AKP, Türkiye siyasetinin en köklü aktörlerinden biri olarak yıllardır sahnede; zaferlerden yenilgilere, iç hesaplaşmalara kadar her duyguyu yaşattı. 2000'lerin başında tek parti gücüyle yola çıkan bu yapı, 2023 seçimlerinde yerel yönetimlerde tökezlemişti – o yenilgiler, teşkilatlarda sessiz bir homurdanmaya yol açmıştı. 2024'te kongre maratonu, bazı isimleri koltuklara taşırken, diğerlerini kenara itmişti; ama asıl fırtına 2025'in sonbaharında esti. Eylül ayı, adeta bir yaprak dökümü mevsimi oldu – önce iller sallandı, şimdi ilçeler titriyor. 18'inden 20'sine uzanan üç günde sekiz il başkanı koltuğu bıraktı; İzmir'den Tunceli'ye, dalga yayılıyor. Bu istifalar, sadece bireysel kararlar mı, yoksa daha derin bir hesaplaşmanın sinyali mi? Asıl heyecan burada devreye giriyor, çünkü bu zincir, partinin geleceğini sorgulatıyor.
Eylül'ün 18'inde, o ilk darbe Elazığ'dan geldi: İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, sessiz sedasız istifasını açıkladı – gerekçe yok, sadece "görevden ayrılıyorum" notu. Hemen ertesi gün, Muğla İl Başkanı Haluk Laçin takip etti; onun ayrılışı, yerel seçimlerdeki hayal kırıklıklarını hatırlattı. 19 Eylül, tam bir sel oldu: Adıyaman İl Başkanı Faruk Bülent Kablan, Niğde İl Başkanı Mustafa Özdemir, Bitlis İl Başkanı Kadir Köstekçi ve Çanakkale İl Başkanı Ömer Faruk Göktürk, peş peşe koltukları terk etti. Bu isimler, yıllardır partinin taş kolonlarıydı; Kablan'ın Adıyaman'daki sadakati, Özdemir'in Niğde'deki sadık ekibi... Ama hepsi, bir gecede veda etti. 20'sinde ise Ordu İl Başkanı Selman Altaş ve Tunceli İl Başkanı Bülent Süner, son noktayı koydu – toplam sekiz il, üç günde boşaldı. Bu hız, kulisleri karıştırdı: Bazıları "merkezi talimat" diyor, diğerleri "yerel baskılar" – ama resmi açıklama yok, sadece veda mesajları.
Şimdi sıra ilçelerde; İzmir, bu dalganın en sıcak merkezi. Geçtiğimiz yıl kongrelerini yapan Kınık, Foça, Dikili, Balçova ve Narlıdere ilçelerinde başkanlar görevden alındı – evet, istifa değil, doğrudan azledildiler. Kınık İlçe Başkanı Sami Mollaahmet, Foça İlçe Başkanı İrfan Çalışkan, Dikili İlçe Başkanı Tahsin Şekerci, Balçova İlçe Başkanı Oğuzhan Bizkevelci ve Narlıdere İlçe Başkanı Mustafa Yener... Bu beş isim, son haftalarda teker teker bildirildi. Gerekçe mi? Performans düşüklüğü – tam da kongre sonrası, o vaatlerin gölgesinde. Yerel bir gazete, bu azilleri "beklenen hamle" diye nitelendirdi; çünkü 2024 yerel seçimlerinde bu ilçeler, AKP'nin beklediği zaferi getirememişti. Üstelik, Urla İlçe Başkanı da geçtiğimiz günlerde istifasını kamuoyuna duyurmuştu – o da performans mı, yoksa kişisel nedenler mi? İzmir teşkilatı, adeta bir satranç tahtası; her hamle, bir sonraki taşın yolunu açıyor.
Tunceli'den gelen haberler ise daha da ürkütücü. AKP Tunceli Merkez İlçe Başkanı Recai Hazar, sosyal medya hesabından bombayı patlattı: "Partimden istifa ediyorum" – kısa, net, duygusal bir veda. Hazar, yıllardır bölgenin zorlu siyasetinde mücadele eden bir isim; istifası, Tunceli gibi hassas bir ilde yankı buldu. Kulislerde fısıldananlara göre, ilde iki ilçe başkanının daha ayrılması an meselesi – isimler gizli, ama söylentiler alev alev. Bu, sadece bir istifa değil; Tunceli teşkilatının çatlaklarını gösteriyor. Hatırlayın, 20 Eylül'de İl Başkanı Bülent Süner de gitmişti; şimdi merkez ilçe, zincirin bir halkası daha. Bu dalga, Doğu Anadolu'yu mu yoksa Ege'yi mi daha çok vuracak? Söylentiler, önümüzdeki haftalarda yeni isimlerin geleceğini işaret ediyor.
Bu istifalar, AKP'nin iç dinamiklerini adeta bir ayna gibi yansıtıyor. Performans düşüklüğü gerekçesi, İzmir'deki azillerde resmi dil; ama arka planda, 2023 yerel yenilgilerinin acısı taze. O seçimlerde, İzmir gibi kaleler muhalefete kaymıştı – Kınık'ta, Foça'da oy oranları düşmüştü, kongre vaatleri havada kalmıştı. Sekiz il başkanının üç günde ayrılması, tesadüf mü? Bazıları "yenilenme süreci" diyor, partiyi 2028'e hazırlamak için; diğerleri "temizlik operasyonu" – sadakati sorgulayan bir eleme. Tunceli gibi Alevi nüfusun yoğun olduğu illerde, Hazar'ın istifası sembolik; Recai Hazar, teşkilatın köprü figürüydü, ayrılışı güven erozyonunu hızlandırabilir. Kulisler, Ankara'dan gelen talimatları konuşuyor: "Zayıf halkalar koparılacak" – peki, bu kopuşlar partiyi güçlendirir mi, yoksa zayıflatır mı?
Yerel gazetelerin iddiaları, bu fırtınayı daha da renklendiriyor. İzmir Gündeme Bakış, azillerin kongre sonrası performansla bağlantısını vurguluyor – "Vaatler unutuldu, sonuçlar ortada" diye yazmış. Urla'daki istifa, bu zincire eklendiğinde İzmir teşkilatı adeta eriyor; Balçova gibi semtlerde, muhalefet zaten güçlenmişti. Tunceli'de ise sosyal medya, Hazar'ın paylaşımını binlerce kez paylaştı – yorumlar, "AKP Tunceli bitti mi?" diye soruyor. Bu dalga, sadece istifalarla sınırlı kalmayacak; önümüzdeki kongrelerde yeni yüzler mi, yoksa eski kurtlar mı sahneye çıkacak? 2025'in sonu, AKP için bir dönüm noktası olabilir – eğer bu temizlik başarılırsa, teşkilat yenilenir; başarısız olursa, motivasyon çöker.
Peki, bu istifaların arkasında ne yatıyor? Performans düşüklüğü, en kolay bahane; ama asıl nedenler, oy kayıpları ve iç çekişmeler. Elazığ'da Yıldırım'ın ayrılışı, deprem sonrası yönetim eleştirilerini hatırlattı; Muğla'da Laçin, turizmdeki AKP erozyonunu simgeliyor. Adıyaman Kablan, Niğde Özdemir gibi isimler, kırsal bazda zayıflamıştı – 2024 anketleri, bu illerde CHP'nin yükselişini gösteriyordu. Bitlis ve Çanakkale'de ise jeopolitik hassasiyetler devrede; Köstekçi ve Göktürk'ün gitmesi, sınır güvenliği tartışmalarını alevlendirebilir. Ordu Altaş, Karadeniz'in fırtınalı siyasetinde yorulmuş gibi; Tunceli Süner ise, en zor ilde direnmişti. Şimdi ilçelere sıçrayan bu ateş, Narlıdere Yener gibi isimleri de yuttu – hepsi, partinin "güçlü teşkilat" idealine kurban mı gidiyor?
AKP'nin bu yaprak dökümü, rakipleri de ayağa kaldırdı. Muhalefet kulisleri, "AKP dağılıyor" diye gülüyor; ama gerçekte, bu bir strateji mi yoksa panik mi? Eylül sonu itibarıyla, toplam on küsur ayrılık – sekiz il, beş ilçe azli, Urla ve Tunceli istifaları... Rakamlar artıyor, söylentiler çoğalıyor. Gelecek haftalarda, başka iller mi düşecek? Diyarbakır, Van gibi Doğu illerinde homurtular var; İzmir'de ise Bornova, Karşıyaka gibi kaleler sallanıyor. Bu dalga, 2026'ya kadar sürerse, AKP'nin kongrelerini gölgede bırakır – yeni liderler mi doğacak, yoksa eski düzen mi çökecek? Heyecan dorukta, çünkü siyasetin nabzı burada atıyor.
Sonuçta, AKP'deki bu istifa fırtınası, sadece koltukların boşalması değil; bir partinin ruhunu sorgulatıyor. Şerafettin Yıldırım'dan Recai Hazar'a, Sami Mollaahmet'ten Mustafa Yener'e... Bu isimler, yılların emeğini bırakıyor. Performans mı, baskı mı? Cevaplar, zamanla netleşecek – ama şimdilik, kulisler kaynıyor, Türkiye izliyor. Bu yapraklar, sonbaharın sonu mu, yoksa yeni bir baharın habercisi mi? Siyaset sahnesi, nefesimizi kesti – bir sonraki hamle, her şeyi değiştirebilir.