Meclis koridorları son günlerde yoğun bir tempoya sahne oluyor. Yıllık mali planlamanın en kritik aşaması olan bütçe görüşmeleri, milletvekillerinin birbirinden sert konuşmalarına ev sahipliği yapıyor. Özellikle ailelerin günlük hayatlarını doğrudan etkileyen kalemler, kürsüde sıkça dile getiriliyor.
Konuşmalarda, çocukların okul ortamındaki temel ihtiyaçları ön plana çıkıyor. Bir milletvekili, çocukların yeterli beslenemediği gerçeğini vurgulayarak, bu durumun öğrenme süreçlerini olumsuz etkilediğini belirtiyor. Okullarda yaşanan açlık sorunları, ailelerin beslenme çantası kaygılarını artırırken, ücretsiz yemek programlarının durumu da sorgulanıyor.
Eleştiriler, bütçede sosyal harcamaların payının azalmasına odaklanıyor. Eğitim ve sağlık yatırımlarının oranlarında düşüş yaşandığı iddia edilirken, çocukların büyüme ve gelişme dönemlerinde karşılaştığı besin eksiklikleri detaylıca anlatılıyor. Bir vekil, "Çocuklarınıza vermediğiniz besinleri birilerine peşkeş çekiyorsunuz. Bu bütçenin gerçeği budur" diyerek, harcama önceliklerini sert bir dille eleştiriyor.
Bu çıkış, Genel Kurul'da büyük yankı uyandırıyor. Başkanlık koltuğundan uyarılar gelirken, vekil konuşmasına devam ederek bütçenin aileler üzerindeki yükünü örneklerle açıklıyor. Okul öncesi ve okul çağındaki çocukların beslenme programlarında kesintiler yapıldığı, önceki yıllara göre desteklerin azaltıldığı vurgulanılıyor.
Ayrıca, lüks araç alımları, temsil ve tanıtma giderleri gibi kalemlerin artırıldığına dikkat çekiliyor. Protokol harcamaları ve taşıt giderlerinde önemli yükselişler olduğu belirtilirken, bu paraların çocukların temel ihtiyaçlarına yönlendirilebileceği savunuluyor. TOKİ projeleri ve benzeri büyük ölçekli yatırımlar da eleştiri konusu oluyor.
Konuşmada, çocukların boy kısalığı ve öğrenme kapasitesindeki düşüş gibi uzun vadeli etkiler de dile getiriliyor. Haftada en az bir gün yemek yiyemeyen öğrencilerin oranları paylaşılırken, kantin fiyatlarının aile bütçelerini zorladığı örnekler veriliyor. Ücretsiz okul yemeği uygulamasının genişletilmesi yerine daraltıldığı iddiası, muhalefetin ortak tepkisine neden oluyor.
Bütçe kalemleri arasında faiz ödemeleri ve yandaşlara aktarılan kaynaklar da gündeme geliyor. Vergi gelirlerinin artmasına rağmen sosyal koruma harcamalarının payının düştüğü savunulurken, emeklilerin ve yoksul ailelerin durumu örneklerle anlatılıyor. Çocuk işçiliği ve mesleki eğitim programlarındaki sorunlar da ayrı bir başlık olarak işleniyor.
Genel Kurul'daki bu tartışmalar, bütçenin sadece rakamlar değil, toplumun geleceğini şekillendiren bir belge olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Çocukların sağlıklı beslenmesi, eğitimde fırsat eşitliği ve ailelerin ekonomik yükü gibi konular, görüşmelerin merkezinde yer almaya devam ediyor.
Muhalefet vekilleri, bütçenin yoksullukla mücadelede yetersiz kaldığını vurgular şekilde konuşurken, okulda bayılan çocuklar ve aç giden öğrenciler gibi dramatik örnekler sıkça tekrarlanıyor. Bu eleştiriler, harcama tercihlerinin yeniden gözden geçirilmesi çağrılarını beraberinde getiriyor.
Sonuç olarak, 2026 mali planı görüşmeleri, sosyal politikaların ne kadar öncelikli olduğunu sorgulatan bir atmosfere dönüşmüş durumda. Aileler, çocuklar ve eğitim sistemi odaklı bu tartışmalar, önümüzdeki yılın ekonomik yönelimleri hakkında önemli ipuçları veriyor. Meclis'teki bu hararetli günler, vatandaşların da yakından takip ettiği bir süreç haline gelmiş bulunuyor.
Bütçe maratonu devam ederken, çocukların beslenme hakkı ve okul yemeği programlarının geleceği gibi konular, kamuoyunda geniş yankı bulmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu görüşmeler, harcama önceliklerinin toplumun en hassas kesimlerini nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.




