Güncel dış politika hamleleri ve iç güvenlik süreçleri, gündemi dominasyon altına alırken, bölgesel istikrar ve toplumsal bütünleşme konuları geniş yankı buluyor. Bu gelişmeler, hem diplomatik trafiği hem de gelecek vizyonunu şekillendirecek nitelikte.
Suriye'de Baas rejiminin sona ermesinin birinci yılı geride kalırken, yeni yönetimin inşası ve ülke bütünlüğünün sağlanması ön plana çıkıyor. Şam yönetimi ile SDG arasındaki entegrasyon görüşmeleri kritik aşamada; PKK/YPG unsurlarının Suriye ordusuna katılması konusunda ayak diretmeler devam ediyor. Ankara'dan üst düzey ziyaretler gerçekleşirken, Dışişleri Bakanı'nın heyetiyle yapılan temaslar, entegrasyonun hızlandırılması taleplerini içeriyor. Milli Savunma Bakanı ve MİT Başkanı'nın katılımıyla yürütülen diplomasi, mülteci dönüşleri ve sınır güvenliğini merkeze alıyor.
İsrail'in Golan ötesi hamleleri ve dış müdahale riskleri, Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit ederken, Türkiye'nin sponsor rolüyle dengeleri koruma çabası dikkat çekiyor. Ahmed eş-Şara ile görüşmeler, yeni anayasa süreci ve BM involvementını da kapsıyor. Bölgedeki kırılgan dengeler, Gazze krizi ve Rusya-Ukrayna savaşıyla iç içe geçmiş durumda.
İç politikada Terörsüz Türkiye süreci, 2025'in en belirleyici gündemi olarak öne çıkıyor. İmralı görüşmeleri ve DEM Parti heyetinin rolü, silah bırakma ve toplumsal huzur hedeflerini desteklerken, hukuki düzenlemeler bekleniyor. TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, ortak rapor çalışmalarıyla terörün gündemden çıkarılmasını amaçlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği yeni anayasa tartışmaları, 2026'ya ertelenmiş olsa da süreçle ilişkilendiriliyor. Örgütün silahsızlanması, milli birlik açısından tarihsel fırsat olarak görülürken, parti içi değerlendirmelerde güvenlik hassasiyeti temel referans. Cumhur İttifakı'nın uyumu ve anayasa hamlesi, siyasal rekabeti şekillendirecek.
Diplomasi trafiği yoğunlaşırken, Hakan Fidan'ın Suriye, Gazze, Rusya-Ukrayna ve Kıbrıs odaklı temasları, çözüm odaklı yaklaşımı yansıtıyor. Trump yönetimiyle koordinasyon, İsrail tehditlerini önleme ve Suriye'nin tarafsızlığını sağlama hedefinde. AB'nin yaptırımları askıya alması ve ABD'nin lisans hafifletmeleri, yeni dönemi kolaylaştırıyor. Erdoğan'ın olası Şam ziyareti, mülteci geri dönüşlerini hızlandırabilir. Orta Doğu'daki stratejik kırılmalar, Türkiye'nin çok yönlü arayışlarını zorunlu kılıyor.
Ekonomik ve sosyal politikalar da gündemde yer buluyor; asgari ücret tespit çalışmaları, enflasyon hedefleri ve aile politikaları tartışılıyor. Deprem bölgesi imarı, dijital dönüşüm ve eğitim reformları, yapısal değişimlerin parçası. Toplumsal duyarlılık çağrıları, özgürlük, demokrasi ve adalet vurgusuyla birleşiyor. Tüm bu unsurlar, Suriye sonrası dönemin yönetimi, iç güvenlik mimarisinin yeniden kurgulanması ve küresel krizlere müdahil olma çabasıyla karmaşık bir tablo çiziyor. Gelecek yıl ekonomi, yeni anayasa ve bölgesel istikrar odaklı rekabet beklenirken, bu gelişmeler uzun süre gündemi meşgul edecek nitelikte. Toplumun beklentileri, birlik ve huzur arayışıyla daha da yükseliyor.





