Siyaset arenasında yaşanan gerilimler bazen beklenmedik trajedilere dönüşebiliyor, özellikle de partilerin iç dinamikleri polis gücüyle karıştığında. İstanbul'un kalabalık sokaklarında yükselen protesto sesleri, bir anda kaosa evrilirken, gözler CHP'nin önde gelen isimlerinden birine çevrildi. Bu olay, sadece bir müdahale değil, belki de Türk siyasetinin dönüm noktalarından biri olarak hafızalara kazınacak.
Olayın fitilini ateşleyen, CHP İstanbul İl Başkanlığı'na atanan kayyum kararıydı. Mahkeme tarafından görevlendirilen isim, binaya giriş yapmaya çalıştığında, partililerin ve vatandaşların yoğun tepkisiyle karşılaştı. Polis ekipleri, kalabalığı dağıtmak için sert yöntemlere başvurdu; biber gazı kapsülleri havada uçuştu, hava adeta yanıcı bir sisle doldu. Bu karmaşanın ortasında kalan CHP Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu, gazın yoğun etkisi altında kaldı. Vücudunda oluşan yanıklar ve solunum zorluğu, onu derhal tıbbi müdahale gerektiren bir duruma sürükledi.
Mullaoğlu, 1975'te Hatay'da doğmuş, hukuk eğitimi almış bir avukat olarak siyasete adım atmıştı. CHP çatısı altında Hatay'ı temsil eden bu isim, partinin yerel ve ulusal mücadelelerinde aktif rol oynamıştı. Ancak bu kez, kendi partisinin içindeki bir krizde, beklenmedik bir şekilde mağdur oldu. Hastaneye kaldırıldığında, doktorlar hemen tedaviye başladı; yanıkların ciddiyeti, gazın doğrudan yüze ve bedene sıkıldığını gösteriyordu. Yakın çevresinden gelen bilgiler, Mullaoğlu'nun güçlü bir iradeyle ayağa kalkmaya çalıştığını, ama bu olayın onu derinden etkilediğini işaret ediyordu.
Protestoların şiddeti, sadece Mullaoğlu'nu değil, diğer milletvekillerini ve partilileri de vurdu. Kalabalık, kayyum atamasını "darbe" olarak nitelendirirken, polislerin orantısız gücü tepkileri daha da alevlendirdi. Mullaoğlu'nun hastane yatağından yaptığı açıklama, olayın siyasi boyutunu gözler önüne serdi: Partinin kapılarını polis zoruyla açanların tarih önünde hesap vereceğini vurguladı. Bu sözler, CHP'nin içindeki birlik çağrısını güçlendirirken, muhalefetin genel duruşunu da yansıtıyordu. Hastanedeki tedavi süreci devam ederken, Mullaoğlu'nun durumu yakından takip ediliyordu; iyi olduğuna dair işaretler gelse de, bu tür gaz maruziyetlerinin uzun vadeli etkileri endişe yaratıyordu.
Hatay gibi deprem yaraları hala taze olan bir bölgeden gelen Mullaoğlu, daha önce de yerel sorunlara odaklanmıştı. Avukatlık kariyerinde adalet mücadelesi veren biri olarak, bu olay onun için ironik bir dönemeçti. Polis müdahalesinin detayları incelendiğinde, gazın doğrudan hedef alınarak sıkıldığına dair iddialar ön plana çıktı. Bu, sadece fiziksel bir yaralanma değil, aynı zamanda siyasi bir simge haline geldi. Partililer, hastane önünde destek için toplandı; sloganlar atıldı, çiçekler bırakıldı. Mullaoğlu'nun ailesi ve yakınları, onun direncine güvendiklerini ifade ederken, bu olay CHP'nin içindeki tartışmaları daha da derinleştirdi.
Tedavi sürecinde Mullaoğlu, sosyal medya üzerinden mesajlarını iletmeye devam etti. "CHP halktır, teslim alınamaz" diyerek partisine sahip çıktı. Bu sözler, binlerce kişi tarafından paylaşıldı ve destek mesajları yağdı. Olayın ardından, siyasi analistler bu müdahalenin muhalefet partileri üzerindeki baskıyı artırabileceğini tartışmaya başladı. Mullaoğlu'nun hastaneden taburcu olması beklenirken, vücudundaki yanıkların iyileşmesi zaman alacak gibi görünüyordu. Ancak onun gibi deneyimli bir siyasetçinin, bu zorluğun üstesinden gelerek daha güçlü döneceğine inananlar çoğunluktaydı.
İstanbul'un siyasi atmosferi, bu olayla birlikte yeni bir evreye girdi. Kayyum ataması, zaten gergin olan ilişkileri kopma noktasına getirirken, Mullaoğlu'nun hastaneye kaldırılması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Partinin geleceğiyle ilgili soru işaretleri artarken, bu tür müdahalelerin demokrasi üzerindeki gölgesi tartışılmaya başlandı. Mullaoğlu'nun sağlık durumu stabil hale geldikçe, olayın hukuki boyutları da gündeme gelecek; soruşturma talepleri yükseliyordu.
Sonuç olarak, bu olay sadece bir milletvekilinin yaralanması değil, Türk siyasetinin kırılganlığını ortaya koyan bir ayna oldu. Mullaoğlu'nun iyileşme süreci, partisinin mücadelesine paralel ilerlerken, kamuoyu bu gelişmeleri nefesini tutarak izlemeye devam ediyor.