İslam ve Kur'an, insanlığın anlam arayışında başvurulan en önemli kaynaklardan biri olmuştur. Ancak, içinde barındırdığı kavramlar ve terimler, zaman içinde halk arasında farklı şekillerde anlaşılmış, bazı temel kavramların gerçek anlamları ise gözden kaçmıştır. Bunlardan biri de "sünnet" ve "Sünnetullah" kavramlarıdır. İzleyicilerin yoğun ilgisini çeken, Hakkı Yılmaz'ın derinlemesine analizini sunduğu "Sünnet, Allah'ın Sünneti" başlıklı konuşma bu konuda yepyeni ufuklar açıyor.

ALLAH'IN ARŞINI TAŞIYAN SEKİZ MELEK Mİ? Kur’an'ın Gizemli Ayeti ve Gerçek Anlamı!
ALLAH'IN ARŞINI TAŞIYAN SEKİZ MELEK Mİ? Kur’an'ın Gizemli Ayeti ve Gerçek Anlamı!
İçeriği Görüntüle

Konuşmada dikkat çeken hususlardan biri "sünnet" kelimesinin Arapçadaki kökeni ve anlamının ne kadar geniş olduğuydı. "Sünnet" kelimesi sadece gelenek, adet ya da peygamber uygulaması anlamlarında kullanılmaz; aynı zamanda "yol, tarz, prensip, yöntem" gibi anlamlar da içerir. Örneğin, günlük yaşamda herkesin kendine özgü bir tarzı vardır; bu da bir çeşit 'sünnet' olarak görülebilir. Fakat Kur'an'da söz konusu edilen "sünnet" kavramı çok daha derindir ve Allah'ın değiştirmediği, değiştiremeyeceği evrensel yasalardır.

Yılmaz konuşmasında, "Sünnetullah" kavramının Kur'an'da yüzlerce ayette geçtiğini, bunun Allah'ın evreni ve insanları yönlendirmek için koyduğu tabiat kanunları, fizik, kimya, biyoloji yasaları olduğunu vurguladı. Bu kanunlar, hiç değişmeyen, zamana ve mekâna bağlı olmayan ilahi bir düzenin parçalarıdır. İlginç olan, "Sünnetullah"ın ne sadece doğa yasaları ne de sadece sosyal düzen kuralları değil; her ikisini de kapsayan çok katmanlı bir gerçeklik olduğudur.

Konuşmada geçen örneklerden biri de Musa Peygamber’le alakalı Kur'an ayetlerinde geçen "tur" (dağ) kelimesinin anlamlarının tarihsel ve dil bilimsel olarak yeniden değerlendirilmesi oldu. Güneydoğu Toros Dağları'nın ormanlık ve meyveyle kaplı yapısını anlatan bu kelimenin, geleneksel algının aksine Mısır veya Sina Dağı ile doğrudan ilişkilendirilmemesi gerektiği ileri sürüldü. Böylece Kur'an ayetlerinin derin tarihi ve kültürel bağlam içinde yorumlanması gerektiği anlaşılıyor.

Öte yandan, peygamberlerin sünneti meselesi de konuşmanın önemli noktalarındandı. Yılmaz, peygamberlerin geleneksel anlayışta olduğu gibi kişisel davranışlarının dinin birer sünneti olmadığını, gerçek sünnetin vahiyye uyum olduğunu belirtti. Bu perspektif, İslam'da sünnet algısını kökten değiştirebilir ve daha özlü bir anlayışa kapı aralayabilir.

En heyecan verici kısmıysa, Allah'ın “sünneti”nin değişmez ve ezelden ebede süren bir ilke olduğu ve bu ilkenin Dünya'nın ve evrenin işleyişini düzenleyen temel yapıtaşları olduğu gerçeğiydi. Allah'ın koyduğu bu kanunların ne insan müdahalesiyle ne de zamanın akışıyla değişmeyeceği belirtilerek, "Sünnetullah" kavramının aslında evrensel bir yasalar bütünü olduğuna dikkat çekildi.

Bu bilgiler ışığında, İslam'ın dilsel, tarihsel ve kavramsal derinlikleri yeniden keşfedilmekte, dini literatürde sıklıkla karşılaşılan ama tam anlaşılmayan terimlere yeni bir pencereden bakılmaktadır. Hakkı Yılmaz'ın bu videoda sunduğu analiz, sadece akademik değil, aynı zamanda ruhani ve toplumsal boyutlarıyla çok önemli bir katkı sunuyor. İslam'ı ve Kur'an'ı anlamaya dair bu özgün yaklaşım, geleneksel kalıpları aşarak daha kapsayıcı ve aydınlatıcı bir din algısının kapısını açıyor.

Sonuç olarak, "Sünnet" ve "Sünnetullah" sadece dine özgü kavramlar değil, evrenin işleyişinde değişmeyen, kalıcı ve ilahi bir düzenin ifadesidir. Bu bakış açısı, hem bireylerin hem toplumların hayata ve dine bakışını derinden etkileyebilir, ilgilenenler için büyük bir aydınlanma kaynağı olabilir.