Hayat bazen öyle anlarla dolu ki, ekranın ötesinden bile bir elektrik akımı gibi hissediyorsunuz. Bir video açıyorsunuz ve birden kendinizi kalabalığın içinde buluyorsunuz; sloganlar kulaklarınızda çınlıyor, yumruklar havada uçuşuyor. YouTube'da dolaşırken rastladığınız bu klip, tam da öyle bir anın kaydı. Sanki bir film sahnesi ama gerçek, capcanlı ve şu anın nabzını tutan. Türkiye'de siyasetin nabzı her zaman hızlı atar, ama bu seferki farklı; sanki bir dönemin sonunu, bir başkasının başlangıcını müjdeliyor. İzledikçe meraklanıyorsunuz: Bu sözler nereye varacak, bu kalabalık neyi değiştirecek? Ama durun, acele etmeyin; asıl hikaye, o kürsüdeki adamın ağzından dökülen kelimelerde saklı. O kelimeler ki, hem yaraları deşiyor hem de merhemini sunuyor.

Şimdi sahneyi biraz daha netleştirelim. Video, 16 Ekim 2025'te yüklenmiş –evet, tam da bugünün sıcak gündeminde– ve SÖZCÜ TV kanalının elinden çıkma. Süresi yaklaşık 25 dakika civarında, ama her saniyesi dolu dolu; sıkılmak yok, aksine kendinizi kaptırıyorsunuz. Başlık bile merak uyandırıyor: "CHP'den Sarıyer'de Gövdeli Gösteri! CHP lideri Özgür Özel konuşuyor." Açıklama kısmında ise olayın özeti verilmiş: "CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinglerinin 62'nci durağı olan Sarıyer mitinginde konuştu. Özel, ekonomik vaatlerini sıraladı, iktidarı eleştirdi." Videoda arka planda dalgalanan bayraklar, Atatürk posterleri ve coşkulu bir kalabalık görülüyor; ekranın altında Türkçe altyazılar akıyor, her cümleyi netleştirerek. Kamera, kürsüye zoom yapıyor ve işte o an başlıyor: Özgür Özel, mikrofonu eline alıyor, kalabalığa bakıyor ve derin bir nefesle söze başlıyor. Seyirci zaten hazır; alkışlar, tezahüratlar... Sanki bir rock konseri, ama sahnedeki adam bir politikacı.

Özel'in konuşması, yavaş yavaş ısınıyor. İlk dakikalarda, meydandaki havayı tarif ediyor gibi: "Arkadaşlar, burası Sarıyer, İstanbul'un incisi. Ama bugün burası sadece bir ilçe değil; bu memleketin vicdanının toplandığı yer." diyor ve kalabalık hemen karşılık veriyor, "Özgür Başkan!" diye haykırarak. On-screen text burada devreye giriyor: "CHP Millet İradesine Sahip Çıkıyor – 62. Durak: Sarıyer" yazısı beliriyor, altında tarih ve yer bilgisi. Özel devam ediyor, sesi giderek yükselerek: "Benim hedeflerim, hayallerim oluyor küçük küçük. Bir hayalimi daha buradan tekrar edeyim. Hayalim şudur, seçim akşamı geldiğinde Saraçhane'de gençler Taksim'e gitmek isteyip de onlara engel olması için polise kanunsuz emir verip onları karşı karşıya getirdiler ya, seçim akşamı sonucu alacağız, ertesi akşam Bozdoğan Kemeri'nin önünde polisler ve gençlerle omuz omuza halay çekeceğiz." Bu cümleyle birlikte video kesitinde kalabalığın ayağa kalktığını görüyoruz; telefonlar havada, ışıklar yanıp sönüyor. Altyazılar tam bu noktada beliriyor: "Ya hep beraber ya hiçbirimiz!" Özel, bu hayali anlatırken yüzünde bir gülümseme, ama gözlerinde kararlılık var. Seyirciyi susturmak için elini kaldırıyor ve ekliyor: "Bu memlekette gençler kurtulmadan polis kurtulmaz, emekli kurtulmadan çalışan kurtulmaz, çiftçi kurtulmadan esnaf kurtulmaz. Kimse tek başına kurtulmaz. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz." Burada ekran kararıyor bir an, sonra beyaz zemin üzerinde kırmızı harflerle "Birlikte Güçlüyüz" yazısı çıkıyor –muhtemelen prodüksiyon ekibinin eklediği bir vurgu.

