Kütahya'nın Gediz ilçesinde, madencilik sektörünün en riskli yüzlerinden biri olan bir kömür ocağında bugün öğleden sonra yaşanan korkunç bir olay, Türkiye'nin maden güvenliği tartışmalarını bir kez daha alevlendirdi. Özel bir işletmeye ait maden sahasında, üretim çalışmaları sırasında ani bir karbonmonoksit gaz sızıntısı meydana geldi. Bu sızıntı, içeride çalışan beş maden işçisini zehirlenme belirtileriyle karşı karşıya bıraktı. Olay, Gökler beldesi yakınlarındaki ocakta saat 14.00 sularında patlak verdi ve bölgeyi adeta alarma geçirdi. Hızlı müdahale sayesinde işçiler göçük veya benzeri bir felakete maruz kalmadan kurtarıldı, ancak gazın uzun süreli etkisi, özellikle en ağır etkilenen işçinin hayatını tehlikeye attı.

Olayın detaylarına incelediğimizde, maden ocağının günlük rutin üretim faaliyetleri sırasında beklenmedik bir gaz birikimi oluştuğu anlaşılıyor. Karbonmonoksit, madenlerde en ölümcül gazlardan biri olarak biliniyor; renksiz, kokusuz ve zehirli yapısıyla fark edilmeden solunduğunda beyin ve kalp gibi hayati organlara ağır hasar verebiliyor. Bu kez şans eseri erken fark edilen sızıntı, işçilerin ani baş dönmesi, bulantı ve bayılma gibi belirtiler göstermesiyle açığa çıktı. İşçiler, ocak içinde yaklaşık 200 metre derinlikte çalışıyorlardı ve gaz seviyesi hızla yükselerek çalışma alanını tehlikeli hale getirdi. Maden yönetimi, durumu derhal yetkililere bildirdi; aksi takdirde bilanço çok daha ağır olabilirdi.

Kurtarma operasyonu, tam bir uyum ve profesyonellik örneği sergiledi. Bölgeye ilk olarak jandarma ekipleri sevk edildi, ardından AFAD'ın özel donanımlı kurtarma timleri devreye girdi. Maden kurtarma ekipleri, gaz ölçüm cihazları ve oksijen tüpleriyle donatılmış halde ocak şaftına indi. Sağlık görevlileri ise ocak girişinde hazır bekleyerek, kurtarılan her işçiye anında oksijen desteği sağladı. Ekiplerin koordineli çalışması sayesinde, ilk işçi dakikalar içinde yüzeye çıkarıldı ve ambulansa taşındı. Toplamda beş madenci, yaklaşık 45 dakikalık bir operasyonla güvenli bir şekilde tahliye edildi. Bu süreçte, ocak havalandırma sistemleri devre dışı bırakılarak gazın yayılması engellendi ve ek riskler önlendi. Yetkililer, operasyonun "hızlı ve kusursuz" geçtiğini vurgularken, maden ocağının geçici olarak mühürlendiğini de eklediler.

Hastaneye ulaştırılan işçilerin durumları, Gediz Devlet Hastanesi'nde yoğun bakım ve gözlem ünitelerinde takip ediliyor. En dramatik hikaye, 50 yaşındaki deneyimli madenci Mustafa Kalkan'a ait. Uzun yıllar yeraltında ekmek parası için ter döken Kalkan, gaz sızıntısının en yoğun olduğu bölgede çalıştığı için en ağır etkilenen isim oldu. Hastane kaynakları, Kalkan'ın karbonmonoksit zehirlenmesinin ileri evresinde olduğunu ve hipoksi belirtileri gösterdiğini belirtiyor. Doktorlar, "Hasta, gaz maruziyetinin süresi nedeniyle beyin fonksiyonlarında geçici bozulmalar yaşıyor; ancak erken müdahale sayesinde hayati tehlikesi bulunmuyor," diye konuştu. Diğer dört işçi –ki isimleri gizlilik nedeniyle açıklanmadı– ise daha hafif semptomlarla ayakta tedavi ediliyor. Bunlardan biri, genç bir madenci olan 28 yaşındaki Ahmet Y., göğüs ağrısı ve nefes darlığı şikayetleriyle taburcu edilme aşamasında. Hastane başhekimi, genel olarak işçilerin durumunun stabil olduğunu, ancak 24 saatlik bir gözlem döneminin zorunlu kılındığını ifade etti.

Bu olay, Türkiye madencilik sektörünün kronik sorunlarını bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Kütahya, Gediz ve Tavşanlı gibi bölgeler, kömür rezervleri nedeniyle maden yatırımlarının yoğunlaştığı alanlar; ancak son yıllarda gaz zehirlenmeleri, patlamalar ve göçükler sıkça gündeme geliyor. Uzmanlar, karbonmonoksit gibi gazların erken uyarı sistemleriyle önlenebileceğini savunurken, mevcut yasal düzenlemelerin denetim eksikliği nedeniyle yetersiz kaldığını söylüyor. Örneğin, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre maden ocaklarında gaz dedektörleri zorunlu olsa da, özel sektörde bu ekipmanların düzenli bakımı ve kalibrasyonu sıklıkla ihmal ediliyor. Bu sızıntının nedeni olarak, üretim sırasında oluşan doğal gaz birikimi gösterilse de, soruşturma ekipleri ocak havalandırma sisteminin yetersizliğinden şüpheleniyor. Jandarma ve Çalışma Bakanlığı müfettişleri, olay yerinde detaylı incelemelere başladı; numune alımları ve kamera kayıtlarının incelenmesiyle tam raporun bir hafta içinde hazırlanması bekleniyor.

Maden işçilerinin aileleri, hastane önünde toplanarak dualar etti ve yetkililerden daha sıkı denetimler talep etti. Bir işçi yakını, "Bu ocaklarda her gün ölümle burun buruna çalışıyoruz; gaz maskeleri eski, sensörler çalışmıyor. Ne zaman bitecek bu kâbus?" diye sitem etti. Bölge sendikaları da harekete geçti; Türk-İş'e bağlı Maden-İş Sendikası, acil bir toplantı yaparak olayı kınadı ve "Madenlerdeki güvenlik ihmalleri, ihmalkâr patronların suçu; işçilerin canı pahasına üretim dayatması kabul edilemez," açıklamasında bulundu. Sendika yetkilisi, benzer olayların önlenmesi için ulusal bir eylem planı çağrısı yaptı. Öte yandan, maden işletmesi yönetimi sessizliğini korurken, bir yetkili "Olayı üzüntüyle karşılıyoruz; tüm masrafları üstleneceğiz ve soruşturmaya tam destek vereceğiz," demekle yetindi.

Kaldırımda rastgele tabanca ateşi korku saldı
Kaldırımda rastgele tabanca ateşi korku saldı
İçeriği Görüntüle

Kütahya Valiliği, olayla ilgili yazılı bir açıklama yayınlayarak kamuoyunu bilgilendirdi. Valilik, "Hızlı kurtarma sayesinde can kaybı yaşanmadı; ancak maden güvenliği standartlarının gözden geçirilmesi için talimat verdik," ifadesini kullandı. Bu açıklama, yerel yönetimlerin maden facialarına karşı proaktif adımlar atma baskısını artırdı. Hatırlanacağı üzere, benzer bir gaz zehirlenmesi olayı iki yıl önce Soma'da yaşanmış ve 301 madencinin hayatını kaybetmesine yol açmıştı; o facia, sektörde köklü reformlar getirmiş olsa da, uygulamada hâlâ boşluklar mevcut. Uzman maden mühendisleri, karbonmonoksit riskinin maden jeolojisiyle doğrudan ilgili olduğunu belirterek, "Kömür damarlarında doğal metan ve CO gazı birikimi yaygın; düzenli jeolojik haritalama ve otomatik kapatma sistemleri hayat kurtarır," görüşünü paylaştı.

Olayın ekonomik boyutu da göz ardı edilemez. Gediz bölgesindeki kömür ocakları, yerel ekonominin belkemiği; binlerce aile geçimini madenciliğe bağlı. Ancak bu tür kazalar, üretim duruşlarına ve sigorta tazminatlarına yol açarak işletmeleri zora sokuyor. İşletme sahipleri, gaz sızıntılarının jeolojik faktörlerden kaynaklandığını savunurken, çevre örgütleri maden ruhsatlarının çevre ve işçi sağlığına etkisini sorguluyor. Bölgedeki su kaynaklarının kirlenme riski ve toz emisyonları, uzun vadeli sağlık sorunlarını tetikleyebiliyor. Bu bağlamda, olay sonrası Greenpeace gibi örgütler, "Maden politikaları yenilenmeli; yeşil enerjiye geçiş acil," çağrısını yineledi.

Sonuç olarak, Kütahya Gediz'deki bu gaz zehirlenmesi vakası, maden işçilerinin fedakâr emeğinin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlattı. Beş işçinin kurtarılması büyük bir rahatlama yaratsa da, Mustafa Kalkan gibi isimlerin yaşadığı travma, sektördeki yapısal sorunları masaya yatırma zorunluluğunu dayatıyor. Yetkililerin soruşturmayı şeffaf yürütmesi ve önleyici tedbirler alması, gelecekteki faciaları engellemenin anahtarı. Kamuoyu, bu olayın unutulmamasını ve somut adımlara dönüşmesini bekliyor; zira her maden kazası, bir ailenin gözyaşı ve bir toplumun vicdan yarası olarak kalıyor. Gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.