Kamu çalışanlarının alım gücü, son yıllarda sürekli tartışma konusu oluyor. Enflasyonun yüksek seyri, temel giderlerdeki artışlar ve maaş zamlarının yetersizliği, milyonlarca memuru zor durumda bırakıyor. Özellikle gıda fiyatlarındaki yükseliş, günlük hayatı doğrudan etkiliyor.
Üniversite İdari Personel Sendikası (ÜNİPERSEN), devletin memurunun pazar alışverişini bile yapamaz hale geldiğini vurguladı. Sendika başkanı İbrahim Güzel, açıklanan maaş artışlarının gerçek enflasyonu karşılamadığını belirterek, memurların ev kirasını ödemekte zorlandığını, maaş yattığı gün borç ister duruma düştüğünü ifade etti.
Güzel, TÜİK verileriyle çarşı-pazardaki enflasyon arasında büyük fark olduğunu öne sürdü. Bu durum karşısında sessiz kalmayacaklarını belirten sendika, adil maaş düzenlemesi için Ankara'da eylemler başlatacağını duyurdu. Memurun geleceğini garanti altına alacak bir düzenlemenin gelmediğini eleştiren Güzel, mevcut politikaların alım gücünü erittiğini savundu.
Memur maaşları 2025 yılında çeşitli zamlarla güncellendi. En düşük memur maaşı aile ve çocuk yardımı dahil yaklaşık 50 bin TL seviyelerine çıksa da, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 30 bin TL civarına, yoksulluk sınırı ise 94 bin TL'ye yaklaştı. Bu rakamlar, ortalama memur maaşının yoksulluk sınırının ancak yüzde 60'ını karşılayabildiğini gösteriyor.
Sendika, toplu sözleşme zamlarının enflasyon karşısında yetersiz kaldığını, refah payı eklenmeden yapılan artışların reel kayba yol açtığını belirtiyor. Özellikle üniversite personeli gibi idari çalışanlar, artan yaşam maliyetlerinden doğrudan etkileniyor. Kira, fatura, ulaşım ve gıda giderleri, maaşların büyük kısmını yutuyor.
Ekonomik verilere göre, 2025'te memur zamları enflasyon farkı ve toplu sözleşme oranlarıyla şekillendi. Ancak sendikalar, bu oranların pazar gerçekliğini yansıtmadığını savunuyor. Memurlar, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, borçlanma oranları artıyor.
ÜNİPERSEN'in açıklaması, kamu çalışanlarının ortak şikayetlerini yansıtıyor. Maaşların pazar alışverişini karşılayamaması, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun haline geldi. Sendika, geçim ücreti düzeyinde düzenleme talep ediyor.
Görsel olarak, sendika açıklamalarının yapıldığı basın toplantıları dikkat çekici. Masada sendika bayrakları, arkasında memur maaşı ve enflasyon grafikleri yer alıyor. Katılımcıların ciddi ifadeleri, ekonomik sıkıntının derinliğini simgeliyor.
Memur maaşları enflasyon tartışmaları, 2026 zam beklentilerini de etkiliyor. Sendikalar, yeni yılda daha yüksek refah payı ve enflasyon telafisi istiyor. Mevcut durumda, birçok memur ek iş aramak zorunda kalıyor.
Pazar alışverişindeki fiyat artışları, et, süt, sebze gibi temel ürünlerde kendini gösteriyor. Memur aileleri, haftalık pazar harcamalarını kısarak idare etmeye çalışıyor. Bu durum, sağlıklı beslenmeyi bile zorlaştırıyor.
Sendikanın eylem çağrısı, diğer kamu sendikalarıyla dayanışma potansiyeli taşıyor. Memur maaşı zamları yeterli görülmezken, açlık sınırı ve yoksulluk sınırı verileri alarm veriyor.
Üniversite personeli, eğitim kurumlarının vazgeçilmezi olsa da, maaş erozyonu motivasyonu düşürüyor. Sendika, bu tablonun sürdürülemez olduğunu, acil müdahale gerektiğini vurguluyor.
Ekonomik politikaların memur refahını ön plana alması gerektiği görüşü yaygın. Zam oranlarının gerçek hayat pahalılığına uyarlanması, talepler arasında öne çıkıyor.
Memur maaşları 2025 güncellemeleri, enflasyon farkıyla desteklense de, sendikalar yetersiz buluyor. Pazar alışverişi gibi temel ihtiyaçlar, maaşların test edildiği alan haline geldi.
Bu açıklamalar, kamuoyunda geniş yankı uyandırabilir. Memur maaşı ve enflasyon dengesizliği, önümüzdeki dönemde daha fazla tartışılacak.
Sonuç olarak, üniversite idari personel sendikasının uyarısı, memur maaşlarının pazar gerçekliğine uymadığını ortaya koyuyor. Geçim sıkıntısı derinleşirken, yeni düzenlemeler bekleniyor. Ekonomik baskı altında kalan memurlar, seslerini duyurmaya devam edecek. Gelecek zam görüşmeleri kritik önem taşıyor.




