Ulaşım ve hareketlilik ihtiyacı, modern yaşamın en temel direklerinden biri olarak her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Herkesin gözü kulağı sektördeki yeni gelişmelere ve yapılacak olan yasal düzenlemelere çevrilmiş durumda. Özellikle son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmalar, bireylerin satın alma alışkanlıklarını ve yatırım tercihlerini kökten bir değişime zorladı. Piyasada dolaşan söylentiler ve beklenen hamleler, cüzdanları doğrudan etkileyecek bir potansiyele sahip. Şimdi, bu büyük değişimin kapılarını aralayan ve herkesin merakla beklediği o kritik tabloyu tüm ayrıntılarıyla inceleme zamanı geldi.
Geçtiğimiz yılın son çeyreğinden itibaren ulaşılan satış rakamları, aslında çok büyük bir rekorun ayak seslerini bizlere duyurmaya başlamıştı. Önceki dönemde 1.2 milyon adet seviyelerine ulaşan satışlar, bir sonraki aşamada 1.23 milyonun üzerine çıkarak tarihi zirveleri zorladı. Mevcut projeksiyonlar, içinde bulunduğumuz yılın sonunda 1.3 milyon ile 1.4 milyon arasında bir rakamın yakalanacağını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu durum, sadece bir arz-talep meselesi değil, aynı zamanda toplumun ulaşıma bakış açısındaki köklü dönüşümün de bir kanıtı niteliğinde. Özellikle sıfır kilometre modellerdeki bu talep artışı, beraberinde yeni kampanya yıllarının doğmasına zemin hazırladı.
İkinci el piyasasında yaşanan hareketlilik ise, sıfır kilometre tarafındaki canlılığı bile geride bırakacak bir boyuta ulaşmış durumda. Geçen seneki 7.5 milyon adetlik devasa hacmin, bu sene sonunda 9 milyon adete fırlaması beklenen en güçlü senaryolar arasında yer alıyor. Fiyatlar konusunda ise oldukça ilginç bir grafik gözlemleniyor; sıfır modellerde yüzde 15'lik bir maliyet artışı yaşanırken, ikinci el pazarında son aylarda yüzde 2 civarında bir gerileme söz konusu. Bu düşüşün arkasında, nakit alım fırsatları, takas destekleri ve sıfır faizli kredi imkanları gibi agresif pazarlama stratejileri yatıyor. Kredi musluklarının tam olarak açılmadığı bir dönemde bu rakamların yakalanması, pazarın gerçek potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.
Milyonlarca araç sahibinin nefesini tutarak beklediği hurda teşviği konusu, aslında ulaşımdaki yaşlı araç parkının gençleşmesi adına en kritik hamlelerden biri olarak görülüyor. Geçmişte uygulandığı dönemde 7.7 milyon aracın yararlandığı bu sistemin yeniden devreye alınması, sektörde adeta bir bayram havası estirebilir. Masadaki tekliflere göre, eski aracını teslim edenler için 70 bin ile 80 bin lira arasında değişen çok ciddi bir ÖTV avantajı sağlanması gündemde. Özellikle 10-15 yaş üzerindeki araçların yüksek servis ve bakım maliyetleri düşünüldüğünde, bu teşvik hem ekonomi hem de güvenlik açısından büyük bir kazanç vaat ediyor. Henüz resmiyet kazanmamış olsa da, bir gece yarısı kararnamesiyle bu sürecin başlaması an meselesi gibi görünüyor.
İnsanların neden bu kadar yoğun bir şekilde ulaşım araçlarına yöneldiğini anlamak için, gayrimenkul piyasasındaki erişilebilirlik sorununa da bakmak gerekiyor. Konut fiyatlarının ulaşılmaz bir noktaya evrilmesi, elindeki birikimi korumak isteyen bireyleri araç satın almaya bir yatırım alternatifi olarak itti. Pandemi döneminden miras kalan ötelenmiş talep, bugün hala piyasayı domine eden en büyük güçlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bir zamanlar yatırım için ev alan kesim, şimdi "başımı sokacak bir damım olmasa da ayağımı yerden kesecek bir varlığım olsun" mantığıyla hareket ediyor. Bu durum, araçların artık sadece bir ihtiyaç değil, aynı zamanda enflasyona karşı bir koruma kalkanı olarak görüldüğünü kanıtlıyor.
Küresel ölçekte yaşanan krizler ve üretimdeki aksamalar, yerel pazarın dengelerini de doğrudan etkileyen unsurlar arasında başı çekiyor. Özellikle Avrupa kökenli dev üreticilerin çip arzı nedeniyle bantlarını durdurma kararı alması, ithal modellere erişimi zorlaştırabilir. Bu boşluğu doldurmaya hazır olan uzak doğu menşeli üreticilerin dünya hakimiyeti çabaları, rekabetin rengini tamamen değiştirecek gibi duruyor. Elektrikli araçlara olan ilginin her geçen gün artması, hem çevre hem de işletme maliyetleri açısından yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Global anlamda elektrikli satışlarında hafif bir yavaşlama olsa da, yerel talep hala oldukça güçlü bir seyir izliyor.
Yerli üretim hamleleri ve elektrikli modeller için konuşulan özel hibe destekleri, aslında ulaşımdaki devrimin en somut parçasını oluşturuyor. Bazı önerilerde yerli elektrikli otomobil alımları için 1 milyon liraya kadar varan devasa hibe benzeri desteklerin telaffuz edilmesi, pazarın geleceğine dair büyük bir umut ışığı yakıyor. Teknolojinin bu kadar hızlı ilerlediği bir dönemde, eski model bir aracın bakım periyotları ve maliyetleri ile yeni nesil bir aracın verimliliği kıyaslanamaz bir noktaya geldi. Seçim süreçlerinin veya ekonomik kararların gölgesinde şekillenen bu projeksiyonlar, önümüzdeki günlerde ulaşıma dair tüm ezberlerin bozulacağını işaret ediyor. Artık sadece bir araç sahibi olmak değil, akıllı ve ekonomik bir mobilite çözümüne ortak olmak ön plana çıkıyor.




