Türkiye siyasetinde beklenmedik gelişmeler yaşanıyor. Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli'nin son dönemde yaptığı açıklamalar, hem iktidar hem de muhalefet kanadında büyük yankı uyandırdı. Özellikle Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi ve İmralı'ya heyet gönderilmesi konusundaki söylemleri, siyasi denklemleri alt üst etti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Demirtaş'la ilgili son kararı, Türkiye'de hukuk ve siyaset dünyasını harekete geçirdi. AİHM, Adalet Bakanlığı'nın Demirtaş itirazını reddederken, hak ihlali tespitinde bulundu. Bu kararın ardından yaptığı açıklamada Bahçeli, "Demirtaş'ın tahliyesi hayırlara vesile olacaktır" diyerek kapsamlı bir değerlendirme yaptı.
Sözcü Medya Grubu Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'ün analizine göre, iktidarın AİHM kararına itiraz etmesi Demirtaş'ın serbest bırakılmasını istemediklerini gösteriyor. Öztürk, Türkiye'nin hukuk devleti olma iddiası sürdürülecekse AİHM kararlarına uyulması gerektiğini vurguluyor. Geçmişte Atalay ve diğer milletvekilleri için verilen AİHM kararlarının da uygulanmadığını hatırlatıyor.
Bahçeli'nin açıklamaları sadece Demirtaş'la sınırlı kalmadı. MHP lideri, İmralı'ya komisyon gönderilmesi ve Abdullah Öcalan'ın "son düzülmekteki kanaatlerinin alınması" önerisinde bulundu. Bu açıklama, yıllardır Öcalan'ı "bebek katili" ve "terör örgütü lideri" olarak tanımlayan MHP'nin söyleminde büyük bir değişimi işaret ediyor.
Siyasi değerlendirmelerde, mevcut durumun bir yıllık "umut temelli süreç"in devamı olduğu belirtiliyor. Bu süreçte parlamenter komisyon toplantıları yapılmış ve İmralı'da Öcalan'la görüşmeler gerçekleştirilmişti. Ancak MHP'nin bu konudaki tutumundaki değişim, siyasi çevrelerde büyük şaşkınlığa neden oluyor.
Demokratik Bölgeler Partisi Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bahçeli'nin bu açıklamalarını memnuniyetle karşıladı. Bakırhan, "AİHM üç kez karar verdi. Selahattin Demirtaş'ın masumiyeti mahkeme kararlarıyla ortaya çıktı. Demirtaş ve Yüksekdağ'ın vakit kaybetmeden tahliye edilmesini bekliyoruz" dedi. İmralı komisyonu konusunda da "100 yıllık çatışma sürecini bitirmek için çaba sarf ediliyor. Komisyonun muhatabıyla görüşmesi doğal" değerlendirmesi yaptı.
Siyasi gözlemciler, bu değişimin yaklaşan seçimler bağlamında değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Erken seçim tartışmalarının yaşandığı bu dönemde, tüm partilerin oy hesapları yaptığı belirtiliyor. İktidar ittifakının daha önce HDP/Dem Parti'yi sert bir şekilde eleştirdiği, şimdi ise dolaylı olarak desteğini aradığı vurgulanıyor.
Öztürk, siyasi partilerde genel başkan kararlarının bağlayıcı olduğunu, milletvekillerinin farklı görüşleri olsa dahi parti çizgisine uymak zorunda kaldığını söylüyor. "Demir çe" olarak nitelendirilen parti disiplinini hatırlatıyor. Bu durumun seçim stratejileriyle doğrudan ilişkili olduğunu belirtiyor.
Güvenlik ve terörle mücadele konusunda da değerlendirmeler yapıldı. Kuzey Irak'ta ele geçirilen 30 silahın önemsiz olduğu, piyasalarda silahların açıkça satıldığı, bu silahların Türk asker ve polislerini öldürmek için kullanılan "kirli silahlar" olduğu ifade ediye dildi. "Terörsüz Türkiye" söylemiyle gerçek durumun çeliştiği vurgulandı.
Türkiye'de adalet sisteminin tüm kesimlerle ilgili sorunları bulunduğu belirtiliyor. Gazeteci ve siyasetçilerin yaşadığı zorluklara dikkat çekiliyor. Medya özgürlüğü konusunda Tele1 ve Flash TV'ye kayyum atanması, iktidarın muhalif içerik korkusuna işaret ediyor.
Kuzey Irak, Sur, Cizre, Nusaybin gibi bölgelerde yaşanan çatışmalar hatırlatılarak, terörün tamamen bitmediği belirtiliyor. Sur'daki çatışmalarda devletin sadece birkaç yüz metrelik alanı temizlemekte zorlandığı, sivillerin mağdur olduğu ifade ediliyor.
Öztürk, "Bu operasyonların komutanının şimdi hapishanede olması" örneğiyle adaletin karmaşık yapısına dikkat çekiyor. Türkiye'nin tüm haksızlıkları ve olumsuzlukları aşması gerektiğini, kutuplaşmayı bitirmenin hayati önemde olduğunu söylüyor.
MHP liderinin yıllar önce uzatması öngörülen "uzatılan el"in, şimdiye kadar uzatılsaydı birçok canın kurtulabileceği değerlendirmesi yapılıyor. 1999'da Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesiyle örgütün zayıfladığı, kayıpların azaldığı hatırlatılıyor.
Mevcut dönemde PKK unsurlarının Kuzey Irak ve Suriye'de aktif olduğu, terörün henüz bitmediği belirtiliyor. Bu durum, "terör bitti" algısının gerçeği yansıtmadığını gösteriyor.
Siyasi tarafların gelecek seçimlerdeki stratejileri için İmralı dosyasını gündemde tutması, uzun vadeli siyasi hesapların yapıldığını işaret ediyor. Demirtaş'ın tahliyesi ve İmralı'ya komisyon gönderilmesi konuları, Türk siyasetinin gündeminde uzun süre yer alacak gibi görünüyor.