Konuşma derinleştikçe, Özel Sarıyer'in yerel başarılarına değiniyor. İlçe Belediye Başkanı Oktay Aksu'yu överken, ses tonu gururla doluyor: "Bakın arkadaşlar, Oktay Başkanımız kreş sayısını 12'ye çıkardı. Bu bir politik tercih! Her yere betonu dökenler, köprülerle yollarla övünenler iki şeyi yapmıyor: Kreş ve öğrenci yurdu. Kreş demek, kadının sosyal hayata, istihdama katılması demek. Kreş, çağdaş eğitim için olmazsa olmaz demek. Yurt, öğrenciye barınma sorunu olmasın demek. Yurdu yapmazlar, çünkü bekler ki öğrenciyi garda, otogarda cemaatler yakalasın, kaydetsin." Videoda bu sırada ekranda bir grafik beliriyor: Sol tarafta "AKP Dönemi: 0 Kreş" yazıyor, sağda "CHP Dönemi: 160 Kreş" –İBB verileriyle desteklenmiş. Kalabalık alkışlarken, Özel İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na dönüyor: "Mazbatanın ertesi cumhurbaşkanı adayımız, o günkü cumhurbaşkanımız Ekrem Başkan, masasına oturduğunda açacağı ilk telefon TOKİ'ye'dir. Talimat şudur: Cumhuriyet yurtlarını yapın, öğrencileri barınma sorunundan kurtarın, 1 yıl süreniz var. CHP iktidarında barınma sorunu kalan öğrenci kalmayacak. Kreşe gitmek isteyip de gitmeyen yoksul çocuk kalmayacak. Okul öncesi eğitim zorunlu olacak, ücretsiz, ayrımsız en iyi eğitim bütün çocuklara birlikte verilecek." Bu vaatler duyulduğunda, videoda tezahüratlar yükseliyor; "Ekrem Başkan!" sesleri yankılanıyor, kamera kalabalığa dönüyor –yüzlerde umut, ellerde bayraklar.

Ama Özel'in öfkesi burada yatışmıyor; tam tersine, alevleniyor. İmamoğlu'nun tutuklanmasını anlatırken sesi titriyor hafifçe, ama kararlı: "Recep Tayyip Erdoğan'ı yenme suçu işlediği için Silivri'ye attılar. Bu suçu biri Beylikdüzü'nde, üç kez İstanbul Büyükşehir'de dört kez üst üste işledi. Bir kez daha işleyeceğini bildikleri için korktular, iftira attılar, Silivri'ye kapattılar. Arkadaşlarımız masumdur, senin savcıların iftiracıdır, sen iftiracısın." Ekranda bu sırada bir infografik: "İmamoğlu'nun Başarıları: Kreşler +160, Yurtlar +18" ve altında "İftira Kampanyası" başlığıyla haber kupürleri. Seyirci öfkeyle tempo tutuyor, sloganlar atılıyor. Özel, bu noktayı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a bağlıyor: "Tayyip Bey'in bir diğer korkusu da Mansur Başkan. İddialar iç denetim, Sayıştay ve müfettişlerce temizlendi, ama baskılar bitmiyor. Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de, Antalya'da, Adana'da arkadaşlarımızın uğradığı saldırılar siyasi. AK Parti açısından çıkar amaçlı. Millet yüzde 70 bize, yüzde 30 Tayyip Erdoğan'a inanıyor." Burada video yavaş çekimde kalabalığın tepkisini gösteriyor; yumruklar sıkılıyor, gözler parlıyor.

Ekonomik kısma gelince, Özel rakamlarla vuruyor –ve video bu anı güçlendirmek için tablolarla dolu. "Yoksulluk sınırı resmi rakamlarla 91 bin TL'ye çıktı. Erdoğan en yüksek vergiyi de faizi de yoksuldan topluyor. Bitmiş, tükenmiş, son çaresi kredi kartını kredi kartıyla kapatmak olmuş insanlardan yüzde 95 faiz alıyor. Resmi faiz oranı yüzde 40, işletmelere biraz üzerinde veriyor ama İbrahim Amca emekli maaşı yetmeyince kredi kartından çekiyor, minimum ödüyor, üstüne yüzde 95 faiz!" Ekranda grafik: "Zengin: %17,5 Stopaj" vs. "Fakir: %95 Faiz + %30 Vergi". Özel devam ediyor, sesi yükselerek: "Bu AK Parti, zengin sever, fakiri sevmez, hatta düşene acımaz. Yere düşene tekmeyi vuran düzen Tayyip Erdoğan'ın saray düzenidir. CHP ise tökezleyenin koluna girer, yere düşeni kaldırır, yarası olanın yarasını sarar. Çünkü CHP, düşenin, ezilenin partisidir. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir." Bu cümleyle birlikte videoda duygusal bir kesit: Kalabalıkta gözyaşları, sarılmalar; altyazılar "Düşene Vurmayız!" diye vurguluyor.

