DİSK'ten İnsanca Ücret Talebiyle Büyük Ankara Yürüyüşü Başladı!
DİSK'ten İnsanca Ücret Talebiyle Büyük Ankara Yürüyüşü Başladı!
İçeriği Görüntüle

Orta Doğu'daki hassas dengeler, son dönemde alınan kararlarla bir kez daha sınanıyor. İşgal altındaki topraklarda genişleme politikaları, hem bölgesel hem küresel aktörlerin tepkilerini beraberinde getiriyor. Özellikle Filistin topraklarındaki inşaat faaliyetleri, uzun süredir devam eden anlaşmazlıkları derinleştiriyor.

Son olarak, İsrail Güvenlik Kabinesi önemli bir adım attı. İşgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim biriminin kurulması onaylandı. Bu karar, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in ofisi tarafından duyuruldu ve "tarihi" olarak nitelendirildi. Onaylanan yerleşimler arasında, stratejik öneme sahip bölgeler öne çıkıyor.

Bu hamleyle, son üç yılda onaylanan yeni yerleşim sayısı 69'a ulaştı. Peace Now adlı yerleşim karşıtı izleme kuruluşuna göre, mevcut hükümet döneminde Batı Şeria'daki yerleşim sayısı 2022'deki 141 seviyesinden 210'a yükseldi. Karar, bazı mevcut kaçak yerleşimlerin geriye dönük yasallaştırılmasını ve Filistinlilerin daha önce tahliye edildiği araziler üzerinde yeni inşaatları kapsıyor.

Özellikle dikkat çeken nokta, 2005 yılında İsrail'in ayrılma planı kapsamında tahliye edilen yerleşimlerin yeniden kurulması. Batı Şeria'nın kuzeyinde yer alan Ganim ve Kadim gibi noktalar, 20 yıl aradan sonra tekrar yerleşime açılacak. Bu yerleşimler, yüksek stratejik bölgelerde konumlanıyor ve genişleme politikalarının somut örneklerini oluşturuyor.

Karar, 2025 yılında yerleşim faaliyetlerinin rekor seviyeye ulaştığı bir dönemde alındı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in raporuna göre, bu yıl yaklaşık 47 bin 390 yerleşim konutu için onay, planlama veya ihale süreci başlatıldı. Bu rakam, 2024'teki 26 bin 170 ve önceki yılların ortalaması olan 12 bin 800'ü kat kat aşıyor.

Guterres, yerleşim genişlemesini "amansız" olarak nitelendirerek kınadı. Bu faaliyetlerin gerilimi artırdığı, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellediği ve bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulma ihtimalini tehdit ettiği vurgulandı. Uluslararası hukuk açısından tüm yerleşimler yasa dışı kabul edilirken, bu kararlar iki devletli çözüm çabalarını zorlaştırıyor.

Batı Şeria'da şu anda Doğu Kudüs hariç yaklaşık 3 milyon Filistinli yaşıyor. Buna karşılık, Filistin topraklarında gasbedilen alanlarda 500 binden fazla İsrailli yerleşimci bulunuyor. Toplam yasa dışı yerleşim sayısı 365'i bulurken, hükümetin kaçak olarak nitelenen noktaları da sıkça onayladığı biliniyor.

Bu onay, Gazze'deki ateşkes sürecinin yeni aşamasına geçilmesi için diplomatik çabaların sürdüğü bir zamana denk geldi. ABD arabuluculuğundaki planlar, olası bir Filistin devletine atıf yaparken, yerleşimlerin bu süreci baltaladığı değerlendirmeleri yapılıyor. Bölgedeki şiddet olayları da son dönemde artış gösterdi.

Aşırı sağcı hükümetin yerleşim yanlısı bakanları, bu kararları Filistin devletinin kurulmasını fiilen imkansız hale getirme amacı taşıdığını açıkça ifade ediyor. Smotrich, yerleşimleri geliştirme ve ataların topraklarında yerleşme politikalarını sürdüreceklerini belirtiyor. Bu tutum, iç politikada destek bulurken, uluslararası arenada eleştiri topluyor.

Genel olarak, Batı Şeria'daki bu genişleme adımları, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını kalıcı olarak değiştirmeyi hedefliyor. Yerleşimlerin stratejik noktalara yayılması, Filistin topraklarının bütünlüğünü tehdit eder nitelikte. Bu gelişmeler, barış görüşmelerinin önündeki engelleri çoğaltıyor.

Tartışmalar devam ederken, 2025'in yerleşim inşaatları açısından rekor yıl olması dikkat çekiyor. BM'nin sistematik izlemesine göre, 2017'den beri en yüksek seviyeye ulaşan faaliyetler, gerilimin artmasına zemin hazırlıyor. Yetkililer, bu politikaların uzun vadeli sonuçlarını uyarırken, Filistin tarafı kararları tehlikeli tırmanış olarak görüyor.

Sonuçta, 19 yeni yerleşim onayı Orta Doğu'daki statükoyu değiştiren bir hamle olarak kaydedildi. Bu karar, hem bölgesel istikrarsızlığı hem de uluslararası hukukun ihlalini gündeme taşıyor. Önümüzdeki dönemde benzer adımların devam etmesi beklenirken, diplomatik çabaların bu genişlemeye nasıl yanıt vereceği merak konusu.

Bu tür gelişmeler, işgal altındaki topraklardaki günlük hayatı doğrudan etkiliyor. Filistinlilerin toprak kaybı ve erişim kısıtlamaları artarken, yerleşimcilerin korunması için alınan tedbirler gerilimi körüklüyor. Kararın yankıları, küresel platformlarda uzun süre tartışılacağa benziyor. Batı Şeria'daki bu değişim, bölgenin geleceğini şekillendiren kritik bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.