Türkiye'nin ekonomik damarları, son günlerde adeta bir gerilim filmi gibi atıyor. Enflasyon rakamları rekor kırarken, Merkez Bankası'nın adımları tartışma yaratıyor; vatandaşlar yastık altındaki altınlarını, dövizlerini tartıyor, hükümet ise büyüme hayalleriyle yoluna devam ediyor. Ama bu sessiz fırtınanın ortasında, bir ses yükseliyor – yılların ekonomistinin, rakamlarla dolu bir uyarısı. Kimse bu senaryonun sadece varsayım olmadığını biliyor; çünkü gerçekler, her gün cebimizi kemiriyor.
Murat Muratoğlu, Tele1 ekranlarında o tanıdık enerjisiyle masaya oturduğunda, izleyiciler bir kez daha nefesini tuttu. "Erdoğan faizleri yüzde 5'e indirirse..." diye başladı cümlesine, sesinde hem alay hem de derin bir endişe vardı. Elindeki tablolara işaret ederek devam etti: "Piyasalar korkunç bir darbe alır, rezervler erir gider." Muratoğlu, Merkez Bankası Başkanı'nın son açıklamalarını hatırlatarak girdi konuya: "Başkan haklı, yastık altındaki paraları ortaya çıkaralım diyor. Ben de altına imzamı atarım buna. Ama faizler bu seviyeye inerse, o paralar kaçar, kimse bankaya koymaz." Sunucunun "Ne olur peki?" sorusu üzerine, ekonomist derin bir nefes aldı ve senaryoyu döktü ortaya: "Dolar fırlar, enflasyon patlar, ithalat durur. Hatırlayın, 2021'de benzer bir hamleyle ne hale geldik."
Muratoğlu'nun uyarısı, sadece lafta kalmadı; rakamlarla somutlaştı. "Şu an faiz yüzde 50'lerde geziyor, ama enflasyon yüzde 70'leri zorluyor," dedi, ENAG verilerini masaya koyarak. "Eylül ayı enflasyonu yüzde 8,5 arttı, yıllık yüzde 85'i buldu. Faizleri yüzde 5'e çekerseniz, reel faiz negatif yüzde 80 olur – bu, para kaçışının kapısını ardına kadar açar." Vatandaşın yastık altındaki 200 milyar doları, 5 trilyon liralık altını düşündü: "Başkan 'Çıkarın' diyor, ama düşük faizle kim çıkarır? O para yurtdışına akar, rezervler tükenir." Muratoğlu, Erdoğan'ın geçmiş sözlerini tiye aldı: "Yüksek faiz vatanı satar demişti, ama düşük faiz ülkeyi batırır. Merkez Bankası rezervleri zaten negatif, bir de bu olursa iflas kapıda."
Konuşma, geçmiş hatalara daldıkça iyice kızıştı. Muratoğlu, 2023'teki faiz indirimlerini hatırlattı: "O zamanlar dolar 30 lirayı buldu, asgari ücret eridi. Şimdi yüzde 5'e inerse, dolar 100 lirayı aşar mı? Kolay." Tablolarını ekrana yansıtarak devam etti: "İthalatın yüzde 90'ı dövize endeksli, enerji faturası 50 milyar dolar. Faiz düşerse, TL değer kaybeder, ithalat pahalanır, enflasyon zincirleme rekor kırar." Sunucu araya girip "Büyüme olur mu?" diye sorduğunda, Muratoğlu güldü: "Kısa vadede evet, ama balon gibi patlar. Tüketim artar, ama ithalatla birlikte cari açık açılır, rezervler biter." Bu sözler, izleyenleri dondurdu; sanki her kelime, cebindeki son kuruşu tehdit ediyordu.
Muratoğlu, Merkez Bankası'nın son hamlesini de eleştirdi: "Başkan yastık altını çağırmış, ama faiz politikası tersine dönüyor. Erdoğan'ın talimatı mı? Belli ki, seçim öncesi büyüme baskısı var." Vatandaşın günlük hayatını resmetti: "Asgari ücretli, 22 bin lirayla zar zor geçiniyor. Faiz düşerse, market sepeti 10 bin liraya çıkar, ekmek 50 lira olur." Örnekler peş peşe geldi: "Otomobil fiyatları ikiye katlanır, konut kredisi hayalleri biter. Kimse yatırım yapmaz, ekonomi durur." Sunucu "Ne yapılmalı?" diye üstelediğinde, Muratoğlu net konuştu: "Bağımsız para politikası, enflasyonu öncele. Yoksa bu senaryo gerçek olur."
Tarihe dönünce, tablo daha da karanlık. Muratoğlu, 2018 krizini andırdı: "O zamanlar faiz indirimiyle rezervler 100 milyar eridi. Şimdi daha kötüsü olur, çünkü borç stoku 1 trilyon doları aştı." Erdoğan'ın "Faiz sebep, enflasyon sonuç" tezini yerle bir etti: "Tersine, düşük faiz enflasyonu körükler. Dünya örnekleri ortada: Arjantin, Venezuela gibi çöktüler." Yastık altı paranın önemi üzerinde durdu: "200 milyar dolar çıksa, ekonomi nefes alır. Ama faiz düşerse, o para Avrupa'ya akar." Bu, sadece ekonomik bir uyarı değil; bir ulusal güvenlik meselesiydi.
Günümüze gelince, Eylül enflasyonuyla birlikte faiz tartışmaları alevlendi. Muratoğlu, "Erdoğan indirirse, piyasa paniğe kapılır, borsa çöker, altın rekor kırar," diye uyardı. Hükümetin büyüme hedefini %5 olarak koyduğunu hatırlattı: "Ama bu hedef, gerçekçi değil. Düşük faizle büyüme değil, kaos gelir." Sunucu onaylarcasına "Korkutucu," derken, ekonomist ekledi: "Evet, korkutucu. Ama görmezden gelmeyin, yoksa fatura herkese kesilir."
Geleceğe dair yorumum: Eğer faizler yüzde 5'e inerse, 2026 başı ekonomik deprem olur. Dolar 80-100 lira bandına sıçrar, enflasyon yüzde 150'yi aşar, işsizlik patlar. Erdoğan, bu hamleyle kısa vadeli popülist kazanç peşinde koşar, ama uzun vadede iktidarını riske atar. Merkez Bankası bağımsızlaşırsa umut var, yoksa yastık altındaki son altınlar da erir. Muratoğlu'nun tabloları, bir kehanet gibi; hükümet dinler mi? Dinlemezse, piyasa cevap verir – ve o cevap acı olur.
Bu uyarı, sadece bir program değildi; bir çığlık gibiydi. Muratoğlu'nun o kararlı sesi, ekranı aştı, milyonların kulaklarında çınladı. Sunucu teşekkür ederken, "Teşekkürler Murat Muratoğlu," dedi, ama kelimeler yetersiz kaldı. Faizler düşer mi? Düşerse ne olur? Sorular havada, cevaplar rakamların içinde. Ama belli ki, bu fırtına dinmeyecek – ekonomi, her an patlamaya hazır bir barut fıçısı.