DEM Parti'den Selahattin Demirtaş İçin Serbestlik Çağrısı
DEM Parti'den Selahattin Demirtaş İçin Serbestlik Çağrısı
İçeriği Görüntüle

Vergi adaletsizliğini ele alırken, Özel somut örneklerle ilerliyor: "Bu kara düzende 100 liralık verginin 89'unu vatandaştan, 11'ini kazananlardan alıyorlar. Vergi kazanandan alınır, çok kazanandan çok. Ama burada yüzde 66 dolaylı vergi –en ahlaksızca olanı. Fabrika sahibiyle kapısındaki bekçi aynı vergiyi ödüyor. Eksi bakiyeli hesap 31 milyona ulaştı, bu yıl yüzde 89 arttı. Maaşlardan yüzde 23 kesiliyor, geriye yüzde 11 kalıyor kazananlara. Yüzde 89 garibandan, yüzde 11'den. And olsun, bu kara düzeni ters yüz edeceğiz. Biz sosyal demokratlar olarak adil, eşit vergi düzeninden yanayız." Video burada istatistiklerle zenginleşiyor: Pasta grafiği ekranda dönüyor, "Dolaylı Vergi: %66" dilimi kırmızı renkte parlıyor. Seyirci "Adalet!" diye tempo tutuyor.

Ve işte zirve: "İlk 100 gün" vaatleri. Özel, kollarını açarak ilan ediyor: "Biz Türkiye ittifakıyız –sosyal demokratlar, muhafazakarlar, milliyetçiler, Kürt demokratlar, liberaller, sosyalistler bir arada. Sözümüz olsun: İlk 100 günde takibe düşmüş kredi kartlarının faizlerini sileceğiz, anaparayı böleceğiz. Çiftçilerin tarım kredisi faizlerini kaldıracağız, eksi bakiyeli hesapları temizleyeceğiz. Milleti bu faiz sarmalından kurtaracağız, rahat nefes aldıracağız." Alkış tufanı videoyu inletiyor; kamera havaya kalkıyor, konfeti gibi bayraklar uçuşuyor. Ekranda "CHP İlk 100 Gün Vaatleri" listesi beliriyor: 1. Faiz silme, 2. Borç bölme, 3. Çiftçi destekleri...

Barınma krizine değinirken, Özel duygusal bir tonda: "Türkiye'de barınma krizi var. Çalışarak ev almak mümkün değil. AK Parti bizi bu hale getirdi. CHP'nin sosyal konut projesi: Düşük gelirliye kiralık evler, devlet desteğiyle tapu hakkı. Erdoğan'ın 100 bin konut vaadi depreme sayıldı, TOKİ mağdurları yarattı. Bizim sistem: Kira devlet destekli, süre sonunda tapu. Hayal kuramayan gençlere söz: İşe kavuşacaksınız, temel vatandaşlık geliriyle yoksulluk bitecek, asgari ücret hızla yükselecek, sosyal konut herkese." Video sonuna doğru, bu vaatleri görselleştiren animasyonlar eklenmiş: Evler yükseliyor, aileler gülüyor.

Konuşma, parti programı ile bitiyor: "Genel Sekreterimizin koordinasyonunda bir yıldır çalışıyoruz. 600 akademisyen, 200 genç, örgüt temsilcileriyle son şekil verildi. Önümüzdeki ay açıklayacağız..." Kalabalık coşkuyla dağılırken, video fade out oluyor, SÖZCÜ logosuyla kapanıyor. Bu 25 dakikalık kayıt, sadece bir konuşma değil; bir manifesto, bir çağrı. İzledikçe içiniz kıpır kıpır oluyor, sanki siz de o meydandasınız. Özgür Özel'in her kelimesi, değişimin tohumlarını ekiyor –ve kim bilir, belki de bu tohumlar yakında filizlenecek. Bu video, izleyeni harekete geçiriyor; tekrar tekrar açasınız geliyor. Değişim rüzgarları esiyor, ve bu rüzgarın gücü sizi de alıp götürecek.