Türkiye’de siyasi sahne, son aylarda yoğun bir belirsizlik ve gerilim atmosferine büründü. İktidarın, rakiplerini sandık yoluyla değil, karmaşık transfer, korkutma ve yargı mekanizmalarını kullanarak saf dışı bırakma çabası, ülkenin en önemli tartışma konusu haline geldi. Bu süreçte yaşananlar, Cumhurbaşkanı'nın yalnızca muhalefeti değil, aynı zamanda kendi partisi içerisindeki potansiyel çatlakları da kontrol altına alma isteğini gözler önüne seriyor. Programın yorumcusu Emin Şirin’in aktardığı derinlemesine analizler, önümüzdeki günlerde hangi siyasi figürlerin hedef tahtasına oturacağına dair çok önemli ipuçları taşıyor.
Eski AKP'li Emin Şirin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın temel amacının hem AK Parti'yi hem de karşısına çıkabilecek muhtemel rakipleri parçalamak olduğunu belirtiyor. Şirin, bu parçalama faaliyetinin oldukça koordineli bir program çerçevesinde yürütüldüğünü ifade ediyor. Bu strateji üç temel ayak üzerine kurulu:
Birincisi, transferler. Bu transferler, bazı kişilerin korkutulmasıyla ya da maddi imkanlar sağlanmasıyla gerçekleştiriliyor ve aralarında hem belediye başkanları hem de milletvekilleri bulunuyor. İkincisi, korkutma. Üçüncüsü ise hapse atma. Şirin, bu hapse atmaların arkasında hakiki suçlamalar olabileceği gibi, icat edilmiş suçlamaların da bulunabileceğini, bu konuda iddianameler görülmeden kesin bir fikir beyan etmenin mümkün olmadığını belirtiyor. Ancak tüm bu süreçlerin siyasi bir tarafı olduğu ise muhakkak.
Şirin, bu siyasi sürecin temel bir çelişkiye dayandığını da vurguluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2002 yılında "yolsuzluklarla mücadele edeceğiz" diyerek göreve geldiğini hatırlatan Şirin, aradan geçen 23 senede (2002-2025) AK Partili hiçbir bakan, milletvekili ya da belediye başkanının yolsuzluk yapmamış olmasının mümkün olup olmadığını soruyor. Şirin, ortada dünya kadar iddia varken, Erdoğan’ın bu iddialara dokunmamasını eleştirerek, bu durumun bir parçalama faaliyeti olduğunu yineliyor.
MANSUR YAVAŞ’IN ÇIKIŞI VE ANKARA’DAKİ GİZLENEN DOSYALAR
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı basın toplantısı, Emin Şirin’in dikkatini çekiyor ve Şirin, konuşmayı fevkalade beğendiğini dile getiriyor. Ancak Şirin, memnuniyetinin yanında bir de üzüntüsünü dile getiriyor. Yavaş’ın, Melih Gökçek dönemine ait yolsuzluk iddialarını aşağı yukarı yedi sene boyunca bildiğini hatırlatan Şirin, "Mansur Bey bugüne kadar niye paylaşmadın?" diye soruyor. Şirin, kendilerinin daha önce bu konuları kamuoyuna mal etme çağrıları yaptığını, zira İçişleri Bakanlığı’nın tetkiklere izin vermeyeceğini ve dosyaların adalete intikal etmeyeceğini bildiklerini, ancak buna rağmen Yavaş’ın bu bilgileri halka mal etme konusunda "yırtındık" demelerine rağmen bir şey yapmadığını belirtiyor.
Şirin, Yavaş’ın bu hamleyi ancak bıçak kemiğe dayanınca yaptığını ve bu sürece devam etmesi gerektiğini söylüyor. Yavaş’ın bu konuyu bir basın toplantısıyla bırakmaması, her hafta tekrar gündeme getirmesi gerektiğini vurguluyor. Bu kapsamda program sunucusu Lale Özan Arslan, Mansur Yavaş’ın hapse atılma gibi bir seçeneğin söz konusu olup olmadığını soruyor. Şirin, bu seçeneğin mantıksız olmadığını ve Erdoğan’ın her yolu deneyen bir siyasetçi olduğunu belirterek, muhalefetin önünün kesilmesinin olası bir senaryo olduğunu ima ediyor.
EKREM İMAMOĞLU VE CHP’NİN ZORLU SINAVI
İstanbul’a gelince, Ekrem İmamoğlu ve ekibinin durumu da sıkıntılı görülüyor. Emin Şirin, İmamoğlu’na yönelik iddialar hakkında bir şey söylemek için iddianameleri görmeyi gerektiğini belirtiyor, zira İstanbul’da çok fazla söylentinin dolaştığını ifade ediyor.
Şirin, İmamoğlu’nun ekibini, tıpkı Mansur Yavaş gibi, önceki dönemlerle ilgili yaptıkları araştırmaları halka mal etme konusunda yetersiz kaldıkları için eleştiriyor. Yırtınarak "mutlaka halka mal edin" demelerine rağmen bunun yapılmadığını, sadece 2000 arabanın Yenikapı meydanına dizilmesi gibi eylemlerle yetinildiğini söylüyor. Bu durumun sonucu olarak, eski dönemlerin konuşulması yerine, şimdi Ekrem İmamoğlu döneminin iddialarının konuşulduğunu, bunun ne kadar yazık olduğunu ifade ediyor.
Şirin, CHP’nin mevcut politik duruşunu da sorguluyor. Program sunucusu Lale Özan Arslan’ın "CHP adına çok şey değişti" yorumuna karşılık veren Şirin, asıl değişikliğin belediyelerin üzerine gelinmesi ve transferlerin başlaması olduğunu, Ekrem İmamoğlu’nun hapse atılması tehlikesinin ise tüm mesele haline geldiğini vurguluyor. Şirin, geçen sene (Meclis açılışında) ayağa kalkıp önünü ilikleyen Özgür Özel'in bu sene Meclis'e girmeme kararını eleştiriyor ve aradaki tek farkın İmamoğlu’nun hapiste olması gibi göründüğünü söylüyor. Oysa geçen sene de aynı hukuksuzluklar, aynı ekonomik bozukluklar, aynı anayasa tanımazlık ve dış politika hatalarının devam ettiğini belirtiyor. Şirin, CHP’nin bu durum karşısında daha inandırıcı olması gerektiğini, aksi takdirde kamuoyunun desteğini kaybetme riskinin bulunduğunu ifade ediyor. Ayrıca, geçen sene ayağa kalkmayan milletvekillerini dışlamaya kalkan Özgür Özel’in, o milletvekillerinden bir özür borcu olduğunu da hatırlatıyor.
ERDOĞAN’IN YENİ DÜZENE UYUM ÇABASI VE TRUMP GÖRÜŞMESİNİN GİZEMLİ TALEPLERİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'de Donald Trump ile yaptığı görüşme, Türkiye’nin geleceği açısından kritik öneme sahip. Emin Şirin, Erdoğan ve yakın çalışma arkadaşlarının (Hakan Fidan, İbrahim Kalın, Çağatay Kılıç, Yaşar Güler) dünya konjonktürünü gördüklerini ve Trump’ın kurduğu yeni düzene bir an evvel uyum sağlama mecburiyetinde olduklarını idrak ettiklerini belirtiyor. Şirin, hatta Trump'ın bu heyeti, özellikle Hakan Fidan'ı, İbrahim Kalın'ı, Çağatay Kılıç'ı ve Yaşar Güler'i kastederek çok akıllı bulduğunu da sözlerine ekliyor.
Görüşmenin ana gündem maddesi, ABD’nin Türkiye’den beklentileriydi. Şirin, Trump'ın F-16'lar ve hatta F-35'ler konusunda ilerleme kaydedilebileceğini, ancak bundan önce Tayyip Erdoğan’dan beklediği şeyler olduğunu açık açık söylediğini aktarıyor.
Bu beklentilerin ipuçları satır aralarından sızıyor:
- Rusya ile İlişkiler: Rusya'dan daha az gaz alınması ve Rusya'dan petrol alınmaması talep ediliyor.
- Ruhban Okulu: Ruhban Okulu’nun açılması ve Bartholomeus'un rahatsız edilmemesi isteniyor.
- Enerji Alanındaki Gelişmeler: Görüşme sonrasında kapıdan çıkılırken Enerji Bakanı’ndan Chevron adı geçtiği belirtiliyor; bunun yeni bir anlaşmaya işaret edip etmediği ise yakından izlenmesi gereken bir gelişme olarak kaydediliyor.
Emin Şirin, AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın siyaseten, ekonomik olarak veya yönetim açısından yaptığı doğru işlerin sayısının, yanlış işlerin sayısıyla kıyaslandığında, oranın bire on veya bire yedi gibi felaket boyutlarda olduğunu belirterek, ülkenin yönetiminde ciddi problemler olduğunu ifade ediyor. Tüm bu siyasi hamleler ve uluslararası baskılar ışığında, Türkiye’nin önümüzdeki dönemi, seçimsiz bir kriz dönemi ve iktidarın muhalefeti tamamen etkisizleştirme çabası içinde geçebilir.