Ankara Tandoğan Meydanı CHPnin Kitlesel Mitinginde Vesayete ve Kayyuma Karşı Tarihi Direniş
Ankara Tandoğan Meydanı CHPnin Kitlesel Mitinginde Vesayete ve Kayyuma Karşı Tarihi Direniş
İçeriği Görüntüle

Ankara koridorlarında fısıltılarla başlayan ve siyasetin en tepe noktasına kadar yayılan bir gerilim, mecliste beklenmedik bir krizin fitilini ateşledi. Daha önce anayasa değişikliği tartışmalarının gündemde olmadığı yönünde yapılan resmi açıklamalara rağmen, meclis komisyonu üyeleri, ülkenin en kritik sorunlarını çözecek bir paket üzerinde çalışırken, sahneye bir "danışman" girdi. Bu danışmanın sunduğu teklifler, sadece siyasi dengeleri alt üst etmekle kalmıyor, aynı zamanda ülke gündemini de derinden sarsacak maddeler içeriyordu.

Komisyonun kendi çalışmasından bağımsız olarak masaya gelen bu öneriler, ilk anda şaşkınlık yarattı. Danışman, Türk vatandaşlığı tanımını yeniden yapacak, Kürtçe eğitime yasal bir hak tanıyacak ve yerel yönetimlerin gücünü artıracak köklü değişiklikler öneriyordu. Bu maddeler, mevcut Anayasa'nın 66. ve 127. maddelerinde yer alan temel ilkeleri değiştirmeyi öngördüğünden, tam bir anayasa değişikliği anlamına geliyordu. Bu durum, meclis koridorlarında büyük bir şok dalgası yarattı, zira bu teklifler, komisyonun uzun süren emeklerini yok sayıyordu.

Siyasi kulislerde, bu sürpriz hamlenin altında çok daha derin bir plan olduğu konuşuluyordu. Özellikle ana muhalefet partilerinin ve milliyetçi oyların kilit konumda olduğu meclis aritmetiğinde, anayasa değişikliği için gerekli olan beşte üç (360) veya üçte iki (400) çoğunluğun sağlanması oldukça zordu. Nitekim muhalefet kanadından gelen ilk yorumlar, özellikle Türk vatandaşlığı tanımına ilişkin herhangi bir değişikliğin kabul edilemeyeceği yönündeydi. Bu durum, meclisteki pazarlıkların bir çıkmaza gireceğini gösteriyordu.

Ancak siyasi gözlemciler, bu girişimin basit bir anayasa değişikliği hamlesi olmadığına dikkat çekiyor. Asıl amacın, masaya reddedilmesi mümkün olmayan maddeler koyarak muhalefet partilerini bir "tuzak"a çekmek olduğu iddia ediliyor. Bu tuzak, muhalefetin barış ve çözüm süreçlerine karşı olduğunu gösterecek bir kumpas olarak görülüyor. Eğer muhalefet bu teklifi reddederse, "barışa karşı" bir duruş sergilediği algısı yaratılacak ve bu durum, özellikle Kürt seçmenler nezdinde büyük bir kırılmaya yol açacaktı. Bu kritik süreçte, Dem heyetinin İmralı'dan gelen mesajları daha sık gündeme getirmesi ve Abdullah Öcalan'ın mevcut siyasi paradigma için pozitif katkı sunmaya hazır olduğunu belirtmesi de dikkat çekici bir gelişmeydi. Bu durum, anayasa değişikliği tartışmalarını daha karmaşık bir hale getiriyordu.

Ortaya çıkan bu gizli plan, aslında barış ve çözüm arayışlarına dair bir samimiyet testine dönüşmüştü. Siyasetin kapalı kapıları ardında yürütülen bu oyunda, danışmanın hamleleri, masadaki tüm tarafları zorlu bir tercihle karşı karşıya bırakıyordu. Bu hamlenin gerçek amacı, anayasa değişikliği gibi önemli bir gündemi siyasete taşımak değil, muhalefeti sıkıştırıp kamuoyunu manipüle etmekti. Siyasi gözlemciler, bu tuzağın başarıya ulaşıp ulaşmayacağını, önümüzdeki günlerde muhalefet partilerinin vereceği kararların belirleyeceğini belirtiyor. Türkiye siyaseti, tarihindeki en kritik hamlelerden biriyle yüzleşiyor ve atılacak her adım, ülkenin geleceğini kökten etkileyecek gibi görünüyor.