Ekonomi gündeminin nabzı altın piyasasında atıyor! Lale Özan Arslan’ın son yayınında, altın fiyatlarının seyrini belirleyecek dinamikler ve yatırımcılar için sürpriz olabilecek hamle zamanlamaları mercek altına alındı. Doların güç kaybı, Amerika’nın faiz indirim süreci, merkez bankalarının altın stoklaması ve jeopolitik risklerin artışı; tüm bu faktörler yatırımcıları “fırsat penceresi”ne odaklıyor. Ancak altın fiyatlarının sadece yükselişte mi kalacağı yoksa ara düzeltmelerle yeni fırsatlar mı doğuracağı artık herkesin en çok merak ettiği konu haline geldi.
Lale Özan Arslan, programının hemen başında altının uzun vadede tarihi bir yükseliş trendine girdiğini ve mevcut tüm göstergelerin bu görüşünü desteklediğini belirtti. Amerika’nın faiz politikasında kırılması zor bir döneme girdiğini ve artık dolar egemenliğinin sarsıldığını vurgulayan Arslan; “Döviz rezervlerinde altına geçiş başladı, devletler Amerikan dolarından yavaşça kopuyor, dolayısıyla altının yedeğinde güçlü bir rüzgar var,” dedi. Ancak bu dönemde farklı para birimlerinin dolara alternatif olamamasını özellikle vurguladı ve “Alternatif yok, herkes altına yöneliyor; merkez bankaları stokları artırıyor,” yorumunda bulundu.
Arslan, Amerika’nın küresel borç sorunu ve altın rezervleriyle ilgili ortaya atılan iddiaları ise gerçekçi ama kısıtlı buldu. “Amerika 8.700 ton altınıyla dünyada fiyatı belirleyemez; Çin, Türkiye gibi ülkelerin de toplam büyük miktarda altını var,” diyerek küresel piyasada çoklu güç dengesine dikkat çekti. Bunun yanı sıra, en az 1 yıl belki 2 yıl daha altın fiyatlarında yüksek eğilim öngördüğünü, ancak düzeltme hareketlerinin de kesinlikle yaşanabileceğini belirtti. “Gram altın 6.000’lerden 5.500 TL’ye düşebilir, bazen kısa vadeli zararla yüzleşiriz ama orta vadede tekrar toparlayacaktır,” sözleri yatırımcıları kısa vade paniğinden uzak durmaya çağırdı.
Programda özellikle Türk Lirası’nın değerinin bugünkü seviyesinin yanıltıcı olabileceği vurgulandı. “Türk Lirası güçlü demek, ekonomimizin iyi olduğu anlamına gelmiyor. Dolarda bir düzeltme yaşandığında, altındaki yükseliş çok daha sert hissedilecektir,” diyen Arslan yıllardır tekrarlanan döviz ve değerli maden korelasyonlarının altını çizdi. Altının yurtiçinde birikim aracı olmasının toplumsal etkilerine de değinilerek, “Türkiye’de hemen herkesin mikro servetinde altın var; büyük bir kısmı konuta geçilmek üzere biriktiriliyor, bu da yakın dönemde konut fiyatlarında artışı tetikleyebilir,” sözleriyle emlak piyasasındaki domino etkisine dikkat çekti.
Altına yatırım yapmak için doğru zamanlamanın ne olduğu sorulsunda ise Lale Özan Arslan şu stratejide ısrarcı oldu: “Tüm varlığınızı bir kerede altına yatırmayın! Parça parça, kademeli olarak alım yapın, hemen tüm parayı yatırmak yerine küçük miktarlarla ilerleyin, düşüşlerde fırsatı kullanın.” Ayrıca altının biriktirme aracı olarak rolünün de altını tekrar çizdi: “10 yıl boyunca her gün altına alın diyemem, önemli olan doğru zamanlamayı yakalamak. En dipten almak mümkün değil, en tepeden satmak da öyle.”
Yayın boyunca izleyicilere verilen mesaj açık: Altın hala büyük bir fırsat evresinde fakat paniklemeden, kademeli ve bilinçli hareket ederek yatırım yapılmalı. Küresel dalgalanmalar, yükseliş trenini perçinliyor ama kısa vadede geri çekilmeler de yatırımcılara avantaj sağlayabilir. Altın yükselişinin “birinci etabı” yaşanıyor, çılgınlığın devamı ve altına bağlı konut yatırımı hareketi ise piyasalarda yeni rekorlara gebeyken, her yatırımcının kendi stratejisini akılcı ve esnek tutması gerekiyor.
Sonuç olarak; Lale Özan Arslan’ın yorumladığı üzere, altın birikimcileri yeni rekor seviyelere kapı aralıyor. Ancak bu süreç yönetilirken bilgiye, sabıra ve stratejiye sahip olanlar finansal kazancın gerçek mimarı olacak gibi gözüküyor. Altın, Dolar ve konut piyasası arasındaki dengeler yerinden oynarken, soğukkanlılığını koruyan yatırımcılar kar fırsatlarını yakında daha net yaşayacak.





