Vergi kaçakçılığı ve sahte belge düzenlemeleri, son dönemde yargının en çok odaklandığı suç alanları arasında yer alıyor. Özellikle organize şekilde yürütülen hayali ticaret operasyonları, hem kamu maliyesine zarar veriyor hem de meslek gruplarındaki güveni sarsıyor. Bu tür soruşturmalar, sistematik suç örgütlerinin finansal faaliyetlerini mercek altına alıyor ve milyarlarca liralık kayıpları ortaya çıkarıyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mali müşavirlere yönelik yürütülen sahte fatura soruşturmasında önemli bir aşamaya gelindi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden 21'i tutuklanırken, 16'sı adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bu kararlar, hayali ticaret yoluyla düzenlenen milyarlarca liralık sahte faturaların yarattığı kamu zararını önleme çabalarının bir parçası.
Soruşturma, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi ve Aklama Suçu Soruşturma Bürosu tarafından yürütülüyor. Şüphelilerin, belirli bir organizasyon dahilinde sistematik şekilde hareket ettiği tespit edildi. Genel olarak mali müşavirlerden oluşan bu grup, kurdukları şirketler üzerinden gerçekte var olmayan ticari ilişkilere dayanarak 2020-2021 yıllarında KDV dahil 6 milyar 971 milyon 991 bin 447 lira değerinde sahte fatura düzenlemekle suçlanıyor.
Şüpheliler, komisyon karşılığında mali müşavirler veya şirket yöneticileri aracılığıyla bağlantı kurdukları firmalara sahte fatura temin etti. Bu faturalar, alıcı şirketler tarafından yasal defterlere kaydedilerek kurumlar vergisi beyanlarında gider olarak gösterildi. Ayrıca, haksız KDV iadesi alınarak devletin doğrudan 69 milyon 552 bin 840 lira zarara uğratıldığı belirlendi.
Örgütsel faaliyet içinde hareket ettiği tespit edilen şüpheliler arasında 1 yeminli mali müşavir, 25 mali müşavir ve 6 örgüt yöneticisi bulunuyor. Bunlara ek olarak, sahte faturaları kullanarak kamu zararına yol açtıkları iddia edilen Demir Grup Şirketleri, Cavıtech Denizcilik AŞ ve Ses Taahhüt İnşaat AŞ'nin suç dönemi itibarıyla yönetici ve ortakları olan 11 kişi de soruşturmaya dahil edildi. Toplamda 43 şüpheli hakkında gözaltı, arama ve malvarlığı değerlerine el koyma kararı verilmişti.
Gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemleri tamamlandıktan sonra sağlık kontrolleri yapıldı ve Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılık aşamasında 32 şüpheli tutuklama talebiyle, bazıları ise adli kontrol istemiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine gönderildi. Hakimlik, 21 şüphelinin tutuklanmasına karar verirken, kalanlar için adli kontrol hükümleri uyguladı.
Bu operasyon, sahte fatura düzenleyerek suç gelirlerini aklamaya çalışan yapılara yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Hayali ticaretin, vergi sistemini zayıflatarak kamu kaynaklarını erittiği vurgusu yapılıyor. Soruşturmanın çok yönlü devam ettiği ve yeni gelişmelerin olabileceği belirtiliyor.
Sahte fatura suçları, sadece vergi kaybına yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda aklama faaliyetlerine zemin hazırlıyor. Şüphelilerin sistematik hareketi, profesyonel meslek gruplarının içindeki kötü niyetli unsurları ortaya çıkarıyor. Kamu zararının boyutu, operasyonun neden bu kadar geniş kapsamlı olduğunu açıklıyor.
Tutuklama kararları, meslek odaları ve ekonomi çevrelerinde tartışma yarattı. Mali müşavirlik mesleğinin itibarını korumak adına, suçlananların ayrıştırılması gerektiği görüşü ön plana çıkıyor. Ancak, milyarlarca liralık sahte işlem iddiası, yargı sürecinin titizlikle takip edilmesini zorunlu kılıyor.
Soruşturma dosyasında, elde edilen suç gelirlerinin sahte faturalar aracılığıyla ticari faaliyet görüntüsü verilerek yeniden sisteme sokulduğu detayları yer alıyor. Bu yöntem, hem vergi kaçakçılığını hem de potansiyel aklama suçlarını içeriyor.
Gözaltı ve tutuklama süreçleri, şüphelilerin malvarlıklarına el koyma işlemleriyle desteklendi. Bu tedbirler, olası delil karartma ve kaçış risklerini önlemeyi amaçlıyor. Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında yeni şüphelilerin eklenmesi veya ek delillerin ortaya çıkması bekleniyor.
Vergi sistemindeki bu tür açıklar, uzun süredir gündemde olan sorunlar arasında. Operasyon, hayali ihracat ve fatura düzenlemelerine karşı caydırıcılığı artırabilir. Kamu maliyesinin korunması açısından kritik görülen bu dosya, benzer yapıların da incelenmesine kapı açabilir.
Şüphelilerin düzenlediği sahte faturaların, belirli şirketler tarafından gider gösterilerek vergi matrahını düşürdüğü tespit edildi. Haksız KDV iadeleriyle doğrudan zarar oluşması, suçun ağırlığını artıran unsurlardan biri.
Bu gelişmeler, mali müşavirlik sektöründe denetim ve etik kurallarının yeniden tartışılmasına yol açıyor. Meslektaşların büyük çoğunluğunun dürüst çalıştığı vurgulanırken, suçlananların eylemleri tüm sektörü etkileyebilir.
Soruşturmanın kökeninde, 19 Aralık'ta yapılan resmi açıklama yatıyor. O dönemde tespit edilen rakamlar, operasyonun boyutunu gözler önüne sermişti. Şimdi tutuklamalarla somutlaşan süreç, yargının kararlılığını gösteriyor.
Ekonomi ve finans çevreleri, bu tür operasyonların vergi adaletini güçlendireceğini umuyor. Ancak, masumiyet karinesinin gözetilmesi ve adil yargılanma ilkelerinin uygulanması talebi de yükseliyor.
Sonuç olarak, mali müşavirlere yönelik sahte fatura soruşturmasında 21 kişinin tutuklanması, yaklaşık 7 milyar liralık hayali işlem iddiasını yargıya taşıyan önemli bir eşik oldu. Kamu zararının 69 milyon lirayı aşması, operasyonun gerekçesini güçlendirirken, soruşturma devam ediyor. Bu dava, vergi suçları ve aklama faaliyetlerine karşı mücadelenin yeni bir örneği olarak kayıtlara geçiyor. Gelişmeler, ekonomi ve hukuk dünyasında yakından izleniyor. Toplum, adaletin tecellisini bekliyor.




