İslam'ın kutsal metni Kur'an-ı Kerim, asırlardır milyonlarca insanın rehberi olmuş, her satırında evrensel sırlar barındıran bir kitap. Tarih boyunca tefsir alimleri, ayetlerin katmanlı anlamlarını çözmek için çaba sarf etmiş; bazıları mucizeleri, diğerleri ise dilbilimsel nüansları ön plana çıkarmış. Günümüzde ise, modern araştırmalar ve çeviri çalışmaları, bu metni daha erişilebilir kılıyor. Özellikle İsa peygamberin (a.s.) hayatı ve mucizeleri gibi konular, hem Hristiyanlık hem İslam arasındaki köprüyü güçlendirirken, tartışmaları da alevlendiriyor. Peki, Kur'an'ın bu ayetleri, günümüz inananlarına ne diyor?

Asıl heyecan, son dönemde yayınlanan bir videoda patlak veriyor. Hakkı Yılmaz adlı araştırmacı, 14 Eylül 2025'te 307. sohbetini yaparak, izleyicilerin sorularına yanıt veriyor. Bir izleyici, Maide Suresi 110. ayetteki "el-ekmehe" kelimesinin çevirisini sorguluyor: "Sonradan kör olan" mı, yoksa "doğuştan kör" mü? Yılmaz, nazik bir dille yanıt vererek, kelimelerin inceliklerini açıklıyor. "El-a'ma" ve "el-ekmeh" kelimelerinin her ikisi de körlüğü ifade etse de, "a'ma" sonradan kaybedilen görme yetisini, "ekmeh" ise doğuştan gelen körlüğü temsil ediyor. Kur'an'da hem maddi hem manevi körlükten bahsedildiğini vurguluyor; "ekmeh" ise sadece fiziksel, doğuştan körlüğü kapsıyor. İzleyiciye, araştırmalarında bir hata olabileceğini ima ederek, "Çevreniz yanılmış olabilir" diyor. Bu ayrım, ayetlerin literal anlamını korurken, tefsirlerdeki çeşitliliği de aydınlatıyor.

Konu, İsa peygamberin (a.s.) mucizelerine kayıyor. Ali İmran Suresi 49. ayet grubunda, İsa'nın Allah'ın izniyle "ekmehe" yani doğuştan körleri iyileştirdiği belirtiliyor. Yılmaz, bu mucizenin, peygamberin ilahi kudretini kanıtladığını ve inananlara net bir bilgi sunduğunu ifade ediyor. Kur'an'da İsa'nın hayatı hakkında detaylı bilgi olmadığını, örneğin Musa peygamberin (a.s.) aksine doğumundan sonuna kadar bir biyografi olmadığını belirtiyor. Doğum yeri Meryem'in (a.s.) hikayesiyle sınırlı; hizmet ettiği bölgede Yahudi fanatikleri ve Roma baskısı altında "çarmıha gerildi ve öldürüldü" iddiası var, ama Kur'an bunu reddediyor. İsa'nın büyüdüğü yer ve eğitimi hakkında ise net bilgi yok; bu boşluk, tefsirlerde spekülasyonlara yol açıyor. Yılmaz, "Kur'an'dan başka İsa hakkında kesin bilgi yok" diyerek, metnin odak noktasının peygamberin misyonu olduğunu vurguluyor.

Videoda, Kur'an'ın Göktürkçe çevirisi de gündeme geliyor. Bu çeviri, antik Türk alfabesiyle yapıldığı için, metni kültürel köklerle bağdaştırıyor ve modern Türkçeye alternatif bir bakış sunuyor. Yılmaz, çevirinin https://qurantranslation.app/ gibi platformlarda Azerbaycan Türkçesi, İngilizce, İspanyolca, Felemenkçe, Fransızca, Almanca, Rusça ve Sırpça versiyonlarının da mevcut olduğunu belirtiyor. Bu çok dilli yaklaşım, Kur'an'ı küresel bir metin haline getirirken, Göktürkçe versiyonu özellikle Türk dünyasında ilgi çekiyor. İzleyicilere, [email protected] adresinden sorularını iletmelerini öneriyor.

Allah'ın Sünneti ve Kur'an'daki Gerçek Anlamıyla Sünnetullah
Allah'ın Sünneti ve Kur'an'daki Gerçek Anlamıyla Sünnetullah
İçeriği Görüntüle

İşin en çarpıcı kısmı, İhlas Suresi'ndeki "Rabb" kelimesi. Yılmaz, "Rabb"in sadece "Efendi" değil, "Yaratıcı, Eğiten, Yücelten" anlamlarını taşıdığını derinlemesine inceliyor. Kur'an'ın ilk inen ayetlerinden itibaren şirk (ortak koşma) ve Rabb kavramına odaklandığını söylüyor. Arap politeistlerinin Allah'ı tanıdığını ama O'nun Rabb'liğini kabul etmediğini belirtiyor. Alak Suresi'nin ilk ayeti "İkra' bismi rabbikelezî halak" ile Rabb'in Yaratıcı olarak tanıtıldığını örnek veriyor. Kur'an'da Rabb, "kalemle öğreten Rabb", "âlemlerin Rabbi", "meleklerin Rabbi" gibi ifadelerle betimleniyor. Bu, politeistlerin sorununu çözüyor: Allah'ın hem ilahlığı hem rabbliği. Videoda, zamirlerin (huwa gibi) dilbilimsel analizi yapılıyor; "huwa" üçüncü şahıs zamiri olarak, nesneyi belirtiyor ve İhlas'ta "Allahu ahad" ile Rabb'in birliğini pekiştiriyor. "Huwa" demonstratif değil, sadece zamir; "Allah birdir" değil, "O (Rabb) birdir" anlamı taşıyor.

Tarihe bir göz atarsak, Kur'an tefsirleri Abbasiler döneminden beri evrilmiş. Taberi gibi alimler, İsa'nın mucizelerini (ölüleri diriltme, çamurdan kuş yapma) hadislerle desteklemiş, ama modern yorumcular gibi Yılmaz, sadece Kur'an'a dayanıyor. 20. yüzyılda Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsiri, kelimelerin etimolojisini vurgulamış; "ekmeh"in doğuştan körlük olduğu, İbn Kesir tefsirinde de belirtilmiş. İsa'nın eğitimi hakkında, bazı rivayetlerde Yahudi hahamlarından öğrendiği söylenir, ama Kur'an sessiz. Göktürkçe çeviriler, 21. yüzyılda Türk milliyetçiliğiyle popülerleşti; Orhun yazıtlarıyla bağdaştırılıyor. "Rabb" tartışması, şirk kavramını aydınlatıyor; politeistler Allah'ı tanıyordu ama aracılara tapıyordu. 2025'te, dijital platformlar gibi qurantranslation.app, bu çevirileri erişilebilir kılıyor; 1 milyondan fazla indirme aldı.

Şimdi ise durum daha da ilgi çekici. Yılmaz'ın sohbetleri, sosyal medyada binlerce etkileşim alıyor; izleyiciler, "ekmeh" ayrımını tartışıyor, bazıları geleneksel çevirileri eleştiriyor. İsa mucizeleri, Hristiyan-İslam diyaloğunda gündemde; Vatikan'ın 2025 raporunda Kur'an'daki İsa tasviri övülüyor. Göktürkçe çeviri, UNESCO'nun kültürel miras listesine aday; Türk dünyasında seminerler düzenleniyor. "Rabb"in analizi, şirkle mücadelede yeni bir perspektif sunuyor; genç nesil, videolardan öğreniyor.

Geleceğe dair yorumum: Bu tür çalışmalar, Kur'an'ı gençlere sevdirecek bir devrim yaratabilir. İsa'nın mucizeleri gibi konular, dinler arası barışı güçlendirecek; 2030'a kadar dijital tefsirler standart hale gelecek. "Ekmeh" gibi nüanslar, çeviri hatalarını önleyecek; Göktürkçe versiyon, Türk kimliğini pekiştirecek. "Rabb"in derinliği, şirk çağında inananları uyandıracak – ama yanlış tefsirler devam ederse, kafa karışıklığı artar. Bu sohbetler, Kur'an'ı tozdan arındırıyor; izleyiciler, ilahi mesajı daha net görecek. Heyecanla yeni yayınları bekliyoruz, umarım hakikat kazanır!