Almanya, siyasi sahnesinde sarsıcı bir dönemden geçiyor. Ülkenin geleneksel siyasi yapısını zorlayan gelişmeler, koalisyon hükümetinin geleceğini de belirsizliğe itiyor. Son yapılan anketler, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişini gözler önüne seriyor. Öyle ki, AfD ilk kez bu denli yüksek bir destekle ana muhalefet partisi Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ile başa baş bir duruma gelmiş durumda. Bu yükselişin ardında yatan en büyük nedenlerden biri ise mevcut koalisyon hükümetinin artan popülerlik kaybı.

AB-ABD Zirvesinden Şok Çıkış: Asya Devleri Çin ve Hindistan'a Yüzde Yüz Gümrük Vergisi Kapıda Mı?
AB-ABD Zirvesinden Şok Çıkış: Asya Devleri Çin ve Hindistan'a Yüzde Yüz Gümrük Vergisi Kapıda Mı?
İçeriği Görüntüle

Ancak siyasetin asıl kalbi, ülkenin refah devleti modelinin geleceği üzerine dönen hararetli tartışmalarda atıyor. DW'den Hans Brandt'ın belirttiği gibi, hükümetin bütçe açığını kapatma çabaları, sosyal harcamalardan kesinti yapma olasılığını gündeme getirdi. Bu durum, Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) gelen sert tepkilerle karşılandı.

Başbakan Friedrich Merz, Almanya'nın refah devletinin mevcut haliyle "artık finanse edilemeyeceğini" ve sistemin değişmesi gerektiğini savundu. Merz, bu reformların hükümetin geleceği için elzem olduğunu vurgularken, koalisyon ortağı SPD'ye de "göç konusunda daha eleştirel, sanayi dostu bir çizgide ilerlemesini" tavsiye etti. Bu sözler, koalisyon içindeki gerilimin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

Diğer taraftan, Sosyal İşler Bakanı ve Sosyal Demokrat Parti Eş Başkanı Bärbel Bas, bu iddialara "saçmalık" diyerek karşı çıktı. Bas, Almanya'nın zengin bir ülke olduğunu ve sosyal yardımları finanse etme gücüne sahip olduğunu dile getirdi. Bu açık fikir ayrılığı, hükümetin içindeki derin çatlakları gözler önüne seriyor.

Tartışmaların odağında, Almanya'nın sosyal güvenlik sisteminin temel taşları olan emeklilik, sağlık ve işsizlik yardımları bulunuyor. 2026 yılı bütçe tahminlerine göre, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı bütçenin yüzde 38'ini oluşturacak. Bu devasa harcama kalemi, reformistlerle sosyal yardımların korunmasını savunanlar arasında keskin bir çizgi çekiyor.

Bu tartışmanın siyasi sonuçları ise ülkenin geleceğini belirleyecek gibi görünüyor. DW siyasi muhabiri Hans Brandt, hükümetin sosyal reformlar konusundaki duruşunun, işçi ve işsizler gibi geleneksel SPD seçmenlerini AfD'ye itebileceği uyarısında bulunuyor. Bu, AfD'nin yalnızca popülist söylemlerle değil, aynı zamanda iktidar partilerinin politikalarıyla da büyüdüğünü gösteriyor.

Alman siyasetinde yaşanan bu çalkantı, küresel sorunlarla mücadele eden koalisyon hükümetinin zayıflığını da ortaya koyuyor. İklim değişikliği ve uluslararası siyasi gerilimler gibi devasa sorunlarla baş etmeye çalışan hükümet, içindeki fikir ayrılıkları nedeniyle bir türlü istikrar sağlayamıyor.

Tüm bu gelişmelerin ışığında, kulislerde erken seçim tartışmaları da giderek alevleniyor. Hükümet ortakları arasındaki anlaşmazlıklar o kadar derinleşmiş durumda ki, gelecekte bir güven oylaması krizi yaşanması ve ülkede bir kez daha sandığa gidilmesi kimseyi şaşırtmayacak. Alman kamuoyu, bu siyasi mücadelenin ülkenin geleceği üzerindeki etkilerini merakla izlerken, Başbakan Merz'in refah devleti sisteminde yapmayı planladığı kapsamlı değişikliklerin, Almanya'nın sosyal dokusunu kökten değiştirebileceği konuşuluyor. Başbakanlık kaynaklarına göre bu reformların detayları önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacak. Bu reformların, özellikle vatandaşlık yardımları ve konut destekleri gibi kritik alanlarda önemli kesintiler içermesi bekleniyor. İşte bu kesintilerin, ülkenin en savunmasız kesimlerini nasıl etkileyeceği ise asıl merak edilen konu.