Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerde adeta fırtına öncesi sessizlik sona erdi. Dünya ekonomisinin devleri arasındaki dengeleri alt üst edebilecek, tansiyonu tavan yaptıran son dakika bir gelişme yaşandı. ABD'nin kararlı lideri, kıtalararası bir ekonomik hesaplaşmanın fitilini ateşleyebilecek çok sert bir uyarıyla Avrupa başkentlerini alarma geçirdi. Milyarlarca dolarlık cezaların hedefi olan Amerikan teknoloji şirketleri için Washington'dan yükselen bu ses, küresel piyasaları derinden sarsacak adımların habercisi.
Uzun süredir devam eden rekabet, son dönemde yeni bir boyut kazanmıştı. Avrupa Birliği, özellikle dijital reklamcılık ve rekabet kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle Google ve Apple gibi Amerikan teknoloji devlerine milyar dolarlık rekor cezalar kesmekten çekinmiyordu. Bu cezalar, Avrupa'nın kendi dijital pazarını koruma ve tekelleşmeyi engelleme çabasının bir parçası olarak görülüyordu. Ancak bu durum, Atlantik'in diğer yakasında büyük bir rahatsızlığa neden oluyordu.
Washington'dan gelen son hamle, bardağı taşıran son damla oldu. ABD Başkanı, kendi sosyal medya platformu üzerinden yaptığı peş peşe açıklamalarla Avrupa'nın bu tutumunu "çok adaletsiz" olarak nitelendirdi. Özellikle Google'a uygulanan 3,5 milyar dolarlık bir para cezasının, aslında Amerikan yatırımları ve istihdamına yönelmesi gereken parayı Avrupa'nın eline geçirdiğini iddia etti. Bu meblağların, Amerikan şirketlerine uygulanan "birçok para cezası ve verginin üzerine eklendiğini" vurgulaması dikkat çekti. Amerikan vergi mükelleflerinin bu durumu asla kabul etmeyeceğinin altını çizerek, bu "ayrımcı eylemlerin devam etmesine izin vermeyeceğini" net bir şekilde ifade etti.
Hedef tahtasında sadece Google yoktu. Başkan, geçmişte Apple'a kesilen ve kendisine göre kesinlikle uygulanmaması gereken 17 milyar dolarlık bir cezanın da haksız olduğunu belirtti. Bu paranın derhal iade edilmesi gerektiğini savundu. Amerikan ekonomisinin can damarı olan bu teknoloji devlerine yönelik baskının, "parlak ve eşi benzeri görülmemiş Amerikan yeteneğine" yapıldığını ve buna göz yumulamayacağını dile getirdi. Açıklamalarındaki sert ton ve kararlılık, meselenin sadece ticari boyutunu aşıp, ulusal bir onur meselesine dönüştüğünün sinyallerini veriyordu. Hatta Google'ın geçmişte de "sahte iddialar" nedeniyle milyarlarca dolar ceza ödediğini hatırlatarak, "Bu ne kadar çılgınca bir durum. Avrupa Birliği, Amerikan şirketlerine karşı bu uygulamayı derhal durdurmalıdır" ifadelerini kullandı.
Tüm bu açıklamaların ve gerilimin ortasında, Avrupa Birliği'nden Google'a yeni bir darbe daha geldi. Dijital reklamcılık faaliyetlerinde rekabet kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle teknoloji devine 2,95 milyar avro tutarında yeni bir para cezası kesildiği haberi duyuruldu. Bu son ceza, zaten alevlenmekte olan yangına adeta benzin döktü ve Başkan'ın sabrının taşmasına neden oldu. Avrupa'nın bu adımı, ABD'nin misilleme ihtimalini hiç olmadığı kadar güçlendirdi.
Ve işte beklenen açıklama, tüm dünya kamuoyunu adeta şoka uğrattı. Amerikan lider, Avrupa Birliği'nin bu "haksız" uygulamalarını durdurmaması halinde, "bu vergi ödeyen Amerikan şirketlerine uygulanan haksız cezaları geçersiz kılmak için '301. Madde' prosedürünü başlatmak zorunda kalacağını" ilan etti. Peki, nedir bu 301. Madde? ABD Ticaret Yasası kapsamında yer alan bu madde, Amerika'nın ticaretine zarar veren "haksız dış ticaret uygulamalarını" hedef almak için kullanılıyor. Bu prosedürün başlatılması, Amerika Birleşik Devletleri'nin, ilgili ülkeye veya ticaret bloğuna karşı gümrük vergileri artırma, kota uygulama veya diğer ticari kısıtlamalar getirme yetkisine sahip olduğu anlamına geliyor. Bu, sadece bir uyarı değil, küresel ticarette dev bir depreme yol açabilecek, son derece ciddi bir misilleme tehdidi. Avrupa Birliği ile ABD arasındaki ilişkileri kopma noktasına getirebilecek bu hamle, dünya ticaretinin geleceği hakkında endişeleri artırıyor. Gözler şimdi Avrupa'nın atacağı karşı adımda.