Uluslararası siyaset ve savaş dinamiklerinde ezberleri bozan bir gelişme yaşandı. Uzun süredir devam eden Ukrayna savaşında, Rusya Federasyonu'nun gerçekleştirdiği son saldırılar, bölgedeki gerilimi görülmemiş bir seviyeye taşıdı. Ukrayna'nın kalbi konumundaki başkent Kiev, gece yarısı korkunç bir saldırıya sahne oldu. Bu saldırılar, savaşın başlangıcından bu yana ilk kez, Kiev'deki bir hükümet binasının doğrudan hedef alınmasıyla tüm dünyanın dikkatini çekti. Gökyüzünü aydınlatan füzeler ve insansız hava araçları, sadece binaları değil, aynı zamanda uluslararası diplomatik ilişkileri ve barış umutlarını da hedef aldı.

AB-ABD Zirvesinden Şok Çıkış: Asya Devleri Çin ve Hindistan'a Yüzde Yüz Gümrük Vergisi Kapıda Mı?
AB-ABD Zirvesinden Şok Çıkış: Asya Devleri Çin ve Hindistan'a Yüzde Yüz Gümrük Vergisi Kapıda Mı?
İçeriği Görüntüle

Saldırının ardından Ukrayna Başbakanı Yulia Svyrydenko, halkına ve dünyaya seslenerek olayın vahametini dile getirdi. Svyrydenko, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, "İlk kez, hükümet binası, çatısı ve üst katları düşman saldırısı nedeniyle hasar gördü. Kurtarma ekipleri yangını söndürüyor" ifadelerini kullandı. Bu açıklama, sadece fiziksel bir hasarın değil, aynı zamanda ülkenin yönetim mekanizmasına yapılan sembolik bir saldırının da altını çiziyordu. Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha ise daha da ileri giderek Rusya'nın "terörünü tırmandırması" nedeniyle müttefiklerden güçlü bir tepki verilmesi çağrısında bulundu. Sybiha, Kiev'deki hükümet binasının vurulmasının "tek başına ciddi bir tırmanış" olduğunu vurguladı ve bu durumun sıradan bir saldırıdan çok daha ötesinde anlamlar taşıdığını belirtti.

Gece boyunca sadece Kiev değil, Odesa, Kremençuk, Zaporijya, Kryvyi Rih gibi diğer önemli şehirler de Rusya'nın füze ve insansız hava aracı saldırılarının hedefi oldu. Ukrayna hava kuvvetleri, Rusya'nın son gece saldırısında 800'den fazla insansız hava aracı ve füze fırlattığını açıkladı. Bu korkunç bilançoya göre, dokuz füze ve 56 insansız hava aracı ülkenin 37 farklı noktasını vurdu; bazı füze ve dronelar ise hava savunma sistemleri tarafından düşürüldü. Kiev'de Bağımsızlık Meydanı yakınındaki hükümet binasından yükselen dumanlar, savaşın acımasız yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. Şehrin diğer bölgelerinden gelen haberler ise yürekleri dağladı: saldırılarda kısmen yıkılan binalarda biri iki aylık bebek olmak üzere iki masum sivil hayatını kaybederken, 13 kişi de yaralandı.

Bu saldırılar, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Batı'ya yaptığı kritik bir uyarının hemen ardından geldi. Putin, Ukrayna'ya gönderilecek herhangi bir Batı askeri gücünün Moskova için "meşru hedef" olacağını açıkça belirtmişti. Bu tehditkar açıklama, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, 26 ülkenin Kiev'e savaş sonrası güvenlik garantileri vereceğini açıklamasından sadece bir gün sonra yapılmıştı. Macron, Paris'te yapılan toplantı ardından Ukrayna'ya gönderilecek birliklerin amacının "yeni bir büyük saldırıyı önlemek" olduğunu, cephe hattında savaşmayacaklarını dile getirmişti. Ancak hangi ülkelerin bu koalisyonda yer alacağına dair ayrıntı verilmemişti.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya'nın gece yarısı saldırılarına ilk tepkisinde müttefiklerine "Paris'te kararlaştırılan her şeyi uygulamaya koyma" çağrısında bulundu. Telegram üzerinden paylaştığı mesajında Zelenskiy, Ukrayna'nın "800'den fazla insansız hava aracı, dördü balistik 13 füze" ile vurulduğunu söyledi. Kiev'de 32 yaşındaki bir kadın ve iki aylık bebeğinin ölümü haberlerine atıfta bulunan Zelenskiy, "Gerçek diplomasi çoktan başlamış olabilecekken, şu anda işlenen bu cinayetler kasıtlı bir suç ve savaşın uzamasına neden oluyor" sözleriyle uluslararası topluma seslendi.

Bu saldırıların zamanlaması ve hedefi, sadece Ukrayna için değil, tüm dünya için derin anlamlar taşıyor. Daha önce Putin ve ABD Başkanı Donald Trump arasında Alaska'da yapılan zirve, kısa süreli de olsa olası bir barış anlaşmasına dair umutları artırmıştı. Ancak gelinen noktada, "Gönüllüler Koalisyonu"nun Kiev'e güvenlik garantisi vermek için yoğun çalıştığı bir dönemde, hükümet binalarının hedef alınması, diplomatik çözümlerin önündeki engelleri bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu son gelişme, savaşın artık sadece cephe hatlarında değil, aynı zamanda siyasi ve idari merkezlerde de hissedildiğini, çatışmanın yeni ve tehlikeli bir boyut kazandığını kanıtlıyor. Masum sivillerin hayatını kaybetmesi, özellikle bir bebeğin ölümü, uluslararası hukukun hiçe sayıldığını ve savaşın insanlık dramını daha da derinleştirdiğini gösteriyor. Bu durum, Batı'dan gelen güvenlik garantilerine rağmen Rusya'nın pervasızlığını artırdığı ve bölgesel istikrarsızlığın daha da büyüyebileceği endişesini doğuruyor.