Türkiye'nin ekonomik damarlarında dolaşan o gizli servet, son günlerde herkesin dilinde. Yastıkların, dolapların derinliklerinde saklanan altınlar, dövizler; yıllardır fısıldanan bir efsane gibi, şimdi masaya yatırılıyor. Enflasyonun pençesinde kıvranan milyonlar, bu birikimin ne kadar büyük bir güç olduğunu biliyor – ama asıl mesele, bu gücün neden hâlâ karanlıkta kaldığı. Hükümetin büyüme hayalleriyle Merkez Bankası'nın gerçekçi uyarıları çarpışırken, bir ses yükseliyor; yılların ekonomisti, rakamlarla dolu bir destekle sahneye çıkıyor.
Murat Muratoğlu, Tele1 ekranlarında o enerjik haliyle konuya daldığında, izleyiciler bir anda dikkat kesildi. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın Amsterdam'daki paneldeki sözlerini hatırlatarak girdi söze: "Başkan 'Yastık altındaki 500 milyar dolarlık altın, enflasyonla mücadeleyi zayıflatıyor' dedi. Ben de altına imzamı atarım!" Muratoğlu'nun sesi, hem onay hem de bir uyarı tonu taşıyordu; elini masaya vurarak devam etti: "Haklı, çünkü bu altınlar sisteme girmezse, para dolaşımı tıkanıyor, enflasyon dinamiği bozuluyor." Sunucunun "Peki neden saklanıyor?" sorusu üzerine, ekonomist güldü: "Güvensizlikten! Millet, parayı kaptırmaktan korkuyor. Hükümet yıllardır çağırıyor, ama faizler düşük, enflasyon yüksek – kim verir?"
Muratoğlu, Karahan'ın paneldeki detaylarını tek tek açtı: "Başkan, Avrupa Merkez Bankası'ndaki veda etkinliğinde, Klaas Knot'la konuşurken bunu söyledi. Dolar zayıfken gelişen piyasalar kazanır, ama bizde altın talebi bunu engelliyor. Fiyat istikrarı zedeleniyor." Ekonomist, rakamları havaya kaldırır gibi sıraladı: "500 milyar dolar! Bu, Türkiye'nin rezervlerinden fazla. Eğer çıksa, enflasyonla savaşta mermi olur." Ama eleştiri de gecikmedi: "Erdoğan'ın 'Faiz sebep, enflasyon sonuç' teziyle çelişiyor. Düşük faizle yastık altını çağırmak, ters teper – para kaçar, dolar uçar." Sunucu araya girip "Ne yapılmalı?" diye sorduğunda, Muratoğlu net vurdu: "Güven verin, yüksek faizle teşvik edin. Yoksa bu hazine, ekonomiyi yutar."
Konuşma, yastık altının tarihine kayınca daha da derinleşti. Muratoğlu, geçmişteki çağrıları andırdı: "2018'de, 2021'de hep aynı nakarat: 'Çıkarın, sisteme sokun.' Cevdet Yılmaz gibi isimler, Ekonomi Koordinasyon Kurulu'yla 'Yeni adımlar' diye duyurdu, ama sonuç? Millet yorganını açmadı." Örnekler peş peşe geldi: "Cumhurbaşkanı Yardımcısı'nın toplantısında 'Yastık altındaki altını finansal sisteme kazandıralım' dediler. Ama neden? Rezervler eridiği için! Savaş mı var, kıtlık mı? Hayır, sadece güvensizlik." Muratoğlu, sesini yükselterek ekledi: "Normal ekonomide haklısın, ama bizde bu çağrı, 'Parayı bitirdik, bilezikleri verin' gibi geliyor." İzleyiciler, muhtemelen kendi evlerindeki sandıkları düşündü; bu sözler, bir tokat gibiydi.
Muratoğlu, enflasyonun bugünkü halini de masaya yatırdı. "Eylül'de yüzde 8,5 artış, yıllık yüzde 85! ENAG'a göre daha da fazla," diye haykırdı, tablolarını işaret ederek. "Altın talebi, fiyatları yukarı itiyor – ithalat pahalı, cari açık büyüyor." Karahan'ın "Para politikasını sıkı tutmalıyız" sözünü onayladı: "Başkan doğru söylüyor, indirim erken olursa felaket." Sunucu "Büyüme ne olacak?" diye üstelediğinde, ekonomist temkinliydi: "Kısa vadede tüketim artar, ama balon patlar. 500 milyar çıksa, nefes alırız – ama hükümetin popülizmi engelliyor." Bu analiz, sadece rakam değil; milyonların günlük mücadelesini resmediyordu.
Tarihe dönünce, yastık altı efsanesi daha da netleşiyor. Muratoğlu, Dünya Bankası hesaplarını hatırlattı: "535 milyar dolarlık altın yattığını söylüyorlar – yok artık! Ama doğruysa, bu devlete güvenmeme hakkımız." 2023'teki çağrıları, La Casa de Papel esprisiyle tiye aldı: "Merkez Bankası'nı soymaya gerek yok, yastıkları açsınlar." Pandemi dönemindeki döviz taleplerini de ekledi: "Erdoğan 'Bankaya koyun' dedi, ama faiz yüzde 5'teyken kim koyar? Millet haklı, sigorta olarak tutuyor." Bu geçmiş, bugünkü paniği açıklıyor; altın, sadece metal değil, geleceğin kalkanı.
Günümüze gelince, Karahan'ın uyarısı deprem etkisi yarattı. Muratoğlu, "Doların rolü sorgulanıyor, ama bizde altın faktörü baskın," diye uyardı. Hükümetin büyüme hedefi yüzde 5, ama enflasyonla çakışıyor. Ekonomist, "Yastık altını sisteme sokmak için güven şart – bağımsız politika, şeffaflık." Sunucu teşekkür ederken, Muratoğlu son bir tokat attı: "Başkanın sözleri altın değerinde, imzamı atarım – ama icraat nerede?"
Geleceğe dair yorumum: Eğer bu 500 milyar sisteme girerse, 2026 enflasyonu frenler, rezervler dolar, büyüme gerçek olur. Ama hükümet düşük faiz ısrarında kalırsa, altınlar yurtdışına akar, dolar 100 lirayı aşar, kriz derinleşir. Karahan gibi isimler artarsa umut var; yoksa yastıklar daha da dolacak. Muratoğlu'nun imzası, bir manifesto; ekonomi, bu sırrı çözmezse, felaket kapıda.
Bu tartışma, sadece bir program değildi; bir hesaplaşmaydı. Muratoğlu'nun o coşkulu sesi, ekranı aştı, yastıkların altından bile duyuldu. Karahan'ın paneli, Muratoğlu'nun desteğiyle büyüyor – hükümet dinler mi? Dinlemezse, millet bilir: Altın, en sadık dost. Ve o dost, susmaz.