Gerçek Gündem Haberleri

Erbakan'dan Referandum Hamlesine Şok Tepki!

Siyasi kulislerde fırtına esiyor! Eski müttefikten gelen beklenmedik çıkış, ittifakları sarsabilir mi? Bu sözler dengeleri bozacak, heyecanı dorukta tutan sırlar bir tık ötede... Kalbinizi hızlandıracak gelişmeler seni bekliyor!

Türkiye'nin siyasi arenası, son günlerde adeta bir satranç tahtasına dönmüş durumda. Ekonomik sarsıntılar, sokaklardaki gerilimler ve uluslararası arenadaki hamleler, herkesin gözünü başkentteki hareketlere dikmesine yol açıyor. Yıllardır süren ittifak tartışmaları, anayasa reformları ve seçim hesapları, bir anda yeniden alevlenirken, eski dostlukların gölgesinde yeni kırılmalar yaşanıyor. Peki, bu karmaşık denklemde, beklenmedik sesler nasıl bir etki yaratacak? Kulislerde dolaşan fısıltılar, sadece dedikodu mu yoksa büyük bir değişimin öncüsü mü?

İşte tam burada, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan'ın, partisinin İl Başkanları Toplantısı öncesi yaptığı açıklamalar, bütün dengeleri salladı. Erbakan, AKP'li eski milletvekili Şamil Tayyar'ın 2026 sonbaharında yeni bir anayasa referandumu için hazırlıkların başladığı iddiasına doğrudan yanıt verdi. "Referandum konusunda biz her zaman millete gidilmesinden yanayız. Millete gidip sorulmasından yanayız" diye net bir duruş sergileyen Erbakan, bu yaklaşımın demokratik bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Sanki yılların birikimiyle konuşuyordu; partisinin köklerinden gelen milli irade vurgusu, sözlerine ekstra ağırlık katıyordu.

Erbakan'ın sözleri, sadece bir onaylama değil; referandum sürecinin nasıl işlemesi gerektiğine dair bir manifesto gibiydi. Meclis'in alacağı kararın ardından, halka gidilip tasdik ettirilmesinin en uygun yol olduğunu savunan lider, "Meclis’in kendisinin bir karar almasından sonra millete bu anayasa değişikliğini, bu kararı tasdik ettirilmesi daha demokratik ve daha uygun olur diye düşünüyoruz" dedi. Bu ifade, Tayyar'ın kulislerden sızdırdığı hazırlık iddialarına karşı, Yeniden Refah'ın net bir çizgisini ortaya koyuyordu. Erbakan, milletin doğrudan söz sahibi olmasını savunurken, sanki iktidarın olası hamlelerini önceden okuyormuş gibi bir tavır sergiledi. Bu, sadece bir yorum değil; partisinin tabanını motive eden, muhalif kesimlere de umut aşılayan bir stratejiydi.

Peki, bu yanıtın arkasında ne yatıyor? Hatırlarsak, Yeniden Refah Partisi, Necmettin Erbakan'ın mirasını taşıyan bir oluşum olarak, geçmişte Saadet Partisi üzerinden AKP ile çeşitli ittifak denemeleri yaşamıştı. 2000'lerin başında Refah-Yol hükümeti gibi koalisyonlar, milli görüş çizgisinin iktidarla yakınlaşmasının simgesiydi. Ancak 2018'de Cumhur İttifakı'nın kurulmasıyla, bu eski müttefikler arasında mesafeler açılmıştı. Fatih Erbakan, babasının yolundan giderek, ekonomik adalet ve milli irade vurgusuyla ayrı bir kulvar açmıştı. Tayyar'ın referandum iddiası, tam da bu eski bağları test eden bir kıvılcım gibi patladı. Erbakan'ın çıkışı, "Biz yanınızdayız ama şartlarımızla" mesajı veriyordu; millete gitmek, sadece bir prosedür değil, meşruiyetin anahtarıydı.

Konuya biraz daha derinlemesine dalalım: Tayyar'ın TGRT Haber'deki açıklamaları, 2026 sonbaharını hedef tahtasına oturtmuştu. Eski MKYK üyesi olarak partiye yakınlığıyla bilinen Tayyar, "Bunu bilgi olarak söylüyorum, hazırlıkları görüyorum" demiş, hatta erken seçim ihtimalini bile masaya yatırmıştı. Bu, iktidarın anayasa paketini referanduma taşıma planını işaret ediyordu; çözüm süreci gibi hassas konuları da içerebilecek bir reform. Erbakan ise buna karşı, sürecin şeffaf ve halk odaklı olması gerektiğini haykırıyordu. Onun gözünde, meclis çoğunluğunun dayattığı bir değişiklik, milletin onayı olmadan havada kalırdı. Bu tutum, Yeniden Refah'ı, muhalefet bloğunda daha güçlü bir aktör haline getiriyor; belki de gelecek ittifaklarda kilit rol oynayabilir.

Ama Erbakan'ın açıklamaları, referandumla sınırlı kalmadı. TBMM'deki resepsiyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile diğer liderlerin çektirdiği fotoğraf, sosyal medyada fırtına koparmıştı. "Yeni ittifak mı geliyor?" soruları havada uçuşurken, Erbakan bu tartışmaya da el attı. "Orada tabiri caizse spontane gelişen bir durum oluştu. Biz Sayın Cumhurbaşkanına hayırlı olsun dileklerimizi ilettik, elini sıktık" diye anlatan lider, salondan çıkarkenki o anın abartılmaması gerektiğini söyledi. "Cumhurbaşkanının orada oturan diğer liderlerle birlikte olmasını doğru şekilde değerlendirmek lazım. Bu herhangi bir ittifakın habercisi değil" diyerek, net bir çizgi çekti. Bu sözler, fotoğrafın arkasındaki samimiyeti korurken, spekülasyonlara kapıyı kapatıyordu; sanki "Biz varız ama kendi yolumuzda" diyordu.

Geçmişe bir göz atarsak, benzer fotoğraflar ve ittifak söylentileri Türkiye siyasetinde defalarca sahne aldı. 2017 anayasa referandumu öncesi AKP-MHP yakınlaşması, o dönem de "spontane" gibi görünen buluşmalarla başlamıştı. Bahçeli'nin erken seçim çağrısı, ittifakı resmileştirmişti. Şimdi, 2025'in eylülünde, Tayyar'ın çıkışı ve Erbakan'ın yanıtı, o günleri andırıyor. Ama fark şu: Yeniden Refah, eski müttefik olarak, dışarıdan bir denge unsuru. Erbakan'ın millete gitme vurgusu, 2010 referandumundaki gibi halkı mobilize etme potansiyeli taşıyor. O dönem %58'le geçen paket, yargı reformuyla iktidara güç kazandırmıştı. Bugün ise ekonomik krizin gölgesinde, böyle bir referandum riskli bir kumar olur; reddedilirse, iktidar için domino etkisi yaratır.

Analistler, Erbakan'ın bu hamlesini "stratejik bir uyarı" olarak görüyor. Parti, son yerel seçimlerde %6'lara yaklaşan oyuyla, Cumhur İttifakı'na alternatif bir ses. Fotoğraf tartışması, tam da bu bağlamda, Yeniden Refah'ı merkeze koyuyor; Erdoğan'la el sıkışma, tabanı rahatsız etmeden selamlaşma sanatı. Kulislerde fısıldananlara göre, anayasa paketi Kürt meselesi ve başkanlık sisteminde revizyonları içerebilir. Erbakan'ın demokratik tasdik çağrısı, bu paketin zayıf karnı; milletin onayı olmadan, sokaklar karışabilir. Öte yandan, muhalefet cephesi –CHP, İYİ Parti, DEM– bu fırsatı kolluyor. Erbakan'ın çıkışı, onları birleştirebilir mi? Yoksa ayrı ayrı mı vuracaklar?

Geleceğe dair bir yorum yaparsak: Eğer Tayyar'ın dediği gibi 2026 sonbaharında referandum gelirse, Erbakan'ın sözleri yol gösterici olacak. Millete gitme zorunluluğu, paketi sulandırabilir; belki de erken seçime zemin hazırlar. Bahçeli'nin Nisan 2025'teki "Seçimler zamanında yapılacak" çıkışı, ittifakı koruma çabasıydı ama Tayyar'ın iddiaları bunu sarsmıştı. Erbakan ise, bu kaosta Yeniden Refah'ı büyütme peşinde; milli görüş tabanını konsolide ederek, 2028 seçimlerinde kilit olabilir. Reddedilirse? İktidar için kriz derinleşir, sokak protestoları artar, ittifaklar çatlar. Kabul edilirse, Erdoğan'ın yolunu açar ama muhalefeti köşeye sıkıştırır. Her iki senaryoda da, Erbakan'ın sesi yankılanacak; "Millete sorun" çağrısı, siyasi depremin epicentrumu.

Bu gelişmeler, Türkiye'nin siyasi haritasını yeniden çiziyor. Eski müttefiklerden gelen bu yanıt, sadece bir eleştiri değil; bir manifesto. Sosyal medyada binlerce paylaşım, kahvehanelerde saatlerce tartışma: "Erbakan haklı mı, yoksa taktik mi?" Ama belli ki, heyecan dorukta. Yeniden Refah'ın bu çıkışı, muhalefeti canlandırırken, iktidarı tedirgin ediyor. Fotoğrafın spontane oluşu gibi, siyaset de beklenmedik anlarla dolu. Peki,下一步 ne? Referandum mu, ittifak mı, yoksa büyük bir sürpriz mi? Zaman, her sırrı açığa vuracak ama şu anki nabız, izlemesi bile tüyleri diken diken ediyor.

Sonuçta, Erbakan'ın sözleri, eski bir dostluğun yeni bir sayfası olabilir. Referandum planı, milletin elinde şekillenecekse, bu yanıt tarihi yazacak. Siyasi arena, hiç bu kadar canlı olmamıştı; her an yeni bir hamle, her köşe başında bir sürpriz. Gözler Ankara'da, kalpler heyecanla atıyor... Ve hikaye, tam gaz devam edecek.