Tele1’e yönelik başlatılan casusluk soruşturmasıyla birlikte Türkiye gündemi bir kez daha sarsıldı. Merdan Yanardağ’ın sabah saatlerinde gözaltına alınması ve sürecin 45. Hukuk Mahkemesi’nin aldığı kayyum kararıyla derinleşmesi toplumun farklı kesimlerinden büyük tepki topladı. CHP’li Bülent Tezcan, süreci değerlendirirken, bu soruşturmanın kamuoyunda bir algı operasyonu olarak görüldüğünü ve yargının siyasal bir araç olarak kullanıldığını açıkça dile getirdi.

Tezcan’a göre, 4 Temmuz’da Hüseyin Gün’ün gözaltına alınmasıyla başlayan süreç, Temmuz ayından bu yana devam eden bir operasyonun şimdi Merdan Yanardağ ve Ekrem İmamoğlu’na doğru genişletildiği bir planı ortaya koyuyor. Dosyanın sabah saatlerinde gündeme taşınması ve Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı ihtimalini engellemek amacıyla yürütülen siyasi operasyonun bir parçası olduğu vurgulandı. Soruşturma belgelerinde, Hüseyin Gün ile Necati Özkan arasında geçen, İmamoğlu’na dikkat etmesi konusunda bir tavsiye mesajının bile örgüt ilişkisi gibi yansıtıldığına dikkat çekildi.

Bülent Tezcan, soruşturmanın temelinde gerçek bir suçun değil, siyasi bir planın bulunduğunu belirterek, casusluk iddiasının siyasal baskılarla sıradanlaşan bir suçlama haline geldiğini ifade etti. Tezcan’a göre, yıllardır Türkiye’de muhaliflere “casusluk” suçlaması yöneltilerek yargı eliyle siyasetin önünün kesilmeye çalışılması yeni bir yöntem değil ve bu tür suçlamalar topluma kendi etkisini yitirmiş durumda. Ekrem İmamoğlu ve yakın ekibi hakkında herhangi bir maddi delil bulunmazken, yalnızca iletişime dayalı içerikler üzerinden operasyon yapılması eleştirildi.

Programda ayrıca, Merdan Yanardağ’ın avukatı Bilgütay Hakkı Durna’nın emniyet görüşmesine dair aktardıkları da kamuoyuyla paylaşıldı. Yanardağ’ın kendisine yöneltilen suçlamaları kesin bir dille reddettiği, tüm hayatını Filistin davasına adamış biri olarak İsrail’le bağlantı iddialarını da saçma bulduğu belirtildi. Yanardağ, soruşturmayı “beşinci sınıf bir kumpas” olarak niteledi ve dosyada ciddi bir dayanaktan yoksun suçlamalar bulunduğuna dikkat çekti.

Bahçeli'nin 'Kara Kedi' Anlatısı: Siyasetin Ardındaki Gerçekler
Bahçeli'nin 'Kara Kedi' Anlatısı: Siyasetin Ardındaki Gerçekler
İçeriği Görüntüle

Gazeteci Faruk Bildirici yayına telefon bağlantısıyla katılarak, soruşturmaların medyaya dönük artan baskılarının altını çizdi. Bildirici’ye göre eleştirel medyanın özellikle seçime yaklaşan süreçte daha fazla hedef alınması, iktidarın başvurduğu yeni bir yöntem. Ayrıca, medya finansmanı konusunda yaşanan çifte standarda işaret edilirken, kamu kaynaklarının hükümete yakın basına aktarılırken, muhalif medya kuruluşlarının ise reklam gelirleri ve belediyelerle olan ilişkileri bahane edilerek suçlanmaya çalışıldığı belirtildi.

Canlı yayında öne çıkan bir diğer konu ise, CHP kurultayının iptali için açılan ve Ankara 42. Asli Hukuk Mahkemesi’nde reddedilen davaydı. Özgür Özel’in açıklamaları, demokrasinin galip geldiğini ve parti içi tartışmaların artık kapanması gerektiğinin altını çizdi.

Tüm bu gelişmeler ışığında, Türkiye’de yargı, medya ve siyaset arasında yaşanan çekişmenin yeni bir boyuta taşındığı ve muhalif medyanın güçlenerek direnmeye devam ettiği izlenimi öne çıkıyor. Yayında konuşulan her ayrıntı, son dönemin en çok tartışılan başlıklarından biri olan medya özgürlüğü ve demokrasi açısından belirleyici nitelikte görülüyor.