Türk iş ve siyaset dünyası, son dönemde benzeri görülmemiş bir çalkantının merkezinde. Uluslararası finans çevrelerini yakından ilgilendiren büyük bir iş adamı hakkında alınan şaşırtıcı kararlar, tüm piyasalarda derin bir güvensizlik duygusu yarattı. Aynı anda, Ankara’da yürütülen siyasi hamleler ve iktidar içindeki gizli rekabet, ülkenin yönetim kademelerinde bir krizin sinyallerini veriyor. Türkiye’nin en zengin isimlerinden birine uzanan bu operasyonun, sadece bir mali soruşturma mı, yoksa çok daha büyük bir siyasi tasfiye hareketi mi olduğu sorusu, tüm gözlemcilerin dilinde.

Melike’nin aktardığı gibi, Can Holding soruşturması, Habertürk ve Show TV’yi Can Holding'e satan Turgay Ciner’e kadar uzandı ve hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Savcılık, suçtan elde edilen gelirin mal satım yoluyla aklandığını iddia etti ve Ciner’e ait üç şirkete yargılanma süreci dahi tamamlanmadan kayyum atandı. Levent Gültekin, bu hukuki sürecin hızına ve şekline dikkat çekerek, bunun asla anlaşılır bir durum olmadığını belirtti. Gültekin’e göre, bir kişiye sorular sorulmadan, suçu sabit olmadan ve hatta yargılama yapılmadan sadece bir savcının tek başına verdiği kararla bütün mal varlığına el konulması, Türkiye'de hiç kimsenin güvende olmadığını bir kez daha tescillemiş oldu.

Bu durum, Levent Gültekin'in ifadesiyle, iş dünyasında büyük bir tedirginlik yarattı ve ekonomideki güvensizliği daha da derinleştirdi. Gültekin, bu kaosun ülkeye kimsenin yatırım yapmayacağı bir ortam yarattığını vurguladı. Operasyonun hedefindeki Ciner’in, geçmişte Mehmet Ağar’la yakınlığı bilinen ve Susurluk’ta adı geçen bir isim olduğu hatırlatıldı. Ayrıca Ciner'in 950 milyon dolarlık servetiyle ülkenin 35 zengini arasında yer aldığı bilgisi de paylaşıldı. Bu düzeyde bir iş adamına uzanan bu hamlenin, sadece bir mali operasyon değil, devlet içinde bir klikle ilgili tasfiye veya kavganın işareti olabileceği ihtimali üzerinde duruldu.

İktidarın Eli ve Satılamayan Kayyum Şirketleri

Soruşturmanın dikkat çeken bir diğer yönü, medyanın siyasetteki rolünü ortaya koyuyor. Levent Gültekin, Türkiye’de herhangi bir medya grubunu satmanın ortalama bir şirketi satmak gibi olmadığını, devir için RTÜK ve devletin güvenlik makamlarından onay alınması gerektiğini belirtti. Gültekin, savcılığın Can Holding'e medya kuruluşlarını alması için zamanında onay veren güvenlik kaynaklarına ve RTÜK’e neden onay verdiklerini sormayıp, suçu sadece satan tarafa yüklemesinin tezat oluşturduğunu söyledi.

Levent Gültekin, iktidara yakın olmanın dahi artık güvence vermediği bir ortama girildiğini vurgularken, kaynak yaratma amacıyla el konulsa bile kayyum atanan şirketlerin satılamadığı örneğini verdi. Bildiği kadarıyla, yıllardır kayyum atanmış İstikbal Mobilya ve Boydakların HES kablo gibi önemli şirketlerin hâlâ satılamadığı, bu durumun da kaynak yaratma amacına hizmet etmediği aktarıldı.

Taht Kavgaları ve Siyasi Sızıntılarla Sarsılan Saray

Tüm bu ekonomik sarsıntıların yanı sıra, siyasetin merkezinde de büyük bir yönetim krizi yaşanıyor. Levent Gültekin, AK Parti cenahında büyük bir şok dalgası yaratan olayın, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın New York’ta yaptığı açıklama olduğunu belirtti. Fidan, Kaan projesinin motor lisansının ABD Kongresi'nde onaylanmadığı yönündeki sözleriyle, hem Erdoğan’ın Trump ile yaptığı görüşmenin üzerindeki "cilayı söktü" hem de iktidarın yerli savunma sanayi propagandasına ağır bir darbe vurdu.

Bu olay, iktidar içerisinde Erdoğan sonrası döneme hazırlık yapan üç grubun arasındaki taht kavgalarının bir yansıması olarak yorumlanıyor. Levent Gültekin, AK Parti’de Selçuk Bayraktar, Hakan Fidan ve Bilal Erdoğan ekseninde gruplaşmaların olduğunu ve bu ekiplerin birbirlerini yıpratmak için muhalefete dahi belgeler sızdırdığını aktardı. Bu kamplaşmanın medya ayağında da kendini gösterdiği, CNN Türk'te Hande Fırat ile Melih Yiğitel arasında yaşanan tartışmanın, Erdoğan-Trump görüşmesiyle ilgili değil, arkasında Hakan Fidan taraftarlığı ve karşıtlığının olduğu duyumları paylaşıldı.

İktidar içerisindeki güvensizliğin ulaştığı boyut, yaşanan sızıntılarla da gözler önüne serildi. Son on gün içinde, Erdoğan’ın Trump'ın oğluyla yaptığı görüşmenin detaylarının Özgür Özel’e sızdırılması ve hatta uçağa alınan yandaş gazetecilerden bile soruların önceden toplanıp bu durumun sızdırılması gibi olaylar, güvensizlik duygusunun en tepeye ulaştığını gösteriyor. Levent Gültekin, uçağa alınan gazetecilere bile güvenilmediğini, bu durumun dahi bir taht kavgası olarak yorumlandığını söyledi.

Muhalefete Düşman Hukuku ve İki Başkanlı CHP Kaosu

Yargıdaki güvensizlik duygusu, muhalefete yönelik hamlelerde de somutlaşıyor. Levent Gültekin, ana muhalefet lideri Özgür Özel’e yumruklu saldırıda bulunan ve geçmişte iki çocuğunu öldürmüş bir katil olan Selçuk Tengoğlu’nun tahliye edilmesinin, muhalefete karşı düşman hukuku uygulandığını kanıtladığını belirtti. Gültekin, "şaka yapanın hapiste, tokat atan ana muhalefet liderine saldıranın dışarıda" olduğunu vurguladı. Benzer bir hareketin AK Parti genel başkanına yapılması durumunda, ilgili kişinin senelerce güneş yüzü göremeyeceği dile getirildi.

Silivri’de Tarihi Çıkış: Can Atalay İçin Meclis Yerine Cezaevi Önünde
Silivri’de Tarihi Çıkış: Can Atalay İçin Meclis Yerine Cezaevi Önünde
İçeriği Görüntüle

Siyasi operasyonların bir diğer çarpıcı örneği ise CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda yaşanıyor. Melike’nin sorusu üzerine Levent Gültekin, İstanbul’da CHP'nin iki tane il başkanı olduğu gibi inanılmaz bir garabet yaşandığını aktardı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), kongrede seçilen Özgür Çelik’e mazbatasını verirken, Asli Hukuk Mahkemesi Gürsel Tekin’in il başkanlığını kaldırmıyor. Gültekin, bu kaosun, iktidar içindeki çatışmaların yarattığı belirsizliğin net bir yansıması olduğunu, mahkemenin bu durumu bilerek sürdürdüğünü, böylece mutlak butlan davasını kapatmayıp CHP üzerinde bir baskı aracı olarak tuttuğunu ifade etti.

Tüm bu gelişmeler, Türkiye’de siyasi ve hukuki belirsizliğin derinleştiği, iktidarın kendi içindeki çatışmalarla meşgul olduğu ve bu durumun hem iş dünyasına hem de muhalefete yönelik operasyonlarla yansıdığı, kritik bir döneme girildiğini gösteriyor.