Türkiye'nin en köklü partilerinden Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) aylardır süren gerilim, bugün Ankara'da patlama noktasına ulaşıyor. Parti içindeki fısıltılar, sokaklardaki tartışmalar ve ekran başındaki milyonlarca göz, tek bir mahkeme salonuna kilitlenmiş durumda. Bu dava, sadece bir hukuki süreç değil; bir siyasi fırtınanın habercisi gibi, tüm ülkeyi etkileyecek dalgalar yaratma potansiyeli taşıyor. Ama asıl heyecan, salonun kapıları ardında gizlenen gerçekler ve olası senaryolarda yatıyor.

Davanın kökeni, 2023'ün sonbaharına, tam da 4-5 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen 38. Olağan Kurultay'a uzanıyor. O kurultayda, Kemal Kılıçdaroğlu'nun uzun yıllara dayanan liderliğinin sonu gelmiş, Özgür Özel yeni genel başkan olarak taçlandırılmıştı. Ancak zaferin tadı kısa sürmüş, zira kurultayda oy kullanma süreçlerinde usulsüzlükler, para karşılığı delege manipülasyonları ve hile iddiaları havada uçuşmaya başlamıştı. Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, bu iddialarla ön plana çıkan isimlerden biriydi. Savaş, kurultayda Özel'e karşı aday olmuş, ancak yenilgiye uğramıştı. Bu yenilgi, onu mahkeme kapılarına yöneltmiş ve iptal davasını açmıştı. Yanında, bazı kurultay delegeleri de ayrı ayrı şikayetlerini dile getirmişti. Davalar, 15 Şubat 2025'te Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde birleştirilmiş, böylece tek bir dosya haline gelmişti.

İlk duruşma, 17 Nisan 2025'te yapılmış ve mahkeme heyeti, hemen delil toplama sürecine girişmişti. Hakim, Çankaya 4 No'lu İlçe Seçim Kurulu'ndan 21. Olağanüstü Kurultay'a ilişkin katılım listesi ve mazbataları istemiş, Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) yapılan başvuruların ve iptal kararlarının celbini emretmişti. CHP'nin avukatları Çağlar Çağlayan ve Mehmet Can Keysan ile davacı delegelerin avukatı Onur Yusuf Üregen, o gün salonu doldurmuş, savunmalarını sunmuştu. İkinci duruşma ise 26 Mayıs 2025'te gerçekleşmiş, burada mahkeme CHP Genel Merkezi'ne müzekkere yazarak 4-5 Kasım 2023 itibarıyla geçerli olan parti tüzüğünün getirilmesini istemiş, ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan 38. Olağan Kurultay soruşturmasının son durumunu bildirmesini talep etmişti. Üçüncü duruşma, 30 Haziran 2025'te yapılmış ve tam da o sırada, savcılığın iddianamesi devreye girmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 3 Haziran 2025'te soruşturmasını tamamlamış ve iddianameyi hazırlamıştı. İddianamede, kurultayda "para karşılığı oy kullandırıldığı" suçlamaları yer alıyordu. Eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu mağdur, Lütfü Savaş ise müşteki olarak gösterilmişti. Şüpheliler arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik gibi isimler bulunuyordu. Toplam 12 şüpheli hakkında "oylamaya hile karıştırma" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istenmiş, iddianame Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nde kabul edilmişti. Bu ceza davası, hukuk davasını gölgelemiş, mahkeme üçüncü duruşmada görevsizlik itirazının sonuçlanmasını beklemeye karar vermişti. Dördüncü duruşma 8 Ağustos 2025'e ertelenmiş, ancak bugüne, yani 15 Eylül 2025'e kaydırılmıştı. Bu ertelemeler, partiyi belirsizliğe sürüklemiş, iç çekişmeleri alevlendirmişti.

Şimdi, 21. Olağanüstü Kurultay da işin içine girmiş durumda. 6 Nisan 2025'te yapılan bu kurultay, Özel'in liderliğinde yeni bir sayfa açma çabasıydı, ancak iptal talepleri onu da kapsamıştı. Davacılar, her iki kurultayın da usulsüz delege seçimleri, tüzük ihlalleri ve hileli oylamalar nedeniyle geçersiz sayılması gerektiğini savunuyor. Mahkeme salonunda bugün, bu iddialar yeniden masaya yatırılacak. Saat 10:00'da başlayacak duruşma öncesi, Dışkapı Adliyesi'nde olağanüstü güvenlik önlemleri alınmış. Üç önceki duruşmanın aksine, dokuz otobüs çevik kuvvet polisi adliye önünde bekliyor, giriş-çıkışlar sıkı denetim altında. Basın mensupları sabahın erken saatlerinden itibaren toplanmış, kameralar hazır, not defterleri elden düşmüyor. Farklı medya kuruluşlarından onlarca gazeteci, olası bir skandalı veya dönüm noktasını kaçırmamak için nöbette.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve kurmayları, duruşmayı Genel Merkez'den izleyecek. Parti kaynakları, "Ters bir karar beklemiyoruz, endişemiz yok" dese de, bazı kurmaylar erteleme olasılığını dile getiriyor. Çıkacak karara göre yol haritası çizilecek; eğer erteleme olursa, yeni bir bekleme süreci başlayacak. Ama asıl korku, "mutlak butlan" kararı. Bu, kurultayların baştan sona yok hükmünde sayılması anlamına geliyor. Böyle bir senaryoda, Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliği otomatikman geri dönebilir, zira 2023 öncesi yönetim yeniden devreye girebilir. Dahası, mahkeme çağrı heyeti atayabilir veya partiye kayyum (yönetici) göndererek olağanüstü bir kongre zorunlu kılabilir. Bu, CHP tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir kriz yaratır; parti bölünür, sokaklar karışır, muhalefet zayıflar.

Tarihe bakınca, benzer davalar nadir olsa da sonuçları yıkıcı olmuştu. Örneğin, geçmişte bazı partilerin kongre iptalleri, lider değişikliklerine yol açmış, hatta siyasi haritaları yeniden çizmişti. CHP içinse bu, 2023 seçim yenilgisinden sonra toparlanma sürecini baltalayabilir. Bugün Tandoğan Meydanı'nda düzenlenen miting, partililerin "Serbest seçimler için eylemdeyiz" sloganıyla bir araya gelmesi, gerilimin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Eğer mutlak butlan çıkarsa, Genel Merkez'de "parti nöbeti" başlayacak; Özel ve ekibi, savunmaya geçecek, delegeler yeniden toplanacak. Reddedilirse, rahatlama dalgası yayılacak, Özel'in liderliği pekişecek. Erteleme ise belirsizliği uzatacak, iç muhalefeti güçlendirecek.

Yeni Kaos Senaryosu mu Hazırlanıyor?
Yeni Kaos Senaryosu mu Hazırlanıyor?
İçeriği Görüntüle

Bu dava, sadece CHP'yi değil, Türkiye'nin siyasi geleceğini etkileyecek bir dönemeç. Lütfü Savaş'ın iddiaları, İmamoğlu gibi isimlerin soruşturmalardaki yeri, tüzük ihlalleri... Hepsi, bugünkü salonun havasını zehirliyor. Mahkeme heyeti, reddetme, erteleme, çağrı heyeti atama veya mutlak butlan gibi dört ana olasılıkla karşı karşıya. Hangisi çıksa da, sonuçlar aylarca konuşulacak. Parti içindeki tüm gözler, o karara çevrilmiş; dışarıda ise milyonlar, bu siyasi depremin artçılarını bekliyor. Bugün, CHP'nin kader çizgisi yeniden yazılabilir – ve bu yazı, Türkiye'nin muhalefet sahnesini sonsuza dek değiştirebilir.