Türkiye'nin yakın siyasi tarihi, her zaman sır perdesi ardında kalmış, karanlık ilişkilerle dolu iddialara sahne olmuştur. Ancak son dönemde Kuzey Kıbrıs'tan gelen ve uluslararası basında dahi geniş yankı uyandıran gelişmeler, bu sır perdesini aralayarak kamuoyunu şoke edecek boyutlara ulaştı. Özellikle yasadışı bahis ve kumar dünyasının karanlık figürlerinden Halil Falyalı'nın trajik ölümüyle birlikte ortaya saçılan bilgiler, sadece bir suç örgütü hikayesi olmaktan çok öte, devletin en üst kademelerine kadar uzanan, şantaj, rüşvet ve kara para trafiği iddialarını gündeme taşıdı. Bu gelişmeler, Türkiye siyasetini derinden sarsacak, hatta ulusal güvenliği tehdit edebilecek bir karmaşıklığa işaret ediyor. Ankara'dan Lefkoşa'ya uzanan bu gizemli ağın detayları, tüm ülkenin nefesini kesmiş durumda.

15 Eylül Davası ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sessiz Tuzağı – Parti Geleceği Bıçak Sırtında!
15 Eylül Davası ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sessiz Tuzağı – Parti Geleceği Bıçak Sırtında!
İçeriği Görüntüle

DW Türkçe'nin aktardığı bilgilere göre, bir yanda öldürülen bahis patronu Halil Falyalı, diğer yanda ise eski Kuzey Kıbrıs Büyükelçisi, üst düzey AK Partili siyasetçiler ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) var. Olayın merkezinde ise şantaj kasetleri bulunuyor ve iddiaya göre Ankara uzun süredir bu kasetlerin peşinde; zira uçlarının AK Parti'ye dokunduğu öne sürülüyor. Bu sarsıcı iddiaların sahibi, sekiz yıl boyunca Halil Falyalı'nın finans müdürlüğünü yapmış ve "Falyalı'nın kara kutusu" olarak bilinen Cemil Önal. Hollanda'da 16 ay tutuklu kaldıktan sonra "Kıbrıs'ta dönen çarkı anlatmaya hazırım" diyen Önal, sözünü tutarak "Bugün Kıbrıs" gazetesine konuştu ve çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Cemil Önal'ın ilk iddiası, Türkiye'nin eski Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim hakkında oldu. Önal'a göre, Büyükelçi Serim, adaya Falyalı tarafından siyasilere şantaj yapmak amacıyla çekilen kasetleri bulmak için özel olarak görevlendirildi. Falyalı'nın ölümünden sonra bu kasetlerin akıbeti üzerine büyük bir savaş, hatta istihbari bir savaş sürüyordu. Cemil Önal, Yasin Ekrem Serim'in bu kasetleri almak için buraya gönderildiğini, çünkü kendisinin Falyalı ailesiyle zaten ticari ve dostluk ilişkileri olduğunu belirtti. Önal, Serim'in 45 kasetin kırkını aldığını ancak beş tanesini elinde tuttuğu iddiasını paylaştı. Bu beş kasette, eski Başbakan Binali Yıldırım'ın ve MİT Başkanı Hakan Fidan'ın çocuklarının yer aldığı ileri sürülüyor. Lefkoşa'da sadece altı ay görev yapabilen Serim'in merkeze çekilmesinin de bu "kayıp" videolara bağlandığı iddialar arasında. Cemil Önal ayrıca, MİT'in de bu kasetlerin peşinde olduğunu ve kasetlerin içinde MİT'in kendisini ve çok yakınında olan, korumak istediği birkaç ismin yer aldığı yönünde iddiaları olduğunu belirtti. Bu durum, söz konusu şantaj kasetlerini ciddi bir milli güvenlik meselesi haline getiriyor. Birçoğunun cinsel içerikli videolar olduğu yönünde söylentiler de bulunuyor.

Önal'ın itirafları sadece kasetlerle sınırlı değil; rüşvet trafiğini de detaylandırdı. Yasadışı bir bahis soruşturmasından kurtulmak için "Aslan Savcı" dedikleri bir yargı mensubuna rüşvet verdiklerini söyledi. Bu ciddi iddialar, ada basınının manşetlerine taşındı ve ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel, konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden gündeme getirdi. Ancak buna rağmen tarafların uzun süre sessiz kalması dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, iddialara ilişkin "Hayal ürünü" dese de, açıklamasında detaylara yer vermedi. Günler sonra ise Dışişleri Bakanlığından bir yalanlama geldi; Bakanlık, iddiaların somut delillere dayanmadığını belirterek yargıya başvuracaklarını duyurdu.

Halil Falyalı'nın adı, Türkiye'de geniş kitleler tarafından ilk kez organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in yayınladığı videolarla duyuldu. Peker, uyuşturucu ticareti ve buradan elde edilen gelire ilişkin olarak Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım ve Halil Falyalı'yı suçlamıştı. Peker, Kıbrıs'ın ve tüm para trafiğinin Halil Falyalı üzerinden döndüğünü iddia etmiş, 20 sene evvel hiçbir şeyi olmayan Falyalı'nın Kıbrıs'ın sahibi konumuna geldiğini belirtmişti. Erkam Yıldırım'ın Kıbrıs'a gittiğinde Falyalı'nın otelinde veya kumarhanelerinde misafir olduğunu da dile getirmişti. Falyalı, hayattayken Peker'in ortaya attığı uyuşturucu iddialarını reddetmişti. Ancak Halil Falyalı sadece şantaj kasetleriyle bilinen bir figür değil; uyuşturucu ticaretinden kumarhanelere, kara paradan yasadışı bahise uzanan devasa bir imparatorluk kurmuş bir isimdi. Bu bahis kralı, güçlü siyasi ilişkileriyle tanınıyor, hatta bir dönem İngiliz futbol kulübü Fulham'ı 100 milyon sterlinlik bir teklifle satın almaya bile kalkmıştı. Çeşitli suçlardan zaman zaman cezaevine girip çıksa da, kamuoyuna kendini sıradan bir iş insanı ve otel sahibi olarak tanıtsa da, ABD Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nin bile radarındaydı. Sedat Peker zaten Falyalı'nın elinde şantaj kasetleri olduğunu dünyaya duyurmuştu ve uzmanlar, belki de bu kasetlerin sonucunda suikaste uğramış olabileceğini dile getiriyor.

Tarih 8 Şubat 2022'yi gösterdiğinde, Girne'de Falyalı'nın içinde bulunduğu araç otomatik silahlarla yaylım ateşine tutuldu. Falyalı ve şoförü olay yerinde hayatını kaybetti. Çapraz ateşle, kiralık katiller tarafından öldürüldüğü ve ölmeme ihtimaline karşı kafasına da sıkıldığı belirtildi. Milyonlarca dolara hükmeden Falyalı cinayetinin arkasından Söylemez Kardeşler çetesi çıktı. Mustafa Söylemez iki kez müebbet hapis cezasına çarptırılırken, ağabeyi Faysal Söylemez beraat etti. Cinayet işlendiğinde sanıklardan bazılarının Ercan Havalimanı'ndan uçağa binerek KKTC'den ayrıldığı ve Türkiye'de yakalandığı, ancak üç tanesinin de Kıbrıs'ta tespit edilip yakalandığı belirtiliyor; bu durum, yargılamanın "enteresan" bir şekilde ilerlediğini gösteriyor.

Falyalı artık hayatta olmasa da, kurduğu sistemin aynen devam ettiği öne sürülüyor. Uzmanlar, alttaki elemanların ve isimlerin değiştiğini ancak sistemin yukarıda mükemmel bir şekilde döndüğünü ve komisyonların dağıtılmaya devam ettiğini vurguluyor. Bu komisyonların çantalarla, soğuk ve sıcak cüzdanlarla, bitcoinlerle, elmaslarla ve pırlantalarla, yani çeşitli varlıklarla kara para aklanarak birilerinin cebine girdiği belirtiliyor. Kuzey Kıbrıs'ın bir kara para aklama merkezi olduğu uzun süredir gündemde. Özellikle kumarhaneler üzerinden kara para aklama meselesinin 90'lı yıllardan beri devam eden bir sorun olduğu, daha sonra buna sanal bahis sitelerinin dahil olmasıyla uluslararası hukuk dışında kalmasından dolayı yasal düzenlemelerden muafiyetin getirdiği bir "kolaylık" ile daha da büyüdüğü belirtiliyor. Bu küçük adanın sadece Türkiye tarafından tanınması, suçla mücadelede uluslararası kurumlarla işbirliği yapılmaması anlamına geliyor. Adanın kuzeyinin hukuk dışı bir yer olduğu için narkotik transferi, insan ticareti, kumarhaneler üzerinden kara para aklama, hatta üniversite alanının bile kumarhane sahipleri tarafından domine edilmeye başlandığı gözlemleniyor.

Son beş yıl içerisinde, Kuzey Kıbrıs'taki bu karanlık düzenin işleyişi ve uluslararası bağlantıları daha da karmaşık bir hal aldı. Özellikle sanal bahis ve kripto para birimlerinin yaygınlaşması, kara para aklama yöntemlerini geleneksel yollardan dijital platformlara taşıyarak suç şebekelerinin izini sürmeyi zorlaştırdı. Sedat Peker'in 2021'deki açıklamalarıyla bu konuların Türkiye kamuoyunun gündemine güçlü bir şekilde girişi, aslında uzun süredir devam eden bu sorunların daha görünür hale gelmesine neden oldu. Ancak Türkiye'den suç yapılanmalarının burada adeta "at koşturduğuna" dair vurgular devam etse de, büyük bir şebekenin ortaya çıkarılıp bunun bir bacağının bile yargılandığı kapsamlı bir davaya Kuzey Kıbrıs'ta rastlanmadığı belirtiliyor. 90'lı yıllardan bu yana geçen 30-35 yıllık süreçte Türkiye'de suç faaliyetiyle bilinen pek çok grubun Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti'nden geçtiği, geldiği ve burada ilgi çekici bir yapı, bir zemin bulduğu vurgulanıyor. Halil Falyalı da işte tam böyle bir zeminde palazlandı ve büyüdü. Sonunda bir suikastle hayata veda ederken, geride AK Partili siyasetçilere uzanan ciddi iddialarla dolu, Türkiye siyasetinin geleceğini derinden etkileyecek karanlık bir miras bıraktı. Bu miras, çözüm bekleyen pek çok soru işaretiyle birlikte hala ortada duruyor.