Türkiye’nin Suriye politikasını da etkiliyor. Fehim Taştekin, Türkiye’nin İdlib’deki grupları YPG kontrolündeki bölgelere kaydırma çabalarının, bölgedeki dengeyi değiştirebileceğini belirtiyor. Bu hamleler, Türkiye’nin Suriye’deki etkisini artırma çabalarının bir parçası olarak görülüyor.
Suriye’nin Geleceği ve Uluslararası Aktörlerin Rolü
Suriye’deki son gelişmeler, ülkenin geleceğini şekillendirecek uluslararası aktörlerin rekabetini de ortaya koyuyor. Rusya’nın askeri varlığını azaltması, ABD’nin bölgedeki etkisini artırma fırsatı doğururken, İsrail ve Türkiye gibi bölgesel güçlerin de rolü giderek önem kazanıyor. Suriye’deki geçici yönetimin, azınlıkların taleplerini ne ölçüde karşılayacağı ve ülkenin siyasi birliğinin nasıl sağlanacağı, bölgenin geleceği için belirleyici olacak.
Sonuç: Şam’da Yeni Bir Dönemin Eşiğinde
Şam’daki devlerin sessiz savaşı, Suriye’nin geleceğini belirleyecek kritik bir aşamaya işaret ediyor. Rusya’nın geri çekilmesi, ABD’nin yeni stratejisi ve bölgesel aktörlerin hamleleri, ülkenin siyasi ve askeri dengelerini yeniden şekillendiriyor. Bu süreçte, azınlıkların durumu, Türkiye-İsrail rekabeti ve uluslararası aktörlerin rolü, Suriye’nin geleceğini belirleyecek en önemli faktörler arasında yer alıyor. Şam’da yaşanan bu dönüşüm, bölgenin yeni bir kaosun eşiğine gelip gelmeyeceğini de gösteriyor.