Dış politika ve güvenlik konuları, son dönemde siyasi partilerin en çok odaklandığı alanlar arasında yer alıyor. Özellikle Suriye'deki gelişmeler, terör örgütlerinin faaliyetleri ve bölgesel istikrar arayışı, hem iç hem dış dinamikleri etkiliyor. Bu süreçte, parti ve hükümet arasındaki koordinasyonun önemi sıkça vurgulanıyor. Farklı tonlardaki açıklamalar, zaman zaman yorumlara yol açsa da, genel iradenin birliktelik üzerine kurulu olduğu mesajı güçlü şekilde veriliyor.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu siyasi iradenin hem parti hem de kabine tarafından eksiksiz şekilde takip edildiğini belirtti. Bakanlar arasında veya parti ile hükümet arasında görüş ayrılığı bulunmadığını vurgulayan Çelik, bu birlikteliğin dış politika ve güvenlik konularında belirleyici olduğunu ifade etti.

Çelik, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun bazı açıklamalarının, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın "SDG, ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalıdır" sözlerine karşılık olarak yorumlanmasına itiraz etti. Ensarioğlu'nun ifadelerinin herhangi bir bakanı kastederek söylenmediğini açıklayan Çelik, bu tür yorumların asılsız olduğunu ve Erdoğan'ın iradesinin dışında hiçbir söylem veya faaliyetin olamayacağını net bir şekilde ortaya koydu.

SDG konusunda parti ile kabine arasında görüş ayrılığı iddialarına doğrudan yanıt veren Çelik, dış politika ve güvenlik konularının Erdoğan başkanlığındaki toplantılarda ele alındığını, farklı tonlardaki açıklamaların görüş ayrılığı anlamına gelmediğini söyledi. Dışişleri, Milli Savunma ve MİT arasında çelişki olmadığını, tüm kurumların eş zamanlı ve bütüncül hareket ettiğini vurguladı.

Terörsüz Türkiye hedefi bağlamında, ilgili komisyonun önemli bir aşamayı tamamladığını belirten Çelik, raporların siyasi partiler tarafından teslim edildiğini aktardı. Eleştiriler arasında asılsız suçlamalar olsa da, parlamenter siyasetin farklı görüşleri bir araya getirerek sonuç çıkarmayı amaçladığını ifade etti. Cumhur İttifakı raporlarında ortak ilkeler ve uyum bulunduğunu, terörsüz Türkiye ile terörsüz bölgenin ayrılmaz bir bütünlük oluşturduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin terörle mücadelede büyük bedeller ödediğini hatırlatan Çelik, şehitler ve gazilerin fedakârlıklarıyla terörün amacına ulaşmasının engellendiğini söyledi. Türk ve Kürt kardeşliğinin terörün nifak girişimleriyle bozulmaya çalışıldığını, ancak millet basiretiyle bunun önlendiğini vurguladı. Silahların bırakılması, yakılması ve teslim edilmesi sürecinin devam etmesi, terör örgütünün feshinin fiili hale gelmesinin önemli olduğunu belirtti.

Libya Tezkeresi Meclis'te Kritik Kararla Kabul Edildi
Libya Tezkeresi Meclis'te Kritik Kararla Kabul Edildi
İçeriği Görüntüle

Bu sürecin hukuki dönüşümü kolaylaştıracağını ve entegre terörsüz bölge sürecine katkı sağlayacağını ifade eden Çelik, demokratikleşme gündeminde tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ilkesi etrafında ebedi kardeşlik vurgusu yaptı. Toplumsal merkeze odaklanılması, PKK'nın feshi ve silah bırakma sürecinin ön planda tutulması gerektiğini savundu.

SDG'nin PKK'nın uzantısı olduğunu ve Türkiye için tehdit oluşturduğunu yineleyen Çelik, hedefin terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge olduğunu belirtti. Bu hedefin Suriye'nin toprak bütünlüğü, tek ordu ve ulusal birlik ilkeleriyle çelişmediğini ifade etti. 10 Mart Mutabakatı'na uyulması halinde SDG'nin hem Türkiye hem Suriye için tehdit olmaktan çıkacağını, mutabakatın Suriye Kürtlerinin haklarını tanıyan güçlü hükümler içerdiğini vurguladı.

Terör örgütlerinin etnik kazanım olarak gösterilemeyeceğini söyleyen Çelik, sürecin sabote edilmesine karşı dikkatli olunması gerektiğini dile getirdi. Sahada mağaraların boşaltılması olumlu karşılanırken, Rakka ve Deyrizor'da yeni tahkimatlar gözlemlendiğini belirtti. Türkiye'nin stratejik sabırla hareket ettiğini, bir ülkede iki ordu veya silahlı gücün iç savaşa yol açacağını, bu durumdan Arap, Türkmen, Kürt ve farklı inanç gruplarının zarar göreceğini ifade etti.

Türkiye'nin arzusu, tüm halkların kardeşçe, barış ve refah içinde yaşadığı bir gelecek olduğunu vurgulayan Çelik, 10 Mart Mutabakatı'nın bloklar halinde uygulanmasının ordu içinde yeni ordu anlamına geleceğini ve kabul edilemez olduğunu söyledi. Tek Suriye, tek ordu ilkesiyle kapsayıcı hükümet ve eşitlik sağlanması gerektiğini, silahlı yapıların tehdit kimliğinden çıkması çağrısı yaptı.

SDG'nin silah bırakmaması teşvik edilmesinin Suriye'ye ve Kürtlere en büyük kötülük olduğunu belirten Çelik, 10 Mart Mutabakatı'nın hızla uygulanmasını istedi. Sürecin uzatılmasının kabul edilemez olduğunu, nihai hedefin Türk, Kürt, Arap ve Türkmenlerin terörsüz bölgede refah ve barış içinde yaşaması olduğunu ifade etti.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in her türlü gelişmeye karşı planların hazır olduğu açıklamasına değinen Çelik, Türkiye'nin askeri ve diğer hazırlıklarının her zaman hazır olduğunu, TSK'nın Erdoğan'ın emriyle harekete geçebileceğini ancak hedefin askeri operasyona gerek kalmaması olduğunu söyledi.

Diğer konulara da değinen Çelik, Gazze meselesinin Erdoğan'ın birinci gündemi olduğunu, Gazzelilerin onur ve haysiyet mücadelesi verdiğini belirtti. 17-25 Aralık sürecini FETÖ'nün yargı darbesi girişimi olarak nitelendirdi. DEM Parti'nin görüşme talebine ilişkin takvim belirlenmediğini, siyasi diyalogların önemli olduğunu ifade etti.

İshak Şan'a yapılan saldırıyı barbarlık olarak kınayan Çelik, fiziki şiddetin kabul edilemeyeceğini, Meclis itibarının korunmasının ortak sorumluluk olduğunu söyledi. CHP'nin Atatürk düşmanlığı suçlamalarına karşı, Atatürk'ün adının yanlış politikaları örtmek için kullanılmaması gerektiğini savundu.

Ensarioğlu-Fidan çekişmesi iddialarının yersiz olduğunu yineleyen Çelik, Erdoğan'ın iradesinin eksiksiz takip edildiğini, bakanlar arasında veya parti-kabine arasında görüş ayrılığı olmadığını netleştirdi. Güvenlik ve dış politika talimatlarının kurumlarca yerine getirildiğini, çelişki bulunmadığını vurguladı.

Bu açıklamalar, Suriye politikasında stratejik sabır ve mutabakat odaklı yaklaşımın devam ettiğini gösteriyor. Terörsüz bölge hedefi, kardeşlik siyasetiyle birleşerek ön plana çıkıyor. Parti ve hükümet arasındaki birlik mesajı, iddialara karşı güçlü bir yanıt niteliği taşıyor.

Dış politika dinamikleri, sahada gözlemlenen gelişmelere göre şekillenirken, 10 Mart Mutabakatı'nın uygulanması çağrısı kritik önemde. Türkiye'nin vekalet savaşları yerine kardeşlik siyasetini benimsediği vurgusu, bölgesel barış arayışını yansıtıyor.

Gelişmeler, terörle mücadele ve Suriye'deki istikrar sürecini doğrudan etkiliyor. Stratejik sabır politikası, olası senaryolara karşı hazırlıklarla destekleniyor. Toplum, bu süreçteki birlik ve kararlılık mesajlarını dikkatle takip ediyor.

Sonuç olarak, Ömer Çelik'in açıklamaları, Ensarioğlu ile Fidan arasında çekişme iddialarına net bir yalanlama getirirken, SDG konusunda parti ile kabine arasında görüş ayrılığı olmadığını vurguladı. Terörsüz Türkiye ve bölge hedefi, 10 Mart Mutabakatı çerçevesinde ilerlerken, stratejik sabır ve kardeşlik vurgusu ön plana çıkıyor. Bu gelişmeler, dış politika ve güvenlik alanında önemli bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.