Uluslararası siyaset ve diplomasi koridorlarında fırtınalar estiren bir olay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yoğun temasları sırasında yaşandı. Bu olay, yalnızca bir trafik aksaklığından ibaret olmayıp, küresel güçler arasındaki protokol ve statü meselesini en çarpıcı haliyle gözler önüne serdi. Siyasi ağırlıkları yadsınamaz olan iki büyük liderin, ABD topraklarında, beklenmedik ve zorunlu bir bekleme sürecine sokulması, uluslararası basının birinci gündem maddesi haline geldi. O anlarda kameralara yansıyan görüntüler, liderlerin yaşadığı gerginliğin boyutunu gözler önüne sererken, bu durumun Türkiye ve Fransa Cumhurbaşkanlarını etkileyen bir dizi sıkı güvenlik tedbirinden kaynaklandığı belirlendi.
Yunanistan’ın önde gelen ulusal televizyon kanallarından SKAI ve Protothema’nın dünyaya duyurduğu bu şaşırtıcı haber, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Başkanı Donald Trump’ın konvoyunun geçişi nedeniyle uygulanan sıkı tedbirler yüzünden beklemek zorunda kalan ikinci devlet başkanı olduğunu ortaya koydu. Olay, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu oturum aralarında, New York’ta meydana geldi. İcra edilen bu katı protokol kuralları, Erdoğan’ın konvoyunun hareketini durdurmuştu. SKAI televizyonunun yayınladığı videoda, bekleme sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ayakta durduğu ve görüntüsünden de anlaşıldığı üzere son derece sinirli olduğu net bir şekilde belirtildi. Bu görüntü, zirve diplomasisinin görünmeyen, ancak oldukça hassas olan güç hiyerarşisini açıkça sergilemekteydi.
Bu durumun bir benzeri, Erdoğan’dan hemen önce, Pazartesi gecesi yaşanmıştı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da aynı kaderi paylaşmış, Trump’ın konvoyu geçerken polis tarafından yolu "engellenmişti." Macron’un yaşadığı bu engelleme, tam da Filistin devletinin tanındığını duyurduğu önemli konuşmasının ardından gerçekleşmesiyle, diplomatik çevrelerde daha da dikkat çekici bir hal almıştı. İki önemli müttefik ülkenin liderlerinin, ABD Başkanına ait bir konvoyun geçiş üstünlüğü için durdurulması, siyasi yorumcular tarafından “zorunlu bir itaat” anı olarak değerlendirildi.
SKAI televizyonu bu sansasyonel anları, izleyicilerine yan yana görüntülerle ulaştırdı; hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem de Macron’un, kapatılan yolda, kendi korumalarının arasında beklemek zorunda kaldıkları anlar tüm dünyaya izletildi. Bu bekleme zorunluluğu, sadece bir güvenlik prosedürü olarak kalmayıp, küresel sahnede kimin konvoyunun kimin için durdurulabileceğine dair güçlü bir mesajdı.
Geçmişte yaşanan bu olay, ABD’nin o dönemdeki yönetiminin küresel protokol ve diplomatik nezaket kurallarını dahi kendi iç güvenlik önceliklerine göre nasıl esnettiğini gösteren çarpıcı bir örnektir. İki önemli NATO müttefiki liderin, bir süper gücün başkanı için alıkonulması, uluslararası siyasetteki güç dengelerinin ne kadar keskin ve bazen de incitici olabileceğinin altını çizmektedir. Bu anlar, liderlerin yüksek profilli uluslararası toplantılarda dahi kendi hareket özgürlükleri ve diplomatik itibarları üzerindeki sınırlamaları bir kez daha düşünmeye itmiştir. Gelecekte, bu tür olayların diplomatik ilişkilerde uzun vadeli etkiler yaratıp yaratmayacağı ve özellikle ABD’nin müttefiklerine yönelik protokol tutumunun nasıl değişeceği merak konusu olmaya devam edecektir. Ancak o gün New York sokaklarında yaşanan bu gerilim dolu anlar, uluslararası ilişkilerin tarihine, zoraki beklemenin ve sinirli bekleyişin sembolü olarak kaydedilmiştir.