Türkiye'de motorlu taşıt fiyatları, uygulanan vergiler nedeniyle adeta bir bilinmezlik denizine dönüştü. Milyonlarca vatandaş, hayalini kurduğu sıfır kilometre otomobillere ulaşamazken, mevcut araçların piyasa değerleri de katlanarak artıyor. Toplumun her kesiminden yükselen ÖTV ve KDV oranlarına yönelik tepkiler, resmi ve sosyal medya platformlarında aralıksız devam ediyor. Yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri altında ezilen halk, yetkililerden araç fiyatlarını düşürecek somut adımlar atılmasını beklerken, son yaşanan bir gelişme tüm dikkatleri yeniden bu konuya çekti.
Geçtiğimiz günlerde iktidar partisine mensup üst düzey bir ismin sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşım, deyim yerindeyse gündeme bomba gibi düştü. Ülkenin dört bir yanındaki vatandaşlar, bu paylaşımın ne anlama geldiğini çözmeye çalışırken, yorumun içeriği kısa sürede en çok konuşulan konular arasına girdi. O siyasi isim, aracını elden çıkarmak isteyen bir vatandaşın paylaşımına "Hele şükür" diyerek yanıt verdi. Bu iki kelimelik mesaj, ÖTV indirimi bekleyen milyonlar için adeta bir umut ışığı oldu. Acaba yıllardır beklenen vergi reformu gerçekleşiyor muydu? Yoksa bu, sadece bir politikacının kişisel yorumu muydu? Kamuoyu, bu paylaşımın ardındaki gizemi çözmeye çalışırken, hükümet kanadından ve resmi kurumlardan herhangi bir açıklama gelmemesi, spekülasyonları daha da alevlendirdi.
Oysa uzmanlar, otomobil piyasasında yaşanan bu karmaşık durumun sadece vergi oranlarıyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda arz-talep dengesizliğinin ve küresel piyasalardaki dalgalanmaların da etkili olduğunu belirtiyor. Son dönemde Resmi Gazete'de yayımlanan düzenlemeler, motorlu taşıtlar vergisinin yeniden değerleme oranıyla yükseltildiğini gösterirken, ÖTV matrahlarında yapılan güncellemeler de araç fiyatlarını aşağı çekmekte yetersiz kalmıştı. Bu durum, sosyal medyada vatandaşların isyanına neden olmuş, birçok kişi hükümetin vergi politikalarını sert bir şekilde eleştirmişti.
Peki, ÖTV indirimi hayali kuranlar için durum gerçekten ne anlama geliyor? O siyasi figürün "hele şükür" sözü neye dayanıyordu? Kamuoyunda oluşan bu büyük beklentinin temelinde yatan gerçek neydi? İşte tüm bu soruların cevabı, uzun bir bekleyişin ardından sonunda netleşti.
O siyasi ismin bahsettiği "müjdeli haber" genel bir ÖTV indirimine değil, bambaşka bir düzenlemeye işaret ediyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülmekte olan tasarı, yıllardır konuşulan ancak bir türlü hayata geçirilemeyen "hurda araç teşvikini" ve engelli vatandaşlara tanınan ÖTV muafiyetindeki üst limitin yükseltilmesini kapsıyordu. Evet, doğru okudunuz. Genel bir indirim yerine, çok daha sınırlı bir kitleyi ilgilendiren özel bir düzenleme hayata geçiyordu. Özellikle yaşı geçmiş araçlarını hurdaya ayıracak vatandaşlara ve engelli raporu olan bireylere yönelik olan bu düzenleme, otomobil piyasasında köklü bir değişim bekleyen milyonlarca kişiyi hayal kırıklığına uğrattı. Bu durum, kamuoyundaki beklenti ile hükümetin attığı adımlar arasındaki büyük uçurumu bir kez daha gözler önüne serdi ve asıl sorunun, aracını yenilemek veya ilk kez araç sahibi olmak isteyen milyonlarca kişinin sorununa bir çözüm sunulmaması olduğunu gösterdi.