Türk siyasetinin nabzı son günlerde hızla yükselen bir tartışma ile çarpıyor. İki önemli muhalefet liderinin dikkat çeken çıkışları, ana muhalefet partisinin lideri tarafından sessizce karşılanmadı. Siyaset kulislerinde konuşulan bu gelişmeler, muhalefet içindeki dengeyi sorgulatırken, gelecek seçim stratejilerini de şekillendirecek gibi görünüyor.
Özellikle 2023 genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Altılı Masa beraberliğinde yan yana duran DEVA ve Gelecek Partilerinin liderleri, son günlerde yaptıkları açıklamalarla hem kamuoyunda hem de siyasi çevrelerde geniş yankı uyandırdı. Bu liderlerin hem CHP'ye hem de mevcut iktidara yönelik mesajları, muhalefet cephesindeki karmaşık dengeleri bir kez daha gündeme getirdi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, katıldığı Akit TV programında yaptığı açıklamalarla özellikle dikkat çekti. Babacan, AKP ile ittifak yapma ihtimaline yönelik sorulan soruya verdiği yanıtta, CHP'yi "bile" diyerek tanımladı ve "Şimdi CHP'yle bile oturmuşuz, biz çalışmışız. Her şeyi yapmışız. Tabii ki kategorik bir şeyimiz olmaz ama şu yanlış anlaşılmasın yani ben bugün itibariyle, bugün itibariyle, yani Tayyip Bey'de de AK Parti'nin yönetim kadrosunda da bir değişim iradesi görmüyorum" ifadelerini kullandı.
Bu açıklama siyaset kulislerinde büyük yankı uyandırırken, Babacan'ın "CHP'yle bile" ifadesi özellikle tartışma yarattı. Muhafazakar seçmen nezdinde CHP ile geçmişte yaşanan travmaları işaret eden bu söylem, hem kendi tabanında hem de muhalefet cephesinde farklı yorumlara neden oldu. Babacan'ın aynı programda yaptığı muhalefet söylemleri ise bu ifadelerin arasında kalan karmaşık bir pozisyon ortaya çıkardı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da dün sabah NOW TV'de İlker Karagöz'ün konuğu olarak katıldığı programda gündemi sarsan açıklamalarda bulundu. Davutoğlu'na "Cumhurbaşkanı Yardımcılığı göreve gelirse yanıtınız ne olur?" sorusu sorulduğunda, verdiği yanıt herkesi şaşırttı. Davutoğlu, "Devleti tanıyorum, biliyorum. Bırakmış olduğum 2016 ile herkes şu zamanı kıyaslasın. Görev tanımına bakarım. Hukuk, ekonomi, siyaset bütün bunları reform etmek lazım. Bana denirse ki, 'Devlet darda, ülke ekonomisi iflas noktasında, gelin şu devleti restore edelim.' Hiç tereddüt etmem" ifadelerini kullandı.
Bu açıklama, Davutoğlu'nun 2016'da Başbakanlıktan ayrılışından sonra en net şekilde devlet görevine dönüş mesajı olarak yorumlandı. Özellikle "Devlet darda denirse hiç tereddüt etmem" vurgusu, hem kendi tabanında hem de genel siyasi arenada büyük tartışma yarattı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, T24'ten Murat Sabuncu'ya verdiği röportajda her iki liderin açıklamalarını da değerlendirdi. Ali Babacan'ın "CHP'yle bile" ifadesine yanıt veren Özel, bu söylemi kendi bağlamında yorumladı. Özel, muhafazakar seçmenin CHP ile geçmişte yaşadığı travmaları anlayışla karşıladığını ancak bunun artık değiştiğini, ankette ve 31 Mart seçim sonuçlarında bunun açıkça görüldüğünü belirtti.
Özel'in değerlendirmesinde dikkat çeken bir nokta da Babacan'ın yaptığı muhalefet söylemlerini görmezden gelmemesi oldu. CHP lideri, "Ama çatır çatır da muhalefet yaptı yani. Onu da not etmem lazım" diyerek Babacan'ın eleştirel söylemlerini de takdir ettiğini gösterdi. Bu yaklaşım, Özel'in muhalefet içindeki farklı sesleri dinlemeye açık olduğunu gösterir nitelikte.
Ahmet Davutoğlu'nun cumhurbaşkanı yardımcılığı açıklaması hakkında da değerlendirmelerde bulunan Özel, her iki liderin de kendi geçmişlerini inkâr etmediklerini vurguladı. Özel, bu liderlerin zaman zaman yalanlanan, zaman zaman doğrulanan açıklamalar yaptıklarını ancak AK Parti'nin bugün geldiği noktaya çektikleri hatla itirazlarını dile getirdiklerini belirtti.
Altılı Masa deneyimi konusunda da önemli değerlendirmeler yapan Özel, bu birlikteliği şeytanlaştırma niyetinde olmadığını ancak seçimden öğrenmemiz gereken dersler olduğunu söyledi. Özel, seçim kaybedildiği için doğruları tekrar etmek, yanlışları terk etmek gerektiğini vurguladı.
Siyasi analistler, bu açıklamaların muhalefet içindeki strateji tartışmalarını yeniden alevlendirdiğini belirtiyor. Özellikle demokrasi tarafı ile otokrasi tarafı arasında yapılacak gelecek seçimlerde, muhalefet partilerinin nasıl bir pozisyon alacağı merak konusu. Özel'in "Ben muhalefetin abisiyim, patronuyum değil, ben muhalefetin demokrasi tarafında olan güçlü bileşenlerinden bir tanesiyim" ifadesi, bu yaklaşımı net bir şekilde ortaya koyuyor.
Erdoğan'dan ve partisinden ciddi şekilde mustarip seçmen kitlesinin olduğunu belirten Özel, bu seçmenlerin Erdoğan'a yaklaşandan uzaklaştığını gözlemlediğini söyledi. Bu tespit, muhalefetin gelecek seçim stratejilerinde önemli bir referans noktası oluşturuyor.
Uzmanlar, bu gelişmelerin muhalefet içi diyalog ve ittifak stratejileri açısından yeni bir dönem başlattığını değerlendirmelerde bulunuyor. Özellikle her partinin kendi seçmenlerinin yönlendirmesiyle en doğru değerlendirmeyi yapacağını vurgulayan Özel'in yaklaşımı, gelecekteki olası işbirlikleri için zemin hazırlayabilir.
Bu gelişmeler, Türk siyasetinin önümüzdeki dönemde daha da hareketli geçeceğinin sinyallerini veriyor. Hem muhalefet hem de iktidar cephesinde yaşanan bu pozisyon belirleme çalışmaları, gelecek seçimlerin dinamiklerini şekillendirecek kritik bir dönemi işaret ediyor.
            
            
                            
                            
                            



