Siyasi kulisleri hareketlendiren bir paylaşım, yılbitmeden dikkatleri üzerine çekti. Eski bir milletvekilinin kaleminden çıkan satırlar, mevcut durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor ve yaklaşan süreçte nelerin değişmesi gerektiğine dair ipuçları veriyor.
Paylaşımda, bir yılın daha geride bırakıldığı belirtilerek, seçime doğru son düzlüğe girildiği vurgusu yapılıyor. Bu noktada, değişim için bir başlangıç yapılması gerektiği ifade ediliyor ve öncelikle hakikate odaklanmanın önemi altı çiziliyor.
İlk sırada ekonomi yer alıyor. 23 yıllık AK Parti iktidarında ekonomik sarsıntıların genellikle iki yılı aşmadığı hatırlatılırken, bu seferki durumun dört yılı bulduğu belirtiliyor. Tahribatın daha derin olduğu, toplumdaki öfkenin ise daha şiddetli hale geldiği detaylı bir şekilde aktarılıyor.
İkinci önemli başlık ise edilgen siyaset. Siyaset kurumunun gündemine hakim olamadığı, çözüm üretme kapasitesinin zayıfladığı ifade ediliyor. Rotanın yargı başta olmak üzere dış etkenler tarafından tayin edildiği vurgusuyla, güvensizliğin had safhaya ulaştığına dikkat çekiliyor.
Üçüncü sırada sistemik sorunlar geliyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin aksayan yönlerinin giderilemediği için devlet ve toplum hayatındaki balansın bozulduğu belirtiliyor. Bu durumun, geleceğe dair umutları azalttığı da ekleniyor.
Listenin uzatılabileceği veya herkesin kendi perspektifinden yeni maddeler ekleyebileceği notu düşülerek, genel tablo özetleniyor: Çözüme muhtaç bir sorunlar yumağı mevcut ve palyatif tedbirlerin derde deva olmayacağı uyarısı yapılıyor. Özellikle vakit darlığı vurgulanarak, hata lüksünün kalmadığı mesajı veriliyor.
Bu tespitler, somut örneklerle destekleniyor. Hükümetin asgari ücret açıklaması üzerine, Cumhur İttifakı içinden yalnızca iki üç kişinin destekleyici paylaşım yaptığı belirtiliyor. Bu durumun, psikolojik üstünlüğü öfkeli kitlelere verdiğine işaret ediliyor.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı'nın 455 bininci deprem konutunun anahtar teslimini yaptığı etkinlikte ise destek paylaşımlarının rekor kırdığı hatırlatılıyor. Burada, piyasa tabiriyle bir benzetme yapılıyor: Ekranda ürünü kimin pazarlayacağından önce, ürünün kendisi pazarlanabilir olmalı. Kalitenin arttıkça sözün hükmünün ve destekçilerin de çoğalacağı vurgusu öne çıkıyor.
Bu paylaşım, yılsonu değerlendirmelerinin ötesinde, yaklaşan seçim atmosferinde iç tartışmaları tetikleyecek nitelikte. Ekonomik zorlukların uzun sürmesi, siyasetin etkisizleşmesi ve sistemdeki tıkanıklıklar gibi konular, geniş kesimlerde yankı buluyor.
Özellikle ekonomik sarsıntının dört yılı aşması, geçmiş dönemlerle kıyaslandığında dikkat çekici bir fark yaratıyor. Toplumdaki öfkenin şiddetlenmesi, günlük hayatı doğrudan etkileyen unsurlarla bağlantılı olarak yorumlanıyor.
Edilgen siyaset eleştirisi ise, kurumların gündem belirleme gücünün zayıflamasını işaret ediyor. Dış etkenlerin rota tayin etmesi, güvensizlik ortamını derinleştiren bir faktör olarak öne çıkıyor.
Sistemik sorunlarda ise, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin revize edilememesi, dengeleri bozan ana unsur olarak gösteriliyor. Umutların azalması, genç nesillerden yaşlılara kadar geniş bir yelpazede hissedilen bir gerçeklik haline geliyor.
Palyatif tedbirlerin yetersizliği vurgusu, kalıcı çözümlerin aciliyetini ortaya koyuyor. Sorunlar yumağının çözümü için radikal adımlar gerektiği mesajı, paylaşımın en güçlü kısmı.
Asgari ücret örneği, destek eksikliğinin psikolojik etkisini somutlaştırıyor. Öfkeli kitlelerin üstünlüğü, iletişim stratejilerindeki zayıflıkları da gözler önüne seriyor.
Deprem konutları teslimindeki rekor destek ise, başarılı uygulamaların doğal olarak yankı bulduğunu kanıtlıyor. Ürün kalitesinin önceliği, siyasetin iletişimden öte icraat odaklı olması gerektiğini hatırlatıyor.
Bu eleştiriler, kendi içinden gelen bir ses olarak daha fazla dikkat çekiyor. Seçim öncesi son düzlükte, vakit darlığı ve hata lüksünün olmaması, acil reform çağrısı niteliğinde.
Toplumun beklentileriyle siyasetin performansı arasındaki uçurum, paylaşımda net bir şekilde çiziliyor. Ekonomiden sisteme uzanan zincirleme sorunlar, palyatif yaklaşımlarla aşılamayacak boyutta.
Destek mekanizmalarının işleyişi, örneklerle açıklanarak, kalite odaklı yaklaşımın önemi tekrarlanıyor. Sözün hükmü, icraatın gücüyle orantılı hale geliyor.
Yılsonu bu paylaşım, 2025'in siyasi bilançosunu erken bir şekilde özetliyor. Seçime doğru son virajda, hakikate yolculuğun başlaması çağrısı, geniş tartışmalara yol açacak gibi görünüyor.
Ekonomik tahribatın derinliği, öfkenin şiddeti, güvensizliğin zirvesi ve umutsuzluğun yayılması gibi unsurlar, acil müdahale gerektiren sinyaller.
Palyatiften kalıcıya geçiş, sorunlar yumağını çözecek anahtar olarak sunuluyor. Vakit dar, hata lüksü yok uyarısı, herkes için bir hatırlatma niteliğinde.
Bu tespitler, sadece bir paylaşım olarak kalmayıp, önümüzdeki dönemin ana gündem maddelerini belirleyecek potansiyele sahip. Seçim atmosferinde iç muhasebe, dışa vurulan eleştirilerle yeni bir boyut kazanıyor.




