Türkiye, kritik seçimlere doğru ilerlerken, siyaset ve ekonomi cephesinden gelen sarsıcı gelişmelerle adeta nefesini tutmuş durumda. Bir yanda uzmanların kur krizi ve yüzde 200 enflasyon gibi devasa bir ekonomik deprem uyarısı yankılanırken, diğer yanda ise ülkenin gündemi, bir siyasi liderin yanlışlıkla bir seccadeye basması gibi yapay bir tartışmayla meşgul ediliyor. Bu durum, "DirenişHABER" kanalının sunucusu tarafından yapılan çarpıcı bir analizle, iktidarın asıl büyük sorunları ve kendi politikalarıyla çelişen Kur'an ayetlerini gözlerden kaçırma çabası olarak yorumlanıyor. Sunucu, bu manevraların ardındaki gerçekleri ve Kur'an'ın iktidarın camilerde okutmak istemediği o ayetle verdiği mesajı detaylıca inceliyor.

"DirenişHABER" sunucusu, analizine ülkenin içinde bulunduğu ekonomik çıkmazı gözler önüne sererek başlıyor. Sunucu, doların 30-40 Türk Lirası seviyelerine ulaşacağı yönündeki uzman tahminlerini ve eski Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'nin meşhur "gözlerdeki ışıltı" yorumunu hatırlatarak, halkın yaşadığı zorlukları vurguluyor. Özellikle asgari ücretle çalışan bir vatandaşın, yerli otomobil TOGG'u alabilmek için tam 9.5 yıl boyunca hiçbir harcama yapmadan çalışması gerektiği yönündeki çarpıcı hesaplama, ekonomik uçurumu net bir şekilde ortaya koyuyor. Sunucu, ucuz et kuyrukları ve soğan fiyatlarının 26.49 TL/kg gibi rekor seviyelere ulaşmasını, iktidarın "Türkiye'yi ilk 10 ekonomi arasına sokma" ve "2023 hedefleri" (yüzde 5 enflasyon, 25.000 dolar kişi başı gelir) gibi tutulmayan vaatlerinin acı bir kanıtı olarak gösteriyor. Sunucu, seçim sonrasında yaşanması muhtemel moratoryum riskine ve Mehmet Şimşek'in Ekonomi Bakanı olmayı reddetmesinin piyasalar için ne anlama geldiğine dikkat çekerek, yaklaşan ekonomik felaketin boyutlarını gözler önüne seriyor.

Sunucu, ekonomik krizin yanı sıra, iktidarın siyasi manevralarını ve ikiyüzlülüğünü de sert bir dille eleştiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, daha önce "ırkçı" ve "kafatası ölçen" olarak nitelendirdiği milliyetçilere yönelik son dönemdeki açılımını ve Alparslan Türkeş'in mezarını ziyaret etmesini, siyasi çıkar uğruna yapılan bir dönüş olarak değerlendiriyor. Sunucu, Erdoğan'ın geçmişte Fethullah Gülen ve HDP/PKK ile kurduğu ittifakları hatırlatarak, bu siyasi pragmatizmin tutarsızlığını gözler önüne seriyor. Ayrıca, Erdoğan'ın ABD Büyükelçisi'nin Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaretine gösterdiği sert tepki, kendisinin 2002 yılında resmi bir unvanı yokken ABD Başkanı George W. Bush ile yaptığı görüşmeyle karşılaştırılıyor. Sunucu, Erdoğan'ın bir dönem "Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eş Başkanı" olduğunu hem kabul edip hem de inkar ettiği video kliplerini göstererek, siyasi söylemdeki çelişkilere vurgu yapıyor.

Analizin en can alıcı noktası ise, seccade tartışması üzerinden yaratılan suni gündemin ardındaki dini istismar iddiası oluyor. Sunucu, Kılıçdaroğlu'nun seccadeye yanlışlıkla basmasının, iktidar ve destekçileri tarafından yolsuzluk, 6 yaşındaki kız çocuğunun istismarı gibi ahlaki çöküntüleri ve depremdeki yetersizlikleri (kefensiz toplu mezarlar) örtbas etmek için bir distraksiyon olarak kullanıldığını savunuyor. Sunucu, İslam'da kutsal olanın seccade gibi nesneler değil, insan olduğunu vurguluyor ve bu çifte standardı kanıtlamak için, Erdoğan ve ekibinin cami açılışında ayakkabıyla büyük bir seccade üzerinde durduğu fotoğrafı gösteriyor.

Kısa Bir Dünya Hayatının Sonu Neden Sonsuz Cennet Veya Cehennem?
Kısa Bir Dünya Hayatının Sonu Neden Sonsuz Cennet Veya Cehennem?
İçeriği Görüntüle

Sunucu, bu politikaların Kur'an'ın temel mesajıyla nasıl çeliştiğini açıklarken, iktidarın camilerde okutmak istemediği ayetlere atıfta bulunuyor. Kasas Suresi 4-5-6. ayetler ve Fussilet Suresi 26. ayet alıntılanarak, iktidarın halkı bölme, cahil ve bağımlı bırakma, ve Kur'an'ın gerçek mesajının anlaşılmasını engelleme eylemlerinin, Firavun veya inkarcıların eylemlerine benzediği iddia ediliyor. Sunucu, Fussilet Suresi 26. ayetteki "Ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler: Üstün gelmeniz için bu Kur'ân'ı dinlemeyin, onun içinde anlamsız şeyler yapın/ anlaşılmasını her türlü yolla engelleyin dediler." ifadesinin, iktidarın Kur'an'ı kendi siyasi çıkarları için nasıl çarpıttığını gözler önüne serdiğini belirtiyor.

Sonuç olarak, "DirenişHABER" sunucusu, Kur'an'a göre Müslüman tanımının, kendisini ve toplumu yoksulluk, çekişme ve adaletsizlik gibi tüm olumsuzluklardan uzaklaştıran kişi olduğunu belirterek, ülkenin mevcut durumunun bu ilkeyle ne kadar çeliştiğini sorguluyor. Analiz, seccade tartışmasının sadece bir göz boyama olduğunu, asıl meselenin ise ülkeyi bekleyen ekonomik yıkım ve iktidarın Kur'an'ın adalet ve eşitlik mesajından ne kadar uzaklaştığı gerçeği olduğunu ortaya koyuyor. Bu iddialar, Türkiye'nin siyasi ve dini tartışmalarına yeni ve derin bir boyut katacak nitelikte.