Son dönemde ülkede yaşanan bazı olaylar, özellikle gençlerin ve çocukların karşı karşıya kaldığı riskler konusunda ciddi bir tartışma başlattı. Toplumun en hassas kesimlerini korumak adına herkesin birlik olması gerektiği vurgulanırken, bu tür olayların önlenmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiği belirtiliyor.
Bu tartışmaların merkezinde, mesleki eğitim ve staj programları yer alıyor. Çocukların meslek öğrenmek amacıyla çeşitli iş yerlerine gönderildiği bu sistemde, maalesef bazı olumsuz durumlar yaşanabiliyor. Aileler, çocuklarını meslek sahibi olsun diye bu programlara yönlendirirken, beklenmedik risklerle karşılaşılabiliyor. Özellikle düşük ücretlerle çalışan gençler, bazen uygun olmayan ortamlara maruz kalıyor.
Bir süre önce ortaya çıkan bir olayda, önemli bir kamu kurumunun yemekhanesinde çalışan aşçıların ve yetkililerin, stajyer genç kızlar hakkında uygunsuz mesajlar paylaştığı bir WhatsApp grubu tespit edildi. Bu grupta, genç kızlar meyve toplamak gibi benzetmelerle nesneleştiriliyor ve cinsel içerikli yorumlar yapılıyordu. Olayın ortaya çıkmasıyla dört aşçı tutuklandı, ancak bazı kişilerin serbest bırakıldığı belirtiliyor. Bu durum, mağdurların sessiz kalma korkusunu artırıyor; çünkü utanç duygusu nedeniyle ailelerine anlatamayan gençler olabiliyor.
Toplumda bu tür olaylara karşı "bir kerecik bir şey olmaz" gibi yaklaşımlar eleştiriliyor. Sessiz kalındıkça bu tür davranışların artabileceği uyarısı yapılıyor. Japonya örneği verilerek, benzer bir skandalda yetkililerin utançtan istifa etmesi veya daha ağır bedeller ödemesi gerektiği savunuluyor. Türkiye'de ise bu olayların yeterince yankı bulmaması, büyük bir utanç kaynağı olarak görülüyor.
Daha trajik vakalar da gündemde. Örneğin, Şanlıurfa'da 15 yaşındaki bir çocuk, marangozluk stajı sırasında korkunç bir cinsel işkenceye maruz kaldı. Kompresörle yapılan bu saldırı sonucu hayatını kaybetti. Mersin'de ise başka bir çocuk kayboldu. 2025 yılında toplam 82 çocuğun benzer nedenlerle kaybedildiği, sadece Kasım ayında ise 10 vakanın yaşandığı ifade ediliyor.
Bu konuda CHP milletvekili Suat Özçağdaş'ın sözleri dikkat çekici: _"Ne yazık ki 15 yaşındaki evladımızı Şanlıurfa'da cinsel saldırıya uğrayarak kaybettik. Marangozda kaybettik. Bir hafta önce Mersin'de evladımız Alper'i kaybettik. 2025'te 82 evladımızı kaybettik. Kasım ayında 10 evladımızı kaybettik. Çocuklarını koruyamayan bir ülke umutla geleceğe bakamaz."_
MESEM programı kapsamında çocuklar, marangozluk, elektrikçilik veya inşaat gibi alanlarda staj yapıyor. Aylık yaklaşık 250 lira gibi düşük bir ücret alıyorlar, ancak herhangi bir pedagojik eğitim veya denetim olmadan bu ortamlara gönderiliyorlar. Bazı çocuklar, yaşadıkları travmalar nedeniyle intihar eğilimi gösteriyor. Bakanlığın ve yetkililerin bu programlardaki sorumluluğu sorgulanıyor.
Bu olaylar, Atatürk'ün kurduğu parlamentonun bile bu utançtan etkilendiği vurgusuyla ele alınıyor. Seçilmiş temsilcilerin çocukları korumada yetersiz kaldığı eleştirisi yapılıyor. Toplumun "insan altı yaratıklar" olarak nitelendirilen bu kişiler karşısında birlik olması, kadınları, çocukları ve aileleri koruması gerektiği çağrısı yineleniyor.
Videoda ayrıca siyasi boyutlara da değiniliyor. Akademisyen Rıdvan Bal'ın iddialarına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyareti sırasında Trump'a özür dilediği ve Heybeliada'daki Rum okullarının 2026'da yeniden açılması konusunda anlaşma sağladığı öne sürülüyor. ABD Büyükelçisi Tombara'nın ise Erdoğan üzerinde "kayyum" gibi bir rol oynadığı, Orta Doğu ve Türkiye uzmanı olarak normal bir büyükelçi olmadığı iddia ediliyor. Bu tür dış etki iddiaları, ülkenin karar alma süreçlerini etkileyebileceği kaygısını doğuruyor.
Tüm bu gelişmeler, ülkede çocuk koruma mekanizmalarının acilen güçlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Staj programlarının daha sıkı denetlenmesi, mağdurların cesaretlendirilmesi ve sessizliğin kırılması için toplumsal farkındalığın artırılması şart. Bir çocuğun bile hayatının kurtulması, bu çabaların en büyük ödülü olarak görülüyor.
Bu skandallar, sadece bireysel trajediler değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasi bir yara olarak derinleşiyor. Yetkililerden daha etkili adımlar atılması beklenirken, halkın da bu konularda duyarlı olması vurgulanıyor. Ülkenin geleceği, çocuklarını koruyabilme yeteneğine bağlı olarak şekillenecek.

Bu olaylar zinciri, Türkiye'nin çocuk istismarı ve mesleki eğitim sorunlarını yeniden gündeme getirerek, acil reform ihtiyacını ortaya koyuyor. Herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesiyle, benzer trajedilerin önlenebileceği umudu taşıyor.
**Key Citations**
- YouTube Video: MESEM CİNAYETLERİ by Can ATAKLI (https://www.youtube.com/watch?v=q2WfG7VdTMQ)




