Türkiye'nin siyasi atmosferi, son dönemde yaşanan gelişmelerle adeta elektrikleniyor. Özellikle muhalefet partilerinin attığı adımlar, toplumun her kesiminde yankı uyandırıyor ve umut dolu bir tartışma ortamı yaratıyor. Bu bağlamda, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Meclis'teki grup toplantısında önemli mesajlar vererek dikkatleri üzerine çekti. Parti liderlerinin ifadeleri, hem geçmiş yaraları sarmaya yönelik bir irade ortaya koyuyor hem de geleceğe dair iyimser bir vizyon çiziyor. Bu açıklamalar, ülkenin demokratikleşme yolculuğunda yeni bir sayfa açma potansiyeli taşıyor.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gerçekleştirdiği haftalık grup toplantısında, dokuz yıl önce yaşanan olaylara değinerek başladı. 4 Kasım 2016'da gerçekleştirilen operasyonların, yalnızca bir hukuk süreci olmadığını vurgulayan Bakırhan, bu hamlenin demokratik siyaseti susturmayı amaçladığını ifade etti. Tutuklanan arkadaşlarının yanı sıra birçok belediye eş başkanının da cezaevlerine konulduğunu hatırlatan lider, bu sürecin selameti için kumpas davalarının sona erdirilmesi gerektiğini savundu. Bakırhan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararı hatırlatarak, tutukluluğun siyasi saiklerle sürdürüldüğünü ve tahliyesinin talep edildiğini belirtti. İktidarın yaptığı itirazın 8 Ekim'de reddedilmesiyle kararın kesinleştiğini söyleyen Bakırhan, Türkiye'nin bu kararlara uymakla yükümlü olduğunu altını çizdi. Bu doğrultuda, vakit kaybetmeden başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere arkadaşlarının serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Bakırhan'ın konuşması, siyasi tutsakların durumuna da odaklandı. Leyla Güven, Can Atalay, Selçuk Mızraklı gibi isimlerin yanı sıra yüzlerce siyasi tutsağın serbest bırakılması gerektiğini vurgulayan parti eş başkanı, 1 Ekim'de başlayan sürecin yalnızca bir barış süreci olmadığını, aynı zamanda devletin demokratik dönüşümünün bir imtihanı olduğunu dile getirdi. Bu imtihanın başarıyla geçilmesi için adımların atılması gerektiğini belirten Bakırhan, Kürt meselesinin çözümünün Türkiye'nin demokratikleşmesine doğrudan katkı sağlayacağını ifade etti. Konuşmasında, Abdullah Öcalan ile gerçekleştirilen görüşmeye atıfta bulunan lider, Öcalan'ın tarih ve sosyoloji üzerine vurgu yaparak tarihsel Türk-Kürt ilişkilerini onarmayı önerdiğini aktardı. Bu onarımı çizgiler çekerek değil, kapsayıcı bir şekilde yapmanın önemine değinen Bakırhan, demokratik entegrasyon kavramını detaylandırdı.
Demokratik entegrasyonun, birbirine alışma, sahip çıkma ve uyum anlamına geldiğini açıklayan Tuncer Bakırhan, bu kavramı asimilasyonun zıttı olarak konumlandırdı. Yıllardır topluma dayatılan asimilasyonun, kimliği, benliği ve onuru unutmayı emrettiğini söyleyen lider, asimilasyonun eritip tek tipleştirdiğini belirtti. Buna karşın, Öcalan'ın önerdiği demokratik entegrasyonun "var ol" dediğini vurgulayan Bakırhan, Kürt olarak, Süryani olarak var olmanın teşvik edildiğini ifade etti. Birinin yok ettiği yerde diğerinin kucakladığını, birinin reddettiği yerde diğerinin sahip çıktığını dile getiren parti eş başkanı, demokratik entegrasyonun halkların kendi dilleri ve kimlikleriyle özgürce yaşamasının adı olduğunu söyledi. Devletin burada eşit mesafede durması ve herkesi garanti altına alması gerektiğini ekledi.
Konuşmanın bir diğer önemli bölümü, ekonomik konulara ayrıldı. Asgari ücretin yoksulluk sınırının yarısı olan 46 bin lira seviyesine çıkarılması gerektiğini savunan Bakırhan, bu ücretin yılda iki kez enflasyon rakamlarına göre güncellenmesini önerdi. Bu teklif, işçilerin ve emekçilerin yaşam standartlarını yükseltme amacıyla sunulurken, toplumun geniş kesimlerinde destek bulabilecek bir adım olarak öne çıkıyor. Grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakırhan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Demirtaş hakkındaki açıklamasına değindi. Bahçeli'ye teşekkür eden lider, onun sözlerini doğru bulduğunu ve AİHM'in üç kez karar verdiğini hatırlattı. Başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere tüm arkadaşlarının suçsuzluğunun netleştiğini belirten Bakırhan, serbest bırakılmalarının gerektiğini tekrarladı.
Gazetecilerin, Cumhurbaşkanı ile DEM heyeti arasındaki görüşmede bu konunun gündeme gelip gelmediğini sorması üzerine Bakırhan, heyetin yaptığı açıklamaya atıfta bulundu. Türkiye'nin 100 yıllık meselesini sonlandırmak için bir yıldır iyi bir şekilde devam eden sürecin önemine vurgu yapan lider, komisyonun muhataplarıyla konuşmasının doğru bir adım olmadığını ifade etti. Öte yandan, DEM Partili Ahmet Türk, hakkında verilen beraat kararının ardından göreve iadelerine ilişkin soruya yanıt verdi. Böyle bir beklentilerinin veya durumun olmadığını belirten Türk, MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüşme düşüncelerinin olduğunu ancak henüz bir taleplerinin bulunmadığını söyledi.
Bu gelişmelerin arka planında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin grup toplantısı sonrası gazetecilere verdiği yanıt dikkat çekiyor. Bahçeli, Selahattin Demirtaş'ın hukuki yollardan sonuca ulaştığını ve tahliyesinin Türkiye için hayırlara vesile olacağını ifade etmişti. Bu açıklama, siyasi yelpazenin farklı kanatlarından gelen seslerin bir araya gelme potansiyelini gösteriyor. DEM Parti'nin çağrıları, AİHM kararları ve liderlerin ifadeleri, ülkenin barış ve demokrasi yolunda atacağı adımları belirleyecek unsurlar olarak ön plana çıkıyor. Toplumun bu süreçte birlik ve uzlaşıya odaklanması, geleceğin daha aydınlık olmasını sağlayabilir.